bazen sınıfın en şımarık insanıdır. işte demokrasi böyle güzel bir şey. örneğin ben sınıfın en şımarığı olmama rağmen lise hayatım boyunca hep sınıf başkanıydım ve öğretmenlere kafa tutmuştum. (bkz: bu da böyle bir anımdır)
başkanın omzunda 35 yıldızla geldiğini düşünürsek militarzmin * okuldaki halidir. Bu pis adamların karşında eğiliriz bükülürüz hatta ölürüz. Onun yolunda öl emrini bekleyen bir çok askerde vardır. O bi kere başkandır militarist bi yaklaşımı vardır hiyerarşik düzene sahiptir. Hatta sınıfta Biji serok diye felan anılır bunlar.
Ulan amma salak adamlarsınız be ne alakası var bunun militarzmle * senin benim sümüğümü silmek için uğraşır başkanlar. Her gün gider defter alır çıkarken bırakır hocaların peşinden gider felan. idarelik bir olay olduğunda 40 kişi idareye gitmektense bu kişinin sayesinde tek kişiyle halledilir olaylar.
Herşeyi abartıyoruz be.
siyasetçilerin neden cok para kaldırdığını öğreten makam.
şöyle bir durum vardır ama. ilkokulda pek bi işlevi yoktur zaten genelde bi gün cengiz bi gün dilara bigün osman başkan olucak şekilde değişir.
ortaokulda yavaş yavaş belirginleşmeye başlar ki gerçekten kızlar üzerinde etkisi büyüktür.
daha ortaokul yıllarında fazla fotokopi parası toplayıp, kutu kola almamı sağlayan bir mevki idi benim için sınıf başkanlığı
liseye geçince biraz angarya olmaya başlar. ama sınıfda sevilme oranınızda artar. zira yoklama sizin kontrolünüzdedir ve arkadaşlara kıyaklar çekilebilir. hele bir de popüler olmaya çalışan bir yardımcınız var ise demeyin keyfinize. hocam akşam erken cıkmak zorundayım defter sana emanet hesabı. istediğin an dersten cıkabilir, istediğin an derse girebilirsin. özellikle hocalarla çok içli dışlı olduğundan inanılmaz sözlü notları alabilirisin. lisede kaldırdığın para akşam kız arkadaşla sinemaya gidebilecek boyuta varır.
ulan sınıf başkanlığı bile bu kadar iyiyse okul başkanlığı çok iyidir laan diye düşünen liseli arkadaşlarıma söylüyorum yok öyle bişi. sınıf başkanlığına devam.
öğretmenlerin akıllı, uslu görünen, biraz da kendilerine karşı yalaka olan tipleri seçtiği veya seçtirdiği kişiler...
bunlar öğretmenin gözü önünde kedidirler, işte "konuştuğu için yazdım tahtaya öğtmenim, kendisini die uyardım ama dinlemedi, yoksa yazmayacaktım hocaaam" şeklinde der, ama hoca sınıfa gelmeden evvel şöyledir olay:
"ulan ne bön bön bakıyon bana...",
mağdur öğrenci:"kiim? ben mi?",
sınıf başkanı:"aha konuştu, evet ali ..." (tahtaya yazar)
garibim ali: "yahu ben konuşmadım"
sınıf başkanı:"hıııh şimdi konuştun bir çarpı"
garibim ali:"oluum manyadın mı sen yaaa..."
sınıf başkanı:"bir de başkana hakeret 2 çarpı daha..."
garibim ali:"çattık yaaa..."
götü kalkmış sınıf başkanı:"bir çarpı daha, yandın oğlum sen..."
garibim ali'nin yanında birsürü çarpısı vardır, ama sınıf başkanının örtmene söylediğine göre başkan onu uayrmış, yazmamakta direnmiş ama sonra yazmak zorunda kalmıştır.
akıllı, uslu, çalışan çocuktan başkan falan olmaz, çünkü onlar biraz da yalakadır, sınıfın haylaz çocuğunu yapacaksın başkan, bak o sınıf neler başarıyor sonra...
lisedeki gereksiz ünvanımdı. herkes her şeyi size sorar. '' exclurel, ben katine iniyorum, haberin olsun '' yada '' exclurel, dışarı çıkıyoruz tamam mı canım '' gibi . öğretmen ve okul idaresi zaten ayrıydı. diyelim sınıfta birinin burnu mu kırıldı? eyvah y.rağın en büyüğünü sınıf başkanı yerdi. '' neden kırıldı, nasıl oldu, cık cık cık .... '' öterlerdi. kısacası sınıf başkanları acınası kişilerdir. onlara bağırmayın, onlara acıyın. onlar bu kadar gereksiz sorumluluk yüzünden bağrılmayı hakeden kişiler değidir çünkü.
