bu o kadar mühim bir konudur ki ne yapmanız gerektiğini çok iyi bilirsiniz ve sadece ona odaklanırsınız. at gözlükleriye hareket etmek gibidir.
ertesi gün bir sınavınız vardır ve ilk yaptığınız şey, kümeleri, doğal sayıları geçip problemleri çözmektir. neden? çünkü hoca demiştir, ben şu şu şu konulardan sorarım diye. e tabi siz de aradaki konuları geçersiniz. haticeye değil neticeye bakarsınız.
bu tabir bir de şu durumda kullanılır; arkadaşınıza önemli bir mevzudan bahsetmektesinizdir. bütün olayları sırasıyla anlatmaya başlarsınız, e paylaşım güzeldir tabi. ama o kişi size olayla ilgili farklı sorular sormaya başlar; 'nereye gittiniz ki? sana ne söyledi? ne zaman eve döndün?' gibi sorulardır bunlar. 'ulan bir sabret anlatıyorum' , 'nereye gittiğimi bir bırak bak ne yedim onu anlatıyorum' dersiniz, ama yok, ona önceden öğretilmiş olan sadece çıkacak konuya çalışmak yani aradaki konuları atlayarak sadece neticeye odaklanmak olduğu için tüm hevesiniz tüm o ballandıra ballandıra anlatma isteğinizin kursağınıza tıkılmasıyla ve o kişiyle olan arkadaşlığınızı yeniden gözden geçirmenizle son bulur.
koyun olunduğuna, olduğumuza delalettir. buna rağmen, yapacak başka bir şeyin var mı? yok. buna mecbur musun? evet. neden mecbursun? bilmiyorsun. kimse bilmiyor aslında.