hastalığın ingilizcedeki karşılığı olan malaria, italyancada 'kötü hava' anlamı taşıyan mal'aria sözcüğünden gelmektedir.sıtmanın yüzyıllar boyunca hüküm sürdüğü roma'da hastalığa bataklıklardan yükselen kötü kokunun neden olduğu sanılıyordu.
insana, ara konak olarak belirlediği anofel cinsi sivrisinekten bulaşan plasmodium isimli parazitin meydana getirdiği hastalıktır. parazit üreme yeri olarak bizim hayati gereksinimimiz olan oksijeni taşıyan alyuvarları seçer. dolayısıyla oksijensiz yapamadığımızdan dolayı yüksek ateş ve titremeyle seyreden bir hastalıktır. fakat Allah'ın işine bakın ki afrika'da yaygın olmakla beraber bazı orak hücreli anemisi olan insanlar doğuştan sıtmaya karşı bağışıktırlar. orak hücreli anemi alyuvarların düzgün yapılamamasından kaynaklanan fakat ölümcül olmayan bir hastalıktır. kendine üreme alanı bulamayan parazit bu tür anemisi bulunan insanlarda hastalık yapamamaktadır.
uzun yıllar boyunca bu hastalığın neden ileri geldiği anlaşılamamış, bataklıktaki kötü kokuya bağlanmıştır (bkz 3. entry). fakat 1894'te mandon isimli bilim adamı sıtmanın sivrisineklerden bulaştığını kanıtlamıştır. günümüzde ise bu parazite karşı birçok ilaç mevcuttur. bazıları tedaviye, bazıları da bataklık bulunan bölgelere gidecek olanlar için hasta olmayı önlemeye yöneliktir.
dünyanın gelmiş geçmiş en azılı seri katili olan dişi sivrisinekler tarafından yayılan bir hastalıktır. tarih boyunca milyonlarca insan bu hastalıktan ölmüştür. en son 1963 de haiti de tam 75 000 can almıştır.
ancak günümüzde teşhisi ve tedavisi basittir. ölüm gösterildiğinde bu hastalığa rahatlıkla ikna olunabilir.
hastalığa isim olan kelimenin etimolojik incelemesi yapıldığında sıtmanın ısıtma fiilinden geldiği görülür. bunu da sıtma hastalığına yakalanan kişinin üşümesi ve ısıtılmaya ihtiyaç duymasına yorabiliriz.
bu etimolojik incelemenin pamukkale üniversitesi edebiyat bölümünde tek soru halinde dil dersinde sorulduğu rivayet edilmektedir.