yavşak bir arkadaş tipidir anında satma duygusunu içinde barındırır. boş derslerde yada hocanın geç geldiği zamanlarda çıkar sınıfın ortasında volta atmayı da bilmeden yapmaya çalışır.
elinde bir tebeşir karatahtanın bir kenarını ayırır * 'konuşanlar' diye başlık açar sessiz konuşsan bile yazardı ibneler. aslında bizde de kılkuyruk çocuklardık tırsardık yazarsa öğretmen belki kızar diye. şimdi ki akıl olsa ne dinleyeksin ibneyi konuş konuşabildiğin kadar sıkıştır iki arkadaşla köşeye ayarı ver biz tırsıcağımıza o tırssın.
birde sınıfın çalışkanları seçilirdi başkan olarak ordan da bir esintili havaları olurdu. ahh bide güzel bir kız yardımcısı varsa iplemez kızla bir köşede konuşl arada sırada laf koyarak hava atarladı ''konuşma bak yazarım'' diye.
ah bir de güzel bir kız başkan ise erkeklerde ses çıkmaz beğendirme havlarını bürünürlerdi kızlar ise çekemediğinden konuşurlardı.
ilkokul 1. sınıftan itibaren, statü kavramını öğrencilerin beynine yerleştiren ve öğretmene ispiyonlamayı öğreten görevdir. arkadaşlarıyla görev yüzünden arası açılır ve kapitalist düzende yaşamaya o yaşta başlar. ezmeye ve ezilmeye 1. sınıfta başlanır. yanlış hayat ve eğitim sistemine, yanlış bir görev daha.
ilkokulda sınıfta büyük bir rekabet ile seçilen ayrıca popülerliği ve karizma artırıcı değeri olan fakat liseye geldiğinizde sınıfın en kıytıtık adamlarına verilen görev.
hiç bir eğitici kola uye olmazdı bunlar. karizma olurlardı, işim gücüm çok bir de kolla mı uğraşcam hesabı. apartman yöneticisinin aidat vermemesi gibi bir şey.
öğretmen sınıfa gelmeyince egemen olurdu. konuşanları, yerinden kalkanları, kavga edenleri bi kağıda yazar öğretmen gelincede gösterirdi. erkek ise hoşlandığı kızı hep kollar, yaramazlık yapsa da öğretmene söylemezdi. dersleri de hep süperdi bu başkanların.
tercihli demokrasinin en masum ürünüdür. öğretmen kim başkan olmak istiyor dediğinde neredeyse bütün sınıf parmak kaldırır. kimse ben yapamam demez. haliyle oy verecek kimse kalmadığı için öğretmen tercih yapar ve onun tercihleri oylanır. en çok oyu alan başkan olur.
ilkokul boyunca tahtaya konuşan isimleri yazmaktan başka bişey yapmayarak herkesin nefretini kazanan talihsiz kişilerdir. yazık bu çocuklara vallahi yazık sınıfı başkanıyım derken kendisini bir nevi başbakan gibi görüyor herhalde.
yaşadığım bir anı: sınıf defterini getirip götürdükleri için sınıf başkanı sınıfa sabahları geç girerek yok yazılmaktan kurtulurdu, bir keresinde kendi ders defterlerinin arasına sınıf defterini koyarak evinine götürmüştür.
amelenin okuldaki sıfatı.
yarım dönem sınıf başkanlığı yapmıştım lisede, tam bir amelelikti. yoklama al, sınıf defterini yaz, hocaların peşinde koş, etkinlik yapılacak eziğin düşüncesini öğren. başkanım ben lan siz yapın bunları diyorum, başkan yapar diyorlar.
söyleyin bana hangi başkan bu kadar ayak işi yapıyor.
neden yarım dönem merak edenler için söyliyim, istifa ettim. nedenide hocanın arabadan suyunu getirtmesi. koskoca başkanım lan senin suyunu taşımak zorunda mıyım.
ilkokulda başkan olamamıştım. ne güzel olurdu başkan olsam. lise 2 ye geldim başkan oldum. ayak işi yapıyorum sadece. susun lan diyorum sikleyen yok. zıvanadan çıkanı müdüre şikayete gidince herkes tavır alıyor falan. he bir de öğretmenin yaklaşıp ayaktayken zevzek zevzek arkadaşlar hakkında yok böyle yok şöyle demesini dinleyip gülerek aynen hocam demek. ıyy. ama seviyorum lan.*