trt nin isveç in baskıları üzerine ''düşünce ve basın özgürlüğü'' dolayısıyla yayından kaldırdığı program.
''TRT 1'de yayınlanan ve Nobel'in ABD emperyalizmine hizmet ettiğini, Pamuk'a Nobel'in kendi kimliğini reddettiği için verildiğini, isveç'in 80'li yıllara kadar Sami ve Romanlar'a soykırım yaptığını ileri süren program, isveç'in Ankara Büyükelçisi Christer Asp'in büyük tepkisini aldı. Programı hazırlayıp sunan Banu Avar'a tepkisini ileten Büyükelçi Asp, "Bu program işveç'in soykırım yaptığına dair asılsız suçlamalar yapıyor" dedi.''
görüyorsunuz ki türkler ''x milyon ermeni, y bin kürt öldürdü'' demenin ödülü nobel, buz gibi bilinen gerçekleri açığa çıkarmanın ödülü ise susturulmak. terör örgütü pkk nın avrupa dan yayınını kesmeyenler ve buna adam gibi bir tepki koyamayanlar için, ülke tarihine geçecek berbat bir olay daha.
Pamuk'u ödül aldıktan sonra ilk kutlayan Ermenistan ve Fransa oldu.
isveç'in en büyük problemi alkol. Ruh sağlığını kaybetmiş çok sayıda insan bulunuyor.
isveç, Sami azınlığa soykırım uyguladı.
dün trt 1'de,kuzey ırak'taki kürt federe devletinin oluşumu ve abd'nin ortadoğu planlarını inceleyen bölümü tekrar yayınlanan,başarılı televizyon programı.
yayın taslağı bu çerçevede olup mutlaka izlenmesi gerekir.
ayrıca şöyle bir özet de yapılmış;
--spoiler--
20. Yüzyıl başında Ürdün diye bir ülke yoktu. Bu ülke 100 yıl önceki Büyük Ortadoğu Projesi çerçevesinde kuruldu. Sınırları ingiliz cetveliyle çizildi. Ve Şeria nehrinin doğusunda dertlere garkoldu.
Bugün Ürdün de yaşayan 5 milyon kişinin yarısı Filistinli. Ortadoğu nun kaderi belki de Ürdün le belirlendi. Banu Avar, Ürdün de bugüne çok benzeyen bir tarihi anlatıyor.
Eski Ürdün başbakanı Abdülselam Majali ve yeni Ürdün başbakanı Maruf Bahit le tarihi ve bugünü konuşuyor. Bir asır önce ingiltere, Osmanlıya karşı Arap aşiretlerini ayaklandırmıştı. Bu bölgede sınırları değiştirmiş, ülkeler yaratmıştı. Ayrı sınırlar arasına hapsedilmiş ülkeler ne zaman bir araya gelmeye kalksa aralarına nifak tohumları saçılmıştı. Zaman değişti. 2. Dünya savaşından sonra ingiltere nin yerini Amerika aldı.
Ürdün kraliyet ailesi batıyla kaynaşmış bir aile. Kral Abdullah ın annesi bir ingilizdi. Babası kral Hüseyin son eşini Amerika Birleşik Devletlerinden seçmişti!
Banu Avarın hazırlayıp sunduğu Sınırlar Arasındabu gün Romanya'da yokluk ve varlığın arasında dolaşıyor.
Kış şartlarında evlerini ısıtamayan, açlıkla boğuşan 200 milyon lira civarında bir maaşla geçinmeye çalışan halk ve 10 milyon dolarlık evlerde yaşayanlar Bükreş'de yan yana.
Romanya bir zamanlar borçsuz bir ülkeydi. Şu anda borç batağında...
Romanya bir zamanlar bölgenin en zengin ülkelerinden biriydi. Şu anda tüm enerji sektörü, petrol, elektrik, bankacılık, telekomözelleştirildi.
Fabrikalar çalışmıyor, işsizlik artıyor Ama zenginler klübü de gelişiyor.
"Batıyla sıkı bağları olan üst sınıf" ülkenin zengin kaynaklarını yabancı sermayeye açıyor ama gelenler işsizlik ve yoksulluğa merhem olmuyor.
Romanya bir zamanlar Balkan Paktının üyesiydi. Bugün NATO üyesi ve Avrupa Birliğinin eşiğinde duruyor.
Ülkenin doğusu yakında kurulacak "amerikan üsleri"ne hazırlanıyor.
Banu Avar, ülkenin jeostratejik konumunu azınlık problemini, Türk azınlığın yaşamını ekrana getiriyor. "Sınırlar Arasında" bu hafta Romanya'da tezatlara ayna oluyor... Romanya'nın bir alt kültür olduğunu savunan akademisyenler, hedefe "Batıya gitme"yi koyan öğrenciler,
Romanya'nın tüm sebze meyve tüketimini sağlayan Türk işadamları ve emekliler, işçiler işsizler yoksullar...
"Sınırlar Arasında" bu gün Bükreş ve Köstence'den insan manzaralarıyla ekranda. http://www.trt.com.tr/www...tanitimid=2092&tur=TV
çok sevdiğim kitaplarını bir solukta okuduğum banu avar hanımefendinin yaptığı mükemmel programdı. malum devlet televizyonumuz olan trt'nin devlet televizyonluğu vasfını kaybederek cmaat televizyonu olma yolunda attığı ilk adımda yayından kaldırılan güzeller güzeli programdır. banu avar hanımefendinin aynı isimde bir kitabı bulunmaktadır. okunması tarafımdan şiddetle tavsiyedir.
herkes banu güveni konuyor, mektubunu. birden aklıma geliverdi, banu avar vardı, sınırlar arasında diye bir program yapardı, sansür ona uygulandığında neredeydiniz?
Sınırlarım vardı yıkılmayan aşılmayan, maskelerim vardı tanınmayan, yalanlarım vardı gerçeklere taş çıkaran. Öyle sahteydim ki herkese kendi dünyamda yalnızlığımla bir başımaydım. Başlarda çok canım yansa da her şeye alıştığımız gibi yalnızlığıma alıştım. Alışmakla kalmadım yaşama tarzım haline geldi . Her düştüğümde yanımda olan beni hiç bırakmayan yegane şey. Kocaman bir dünya kurmuşştum içimde her şeyi istediğim gibi yapabileceğim bir dünya en başta özgür olabileceğim bir dünya. Demir parmaklıklar arasında bir özgürlük..
Her şey öyle normaldi ki hayatıma kimseyi alamazdım çünkü ben ihanet etmezdim yalnızlığıma. Ama bir gün ansızın beni bıraktı geceydi karanlıktı Ay bile yoktu gökyüzünde. Nereye bile diyemeden gitti. iste o zaman ilk defa korktum kimsesizlikten değil kendimden korktum sevmekten sevilmekten korktum. Her şey korkmakla başladı ve korktuğum başıma geldi..