üniversitede anlatılanla, kitapta yazılanla olmayan; nabza göre ayarlanabilen bir teknik geliştirilmesi gereken ve büyük ölçüde yeteneğe bağlı olan şeydir. genelde iş başa düşünce öğrenilir.
tüm eğitim fakültelerinde 3. sınıfta yer alan ders, kpss de *boru gibi sokturan konu, sınıfta ise sağlayacağım diye insanı cıyak cıyak bağırtan eylem.
kolay gibi gözükse de bünyesinde bir sürü ayrıntıyı barındırır, özellikle eyleme dönüştüğünde. başarabilince iyidir de yapamayınca işin içinden çıkmak imkansızdır. sağlamak için bir nevi kıçın yırtılması gerekir. hele ki yaş seviyesi düşükse...
geçmişte dersi alırken "yapılır bu ya ne ki" diye ti'ye alınanlar bile eyleme dönüştürülemedikten sonra pek de hükmü olmaz. teoriden ziyade pratik olarak verilmesi geren ders ayrıca...
üniversitedeki derslerle hiç alakası olmayan tamamıyla pratiğe ve tecrübeye dayanarak öğrenilen bir tekniktir. sınıftan sınıfa zamandan zamana * değişen birşeydir. yeri geldiğinde hayvan terbiyeciliği yapmak zorunda kalsanızda becerebiliyorsanız gerçekten iyi bir öğretmensizdir. ama sadece sınıfı yönetmekle iyi bir öğretmen olunmayacağı gibi çok başarılı herşeyi bilen bir öğretmen olsanız da sınıfı yönetemezseniz bunlar hiç bir işe yaramaz. sınıf yönetimi için istediğiniz kadar kitap okuyun sınıfta uygulanmadan hiç biri işe yaramıyor.
şu an eğitim fakültelerinde verilen bu dersi liselerde uygulamaya kalkarsanız başarısız olursunuz. burada verilen sınıf yönetimi dersleri daha çok ilk kademedeki öğrenciler için geçerlidir.
Sınıf içerisinde gerek eğitimsel gerekse öğrencilerle iletişimsel ilişkinin boyutu spontane geliştiğinden gerçek yaşam koşullarında hikaye gazelden öteye geçmeyecek taktikleri anlatan bir kitap.*
Ütopik çözümlerin konuşulduğu derslerden sadece biridir, daha saçması için ise (bkz: türk eğitim sistemi ve okul yönetimi) derste hocaya 'hocam ama şöyle yaparım' dediğinizde aldığınız cevap 'idealist olma lovg' oluyor. Hoca da biliyor sıkıntıyı ama inadına bana ' evet muhteşem' dese ve öğrencilerle sınıftayken ayaklar altına alınsam daha mı iyi?*