11 eylül 2010 sırbistan türkiye basketbol maçı esnasında oluşan diyaloglardır. kah güldüren kah hissizleştiren diyaloglardır bunlar , kah düşündürmektedir diyemiyorum zira maç öyle bir maçtı ki düşünmeye mahal bırakmadı.
küfür ve sevincin bir arada olduğu anlarda eşi beşiktaşlı olan misafir komşu abla bir olay anlatır..;
- bizim bey beşiktaş robinho'yu alınca kombi alıcam dedi. geçen gün sordum aldınız mı , kombi nerde diye.. o da ne kombisi kombiyi napicaz dedi..
ben: (4 saniye kala basketi yediğimiz anda bu konuşma kulağıma çalındı ama kombinedir o diyecek beyin ağız koordinasyonuna sahip olmadığımdan sadece suratımda karışık
bir ifade yerleşti. hani böyle ağlama desen değil gülme desen değil, salakça bi ifade işte..)
lüzumsuz- abla sen şu odaya girme bak sen girince farkı geri açıyolar.
ablası- hadi ordan terbiyesiz!
lüzumsuz- ya abla ciddi söylüyorum bak fark 2' ye inmişti, sen geldin odaya bi üçlük, bi ikilik yedik, 7 oldu.
ablası- lüzumsuz sus.
lüzumsuz- abla sende ülke sevgisi de mi yok! bi git diyorum ya çık bi odadan!
az sonra ablası çay koymaya içeri gider ve hüzünlere gark olmuş beni ve milyonları sevince boğan turnike gelir.
ablamı ekran başından uzaklaştırmasaydım allah korusun! anlayacağınız galibiyeti kerem' e ve semih' ene kadar borçluysanız bana da o kadar borçlusunuz beyler.
lüzumsuz- abla sen gittin kazandık bak!
ablası- lüzumsuz git başımdan!
sevinçten yerimde duramaz iken, annem televizyondan 2010 dünya basketbol finalini abd ile oynayacağımızı duyar ve tedirgin olur.
annem: nerde oynanacak maç?
the mirror: istanbulda annneee... istanbuldaaaa...
annem: ne zaman?
the mirror: yarın akşammm... vaaoouuvvvv...
annem: amerikalılar nasıl yetişecek ya maça, ordanağrı...
the mirror: ??!!!!!??!! annee bi dur! allaasenn...
elini kolunu s.k.m kerem senin...aslanımsın oğlum nerden soktu ya...savaş ya savaş tam mal adam ya oğlum bunu kim aldı takıma...vayy be koçumsun savaş...hido da sıçmaya başladı getir getir bu piclere yenil ya allahım ya inanmıyorum....kaptanım ya hido number one sın.
teyze-ya bunlar ne yapıyor ya? satmışlar herhalde maçı(tabi bu şahıs potayı file sanıyor ayrıca sürekli hızlı hücumların yapıldığını sanıyor).
thebalkanboy- ya teyze saçmalama! olur mu öyle şey?!
teyze- zaten bu sırblar sömürge altında olduğundan tohumları amerikalılarla karışmıştır da ondan iyi oynuyolardır.
maçın bitişinden sonra içimde tarif edilemez tuhaf şeyler oluyo ellerim filan titriyo ne bileyim kalbim atmıyo mu yoksa çok mu hızlı atıyo hala anlayamadığım bir anda babam:
"oley oley oley oley şampiyon cimbom" demese ben sabaha kadar ekrana bakacaktım. çok iyi oyun kurdu babam vesselam. bir şoktan başka bi şokla kurtuldum.*
futbol maçlarını izlemeye alışkın baba... aynı anda basketbolda olan her şeye yarı yabancıdır... maç sıkıntılı geçmektedir...
her şeyden nem kapar...
maçın son bölümlerine doğru ersan ilyasova 5. faulünü alır ve kenara gelir...
yaşanan dialog şöyledir...
the mirror : ahaaa... ersan beşledi... tühh yaa..
babam: noluyo şimdi.
the mirror: ersan'ın hakkı doldu... çıkıyor oyundan... ufff
babam: eee... şimdi 4 kişi mi devam edeceğiz?
the mirror: naaptın baba yaa... dur bi... *
anne : tüüüüh yazık oldu yav bak üzüldüm
ben : a... ba... senin..
anne : neyse belki döner
ben: lan o sakallı şerefsiz olmasa fark atmıştık
spiker : Kerem tunçeri kerem tunçeri kerem tunçeri (15 defa)
ben: alllaaaaaaaaah merve gel
kardşeime sırtıma alıp çevirip bi de smack downdaki gibi yere vurunca kendimi atmayı düşünüyodum camdan son anda aklım başına geldi
babam: maşallah iyi açıldı bizimkiler.
zırva: baba seni maşallah dediğin 3 gün yaşıyor bu arlar geçende ersana aferin maşallah dedin adam atamaz oldu.
babam: sussana sen ..(sırta şaplak iner)
zırva: ya noldu geri düştük gene.
babam: sen bana ssus demek mi istiyorsun.
zırva: yok sen dilini ısır. ya da vazgeçtim karşı takımı tut sen.
nitekim babam içeri gider ve son saniye takımımız maçı alır.