sınavın ya çok iyi ya da çok geçmesiyle ilintilidir. etrafı seyredalarken zihinden geçenler daha enteresandır.
-ulan ahmet hiç çalışmadım dedi herif döşedi arkadaş ya.
-ulan selin de amma çalışkan ha. bacakları da çok güzelmiş.
-ahahha olm hakan burnunu karıştırıyo lan. ehehe dur dalga geçiyim derste bunla.
-aa meltem bana bakıyo lan. aa ne şeker baktı olm, anaa. aa silgi istiyomuş lan. hay be.
-olm bu sınavdan da 20 alırsam babam beni asar ya
-hoca bana bakıyo. dur lan bişeyler yazıyo gibi yapayım da kanaati iyi olsun.
-kalemin ucu bitiyo ya. mnskm gerçi bişey de yazmıyorum.
-olm hava çok güzel lan. bu havada sınıfa tıkıp sınav yapan zihniyete sıçayım.
-lan fm'de de bi yenemedim arsenal ile he. 4-1-3-2 mi denesem ki? fabregas oyun kurucu. not alıyım ya
-aha 10 dakka kaldı sınavın bitmesine de. gene sıçtık olm.
-olm adımı güzel yazıym bari de hoca belki buna 5 puan verir eki eki
aslında bir kopya çekme fırsatı arayışıdır. üniversitelerde genellikle her sınavda bulabileceğiniz öğrenci profilidir.
2-3 gözetmeni bir arada görünce kopya çekemeyeceğni anlayıp pencereden dışardaki manzaraya bakmanın zevkini yaşayan tiplerdir.
sınavda kağıtla haşır neşir olamayan öğrenci için vazgeçilmez aktivitedir. ileri görüşlü ama sınav adına başarısız öğrenciler cam kenarını seçerek aktiviteyi ballandırır. aynı zamanda kalem çevirerek nirvana ya ulaşılır. kalemin pat küt masaya düşmesi ve çevreyi rahatsız etmesi sonucu size dönen kızarmış saçı başı dağıtmış gözleri kaymış kelleler orgazmdan daha zevkli anlar başlığına yönlendirir er kişiyi.
'allah ım millet nasıl hayvan gibi çalışmış, yapıyor. oha! o salak ne yazmış o kadar lan!? of be of! kesin kaldım dersten.' diye düşünüyordur. ayrıca 'hocam ne zaman çıkabiliriz?' sorusunu sormaya hazırlanıyordur.
Sınavı seyrederken iç diyaloglara girmek, ya da iç diyaloglara girerken istemsizce etrafı seyretmektir.
" sınavın başlamasına 5 dakika kala girdiğim sınıfta; arkadaşlarımın, sağolsunlar, bana arkalardan yer tutmamış olması nedeniyle lokasyon olarak kötü bir sandalyede gireceğim sınava. ama bunları düşünmek için yanlış zaman. şu yanda oturan kız derslerde not tutuyordu sanırım, o belki bir şeyler biliyordur. birer boşluklu oturtmayacaklardı var ya... gerçi tam önünde oturan eleman da konuya hakim. halinden, tavırlarından, her şeyinden belli. ortamlarda kendinden emin olduğu ve karizma sağlayabildiğine inandığı tek an olan şu sınav öncesi ambiyansını kendince en iyi şekilde değerlendirmeye çalışıyor ukala herif. bu yanımda oturan kızın da duruşunu hiç sevmedim, biliyorsa da sınavda her şeyi batıracak gibi. ohaa, su şişesi mi o elindeki? öss'de bile dokunmadım ben o suya. neyse şu öndeki hıyarı bir yoklayalım.
- oo naber hocam?
- selam. (naber dedik öküz. bir cevap verir insan.)
- biliyosun hocam takıldığın nokta olursa arkan sağlam, ben varım burda hehe. (böyle esprili girelim olaya da ukalalık yapmasın şimdi.)
- ihtiyacım olursa söylerim, sağol.
- ee ne yaptın hocam çalıştın mı sınava?
- baktım öyle bir konulara işte. (at yalanını... gözler kıpkırmızı bak, sabahlamış. utanmadan "bir baktım" diyo.)
- şaka bir yana fazla abanma kağıda, kardeşini de gör birazcık şu sınavda.
- yoo ben zaten kapatmıyorum ki kağıdı, hoca bakmazken açarım. (hocanın gözüne girmek için gelmiş en öne oturmuşsun zaten, yalaka ibne, hoca bakmazken deme bari şerefsiz.)
yok oğlum bundan hayır gelmez. görürsem arada bir iki bir şey tesadüfen görürüm. yandaki kıza bi bakmak lazım. hadi bee, kağıtları dağıtıyolar. dur şuna bari kağıtları elden ele dağıtırken bir göz kırpiym. gülümsedi. ne anlama geliyor bu şimdi? bu dersi iyi miydi bunun yaa, derse de girmedim ki doğru dürüst. şimdi vizelerden kaç aldın diye sorsam olmaz. hacı bu dersten geçmem lazım bu dönem. sağdaki elemana bak, kağıdı çevirmeden soruları görebilmek için ne kadar zahmete girdi yahu. küçük hesap insanı. afedersin ziksen bu adamdan bakmam ben. off öndeki eleman, senin tribini... "bakın kağıdı çevirmeye tenezzül bile etmiyorum!" mesajı vermek için kafasını nasıl da muzaffer büyük iskender edasıyla kaldırmış çaktırmadan asistanı kesiyor. iskender de ibneydi sen de ibnesin, topunuz ibnesiniz lan!
- arkadaşlar soru kağıdını açabilirsiniz, sınav başladı.
işte geliyor. hadi bakalım. hmm. comic sans fontuyla yazılmış sınavdan ne hayır gelir arkadaş. artık hocanın da nasıl bir espri anlayışı varsa, tutmuş en fucker dersin sınavını comic sans ms ile yazıyor. tamam, sorulardan daha fazla kaçamazsın. ilk soruya bir göz atayım bari. bu denklemlerin fontu uymuş mu peki sorulara? lan soruyu oku! hmm. neyse, 20 puan gitti kaldı 80. ikinci soruya bakalım. ahahha biz bunların aynısını lisede çözüyorduk. ama bunun özel denklemini öğretmişti burada hoca, bunu nasıl yapıyoduk unuttum yaa. neyse eski usul yapıp çözümü yazsam belki yarım puan gelir. hadi lan, ondan da değilmiş bu. üçüncü soru? off ne biçim şekil bu yaa. hoca hibinoluk olsun diye yine en zor soruyu ortaya koymuş, diğerlerine sıra gelmesin diye yapıyo aklınca kurnaz. kırkından sonra ola ola doçent olmuşsun işte, bari kurnaz geçinme. yok lan iyi adam aslında kantinde görmüştüm bi kere. hacı üç yok, dört de yok. millet de kafayı kağıttan kaldırmıyo, nasıl da çözüyo herifler şunlara bak.
neyse biraz bekliym, birileri yapar birazdan başlarım ben de. gerçi şüphe çekmemek lazım şimdi ilk 10 dakika mal gibi bakıp. çözüyormuş gibi yap. asistan bana bakıyo lan, dur kafamı kaşiym. aklıma bir şey gelmiş gibi yapıp sonra kaleme davraniym ki "dahiyim ben, öyle havaya bakarken düşünüp çözüyorum soruyu sonra sadece yazıyorum" imajı vereyim. eveet, kağıda baktık şimdi ne yazcaz. verilenleri yazalım bari. şimdi hmmhmh hmmf... eveet.
şimdi kıza bir bakalım. oo hiç bakmıyo bu tarafa. ayağımla dürtersem yanlış anlayabilir. zaten bir an irkilip "ay!" dese bile sıçtığımızın resmidir. adı neydi bunun yaa? lan! hişt! heh anladı galiba. hay allah kahretsin, öksürdü! resmen