genelde tuvalet denilen kapalı mekanda gerçekleştirilen, bağısakların coşkusuna makattan bırakılan "lokum gibi bokun", kubura yuvarlanışıyla adeta bir "maracana"ya dönüşen o küçücük wc de yaşanılan hadsiz zevkli istifra.
kimi zaman yapılan eylem 'sıçmak' tan ibaret değildir.
'sıçmak' kendi başına yetersiz kalır anlamları ifade etmekte.
kimi zaman azimle sıçarsın,
ve kimi zaman azimli bir sıçansın.
daha çok 'sıç-' varyasyonu üretirdim düşünseydim;
zira biz yine de terbiyemiz müsaade ettiği müddetçe:
sıçmak
bende bir 'hatırlatma' var, bende öte. doğumumdan sonra kargaşa esnasında içeri dalan aile dostumuz ve küçük oğlunun sıkça yüzüme vurduğu travması...
"içeri girdiğimde sıçıyordun! hem de fıstıklı!"
yeni doğanlarda olur imiş. ama tabi "yanakları al çok şeker bir bebektin" ve "herkes beni kucağına alırdı mıncırırdı, severdi. ben de meleklere gülümserdim" ile "naber kız fıstıklı?" arasında çok kalın bir çizgi var.
not: fıstıklı olduğunun iddia edilmesi tamamen eren sandal 'ın hayal gücü.