sınır bölgesinin (yalnız türkiye için değil, komşuları ırak, iran için de geçerli) fakir insanının dramıdır. onyıllardan beri süregelmiş-gitmiştir, hatta sanata; müziğe, sinemaya vs konu olmuştur. velhasılı elbette kaçakçılık suçtur, yasadaki cezası neyse uygulanmalıdır (ayrıca da bir nevi "kolaycılık"tır.). öte yandan fakir insanın dramı boyutu da unutulmamalıdır. tabii ki insanların bundan (kaçakçılıktan) daha iyi ve yasal bir yaşam tarzı arama seçeneği de vardır (gerçi dağdaki köyünde dünyadan uzak beş parasız yaşayan gariban köylü için ne kadar seçenek olduğu ayrı tartışma konusu, ama yine de insanlar daha iyiyi yapamasa da hep düşünmeli ve aramalı) , ve bu seçeneği tercih eden ve kullananlar, kaçakçılıkla geçinene göre daha çok saygıyı hak eder.
bu kaçakçılar biz fakiriz derler ama güneydoğu lüks arabalardan geçilmez. 2006'da çoruma gittim bir iş icabı etraf toros dolu, aynı yıl yine 2006'da diyarbakır, batman ve mardin'e gittim etraf lüks araba dolu. Kaçakçılık kazandırıyor tabi ama böyle bir roketle imha olma durumu'da var kulaklara küpe olsun. Fakir edebiyatı yapmaya gerek yok sanki doğuyu bir tek doğuda olanlar biliyor gittik gördük.