eger bunu surekli ustuste yaparsaniz goze batarsiniz ve sinif sizden nefret eder. maalesef bunu kucukken aci bir sekilde ogrendim.
bilseniz bile cevap vermeyin digerleri gibi sessiz olun. veya en fazla 1-2 taneye cevap verin.
zeka göstergesi değildir. ya çok çalışıyorsundur ya da soru bildiğin yerden gelmiştir.
bir de böyle durumlar genellikle tek soruyla bitmez. tahtaya çağırılıp yeni sorularla baş başa kalabilirsiniz.
böyle bir derste soruyu bilen tek kişi olmamdan mütevellit hoca tahtaya çağırmış, 200 kişilik amfide yarım saat boyunca soruyu izah etmeye çalışmıştım.
her zaman beraberinde özgüven getirmeyen durum. lise yıllarında aşırı şahane bi öğretmenim vardı, yanlış verilen her cevaptaki harf sayısı kadar yerin dibine girerdin. artık daha nası anlatılır bu acımasızlık bilemiyorum, neyse. dolayısıyla sorduğu soruyu bilsem de parmak kaldırıp cevaplamazdım. bi tek ben biliyosam belki yanlıştır, bu kadın beni yer o zaman diye söylemezdim. şimdi onun gibi olmamak için elimden geleni yapıyorum, ibretlik davranışlarıyla 'nasıl bir öğretmen olunmamalı' sorusuna cevap olan şahsını da hiç unutmuyorum.
tarih, coğrafya ve edebiyat derslerinde bendim bu. Derste işlenmemiş, genel kültürle alakalı bir şey sorulduğunda genelde bilirdim. Millet artist derdi arkamdan. Halbuki ne artistliği, bildiğin şeyi söylemek artistlik mi?
insana aşırı özgüven veren, rahatlatan ve küçük dağları ben yarattım imajı veren bir harekettir. Sınıfta herkes etrafa mal mal bakarken, kalkarsın ve soruyu takır takır cevaplarsın. Herkes şok olmuştur ve tüm gözler senin üzerindedir ve sen belli etmesende aslında için içine sığmaz, sevinirsin..