Sütü, eti, enzimi derken bunlara endüstriyel boyutta eziyet çektiriyorlar.
Bakınız, doğal boyutta her şey kabulümdür. Bir varlığın Beslenme zincirinde et bulunması gayet olağan.
Ama bu artık çok farklı.
sen bunları senelerce hapset, gün yüzü gösterme,saçma sapan yemlerle besle, döllemek için kolunu komple sok (tecavüz), sütünü danasına bile içirtme, danasını da kendini de yine endüstriyel sebeplerden dolayı telef et...
Ve bunu da diğer sığırların önünde yap... Her gün binlerce kez sırasıyla yap.. (ki sığırlar hisleri ve arkadaşlık gibi duygular yaşayabilen hayvanlardır)..
Lan o et size zehir zukkum olur. Hiçbir fayda beklemeyin ne etinden ne de sütünden.
yurtdışında "helal" mecburiyetleri olmadığı için bu durum daha da ağır boyutta.
Diri diri makinelere atmalar, ayağından asıp (uyuşturma vs yok) sırasıyla kanını boşaltmalar, yerde sürüye sürüye öldürmeler...
Et endüstrisi çok saçma bir hal aldı.
Nereden geldiğini bilmediğiniz eti rica ediyorum yemeyin.
Hele ki dış devletlerden gelen etleri hiç yemeyin.
Hem hayvanları, hem doğayı, dolaylı yoldan da sağlığınızı mahvediyorlar.
insan özünde et yiyen bir varlık zaten değildi, ve anatomisi de et yemeye uygun bir anatomi değildir.
Bu şimdilik sadece teori olsa da, bana fazlasıyla mantıklı geliyor.
içgüdüsel seviyede bike aynı, Hayvan leşi görünce iştahı kabaran bir insana henüz raslamadım şahsen.
Gel gör ki, hayvanı, yaşamını, öldürülüşünü, derisinin yüzülüşünü, organlarını, etin parçalara ayrılışısını, hunharca akan kanı, o lanet kokuyu çoğunuz duymadığı için eti "hazır" tüketmek rahatsız etmiyor.
Nasıl kurban bayramında çoğumuz bir kaç haftalığına etten soğuyoruz farkettiniz mi?
Farkettiniz bence. Ama çabuk unutuyorsunuz.
Ve "doyasınız" diye yaradılana edilen eziyeti görmezden gelmek daha kolay geliyor.
sözlükte çokça bulunan, agresif söylemleriyle her yazara sataşan "örötkön ölön, böyönlörö hözörcö" diye sayıklayan, bilim ve sanat hakkında televizyondan öğrendiği, herkesin bildiği bilgilerle hava atmaya çalışan, sığ insanlara söylenen bir argo kelimedir.