genellikle uzun boylu öğrencilerin yapmak zorunda oldukları eylem.* en arkaya oturanlar tembel diye anılırlar ama bu nadirende olsa yanlıştır. çünkü en arkaya oturan kişi bir çok güzelliği keşfeden insandır. sırtını buz gibi devlet okulu duvarına yaslayıp eskimiş ceketiyle fizik anlatan hocayı daha bir dikkatle dinler. tenefüste acıktığında sıcak simitini en arkada okul bahçesi manzarası karşısında keyifle yer ve arkadaşlarına da ikram ettiğinde aldığı haz katlanır. hele o gün sınıftakiler matrak bir fıkra anlatıyorsa en güzel keyif arka sırada alınır. sınıfa baskın yapılıp 3-4 cep telefonu bulunduğunda ve okul müdürünün hayvanlık duyguları kabarıp öğrencileri kulak zarını patlatan bir şekilde azarlamaya başladığında sadece arka sıradan görülebilen okul manzarası insanın içine huzur verir ve giden cep telefonuna üzülmeyi engeller. arka sırada oturmak bir yaşam biçimidir. ****
yer bulamamaktır.
sınıfa girersiniz. sınav başlamak üzere ve herkes kopya örgütlenmesini tamamlamış oturmaktadır. en arka köşedeki tek bir yer boştur ve şahsınız açısından organizasyon sıfırdır.
sınav biter. neyse sonuçlar açıklanır. herkes noktasına virgülüne aynı kelimelerle -örgütlenmeyi abartmak da diyebiliriz- yüksek yüksek sonuçlar alırken, sınıfın tek zayıf notunualan ; evet tek kalan sizsinizdir.
bu bir rezalet mi.
hayır. çünkü bu organizasyon eksikliği ve hazırlıksız yakalanma size sevgili ingilizce öğretmeninin elleriyle not da yazdığı bir hediye kitapla dönecektir .
anthony hope'dan zenda mahkumları isimli ingilizce bir klasik ve içinde ingilizce bir not;
"dürüstlüğün için teşekkür ederim"
hiç söyleyemedim ona. belki görür de okur.
ama zaten kopya çekmedim hiç. bir tek din dersinden çektim. valla hocam.
eğer hemen öndeki ikili de kafa dengi ise her türlü muhabbetin döneceği arka dörtlü geyik voltranını oluşturmuşsunuz demektir. arka sırayı kapmak her sene başında çoğu öğrencinin hayalidir. daha yaz tatili bitmeden derdi, tasası alır sizi. ulan ya ibne necati tekrar gelir de o yeri kaparsa, ya selim cam kenarına illa da ben oturacağım diye diretirse. yok şimdi ben arkaya oturacağım ama kesin kıl edebiyatçı beni kaldırır oradan.
arka sırayı kapmak yetmez. eğer rahat bir sene geçirilmesi isteniyorsa öğretmenlere karşı defansı dörtlü kurmanız lazım gelir. öyle ki; yazılılarda bu dörtlünün kopya sistemi bozuldugu, konsantrasyonu eksildiği ve hatlar arası uyumu bozulduğu an hocalardan golü yersiniz. zira, hocaların gözü hep arka sıralardadır. bütün bunlara rağmen arka sırada oturmak güzeldir. bütün sınıfta ne olup bittiğini görürsünüz.
zaten dersle pek ilginiz yoksa uzun boylu olmak veya kulağınızın iyi işitmesiyle bir ilgisi olmayan ve sürekli batak veya poker oynama potansiyeli olan hoş bir durum. (bkz: ben yaptım ordan biliyorum) **
önlerindeki sırada oturan 2 kişi ile 4lü oluşturup bilumum batak, ihale çeviren öğrencilerdir arka sırada oturan öğrenciler.. yalnız arka sıranın konumu önemlidir, pencere kenarı veya orta sıranın arkası bir anlam ifade etmez. arkanda duvar, yanında duvar olması gerekmektedir.
yayla grubu olarak adlandırılır. evet hem rahat hemde ferahtır. sınavlarda ayrı bir önemi vardır. ama tabi burada oturabilmek için bazı özelliklere sahip olmak gerekir. mesela ;
- boyun kesinlikle uzun olması lazım (tahtayı görmek için).
- kulakların iyi duyması lazım (hocayı dinlemek için tabiki).
- birazda şen şakrak bir yapınız varsa tamamdır.
bir edebiyat hocamın * anısıyla değineceğim konu. bu hoca erkeklerin hep arka sırada oturmasına baya bir kafayı takmıştır ve şu bilimsel(!) açıklaması ile bizleri aydınlatmıştır: "ön sıralarda oturanlardan şair, yazar,kaliteli edebiyatçı insanlar çıkar, orta sıralardan sıradan basit öğretmen, arka sıralardan ise anarşist, terörist insanlar çıkar."