sonu gelmeyen döngüdür. akşam dersine çalışmaya öğrenci, sınava dakikalar kala götü tutuşmuş bir şekilde sınıfta dolanır, ne yapacağını bilemez. sınavın olduğu sınıfada geç gelmiştir bu gerizekalı. güvendiği, kopya çekmeyi planladığı bütün zekilerin etrafı çakallar sürüsüyle dolmuştur. ne yapacak zavallı? tabiki en arkaya sıra çekecek babalar gibi. tabi geçecek ama boş sırası olmayacak. çünkü kendisi gibi onlarca öğrenci erkenden gelip zulalarını koymuştur, sıraya kopyasını yazmıştır. haliyle en önde boş sırayı en arkada çekerek götünü kurtarmaya çalışır bu zavallı. olan ise orta sıradakilere olur. iyi yer kaptım diye sevinirlerken kendilerini bir anda hocanın karşısında bulurlar.
mesafeyle kopyayı daha rahat çekip gözetmenin gelirken hızlıca ortadan kaldırabildiği yer. avantajları çoktur ama gözetmen arkaya geldiğinde hele ki yanına oturduğunda faşizmi kanınızda hissetmek mümkündür.
aslında mantıksızdır. ben bunu hep yaparım, en öne oturup sıraya yazarım ve en önde oturduğum için hocalar sıraya bakmaz. çünkü önde oturan insandan zarar gelemez. hatta bir sınavda bildiğin paragraf yazmıştım ve 60 puanlık kopyayı oradan yaptım. zaten 60 almıştım. o yüzden arkada oturmak faydalı değildir. tabi yakalanırsa okuldan uzaklaştırılmak var.
Cok garip bir sekilde herkesin yaptigidir.
Bense gelen gozetmenin zaten dikkatinin arkalarda oldugunu dusunuyorum. Bu yuzden hep en one otururdum lisede. Hoca yanimda otursa bile her zaman onune bakardi kafasini cevirmezdi, ve siralari kontrol etse de on taraflari genelde daha dikkatsiz ederdi. diger tarafimdan kopyayi cekerdim, ya da siraya yazdiklarimdan.
Bir akıllı sendin tabi, geçtin en arkaya "önümde o kadar kişi var beni mi görücek hoca" dedin aklınca. Ama kabak gibi belli ediyorsun kendini. Yunus polisler için dazlak kafalar ne ise, öğretmenler için de en arkada sınava giren öğrenciler aynıdır.