"Sizlerden hiç bir kimse yoktur ki oraya (cehenneme) uğramamış olsun. Bu, Rabbin için kesinleşmiş bir hükümdür. Sonra biz, iman edip kötülüklerden sakınanları kurtarırız. Zalimleri de diz üstü çökmüş olarak orada bırakırız." [Meryem],(71-72).
sırat köprüsü, amel defterlerinin tartılması sorgu melekleri vs hiç biri kuranda yok ama dinin içine nüfus etmiş durumda dinlerin nasıl doğup başka dinlerden etklilendiği ve değişitiğini görmemizi sağlayan çok güzel birer örnek hepsi.
hakkında aşağıdaki hadisin olduğu köprüdür:
(Kıyamet gününde Cehennemin üzerine Sırat köprüsü kurulur. Bu köprüde kaypak yerler, ayakların kayıp sabit kalamayacağı kısımlar, kapanlar, demirden kelepçeler, dikene benzer kılçıklar vardır. imanlı kişiler, amellerine göre, göz açıp kapamadan, ya şimşek gibi, ya hızla uçan bir kuş gibi, ya iyi koşan asil bir at hızıyla geçer giderler. Böylece bir Müslüman ya hiç zarar görmeden veya yara bere içinde geçip kurtulur. Yahut feci şekilde Cehennem ateşine düşer.) [Buhari, Müslim].
abdestte ayakları yıkarken edilen duada bahsi geçen köprüdür;
allahım, ayakların sırat köprüsü üzerinde kaydığı günde, ayaklarımı sırat üzerinde sabit eyle, kaydırma.
birden fazla hurafe unsurda olduğu gibi antik iran mitolojisinin islam dinine ''hediyelerinden'' biridir. bir kaç entry'de arkadaşlarımız kaynağı vermişler, evet tamamı ile zerdüştilikten aksettirilmiş bir anlayıştır. kökeni ise sinvat/çinvat köprüsüdür. nitekim avesta'nın bundahişn bölümünde ayrıntılı olarak açıklanmıştır çivnat köprüsü, yani islami versiyonu sırat köprüsü. çinvat'ın kelime manası da sorgu sual; yargılama, cezalandırma anlamlarında da kullanılmıştır avesta'da.
işin daha ilginç olan kısmı ise köprünün adı islamileştirilmekle kalınmamış, çinvat köprüsünde var olduğu,olacağı sayılan ''yaratıklar'' bir bakıma zebanilerde islam kültürüne sokulmuştur. mesela günahkar olanların karşısına ''vizaheraş'' adlı bir cezalandırıcı çıkacaktır.
tabi köprünün bir diğer işlevi de oradan geçenlere şefaat edenlerin var olması. mesela eşa, mithra; sraoşyan/sroşa gibi seçkin hint tanrıları iyi insanlara çinvat köprüsünde yardımcı olur ve bu iyi ruhlar köprüyü geçince ahura mazda'ya ulaşmış olur hikayeye göre. asıl olarak bu köprü hikayesi hint mitolojilerinde vardır nitekim hint-iran/aryan etkisi tartışılmazdır. yani islam'daki karşılığı ise ''rü'yet-i ilahi'' diğer değimle cemalullah'tır. klasik olarak ''kıldan ince kılıçtan keskin'' gibi anlatımlara başvuran geçmişteki mitoloji ustaları, kur'an'dan bazı terimleri de tevil yolu ile kullanarak insanları sırat köprüsü hikayesine inandırmışlardır. sırat-ı müstakim'in kur'an'daki genel çerçevesi ise başta allah'a şirk koşmamak ve din konusunda sakınmak olarak karşımıza çıkar, yani samimi bir müslüman temasıdır. kavramsal olarka anlatmak istediği başka olan bir terim bile tarihimizdeki mitoloji eyyamcıları tarafından ustalıkla uyduruk bir köprüye dönüşmüştür.
artık bilgi çağındayız, bu nazarla bakacak olursak cübbesinin altına müridlerini sokup sıratı geçince onları cennete sirkeleyeceğini iddia eden şeyhlerin iğrenç yüzünü bir kez daha görmüş oluyoruz böylelikle.
böylelikle; peygamberi adeta hakk'a çağıran bir tebliğci değilde tanrı'nın noter memuru konumuna indirgeyen ''şefaatçi'' zihniyetinden ne kadar cehalet içinde yüzdüğünü, insanları cehaletle felakete sürükledikleri hem de bunu yüzyıllardır yapmış olduklarını bir kez daha görüyoruz. çok duymuşsunuzdur bu hikayeyi, peygamber'in şefaat etmesi, köprüden geçirmesi, kevserin başında toplayıp ümmete su içirmesi falan. tabi ki sırat köprüsü ve dolayısıyla uyduruk şefaat anlayışına gözü kapalı inananlar ve utanmadan bu din diye anlatanlar hiç zumer suresi 44 ile enam suresi 51. ayeti okumuyorlar mı?
bakın islam akidesine bir hurafe sokulmuşsa bu tabiri caizse ''yeşillik'' olsun diye değil, mutlaka birini kutsamak ve kutsamanın karşılığında onun adını kullanarak siyasi güç devşirmek isteyenleri bilinçli bir hareketi olarak karşımıza çıkmaktadır genelde.
bu uzun ve ayrıntılı bir konu, çünkü peygamberi köprü bekçisi yapmaktan geri durmadılar yanına bir de hz.ali'yi ekleyenler de yok değildir, mesela ali'nin din gününde izin vermediği sıratı geçemeyecek inancı daha doğrusu sapıklığı almış yürümüştür bazı kesimlerde, malumdur kim oldukları.
kısaca her durumda olduğu gibi özellikle anadolu islam algısını sulandıran, islam öncesinde de diğer dinlere mitoloji ihraç eden ama asla ithal ettiği görülmeyen eski iran mitlerinin islam akidesinde can buldurulmuş örneklerinden biri de, çinvat yani sıra köprüsüdür.
ayrıca bu hurafe en basitidir. çünkü fazlaca ileri gidilerek insanlara din diye yutturulmuş saçmalıklar anadolu islam algısında kol geziyor. tabi yine bunda iran'ın etkisi var maalesef. yeri geldikçe bahsedeceğim bu konulardan.
kıldan ince kılıçtan keskin bir köprü yok, çünkü ne ahiret günü adeta bir sirktir ne de bizler cambaz.
islam ile uzaktan yakından ilgisi olmayan hayali köprüdür.
araştırmadan dededen, babadan, kulaktan duyduklarına inanan gelenekçi müslümanların ateistlerin ellerine verdiği malzemelerden en iyisidir.
islam'a sokulan hurafelerin, israiliyat'ın en önde gelenlerinden birisidir.
sırat köprüsü gibi saçma bir inanç zerdüştlükten islam'a geçmiştir. oysa evrenin nasıl yaratıldığı, genişlediği gibi bilimsel konuların bile güzelce anlatıldığı kuran'da sırat köprüsü gibi saçma bir konudan asla bahsedilmez.
tayyip erdoğan'ın ölünce el atacağı köprü. 2. ve 3. sırat köprülerinin projeleri bitmiş bile. artık fetoş tayfası daha seri bir şekilde geçebilecekler köprüden. hayaldi gerçek oldu.
yoktur böyle bir şey. sırat - ı müstakim, dosdoğru yol; tevhit yolu, allah'a ve hidayete erdiren yol demektir. ihdinas sıratel mustakim olarak fatiha suresi'nde geçer; birçok meale bakıldığında bunun dosdoğru yol olarak yorumlandığı görülür.
dosdoğru yolda, allah'a ve hidayete giden bir yolda ilerlemek zordur, sırat köprüsü metaforunun da bu yüzden kıldan ince ve kılıçtan keskin olarak tasvir edilmektedir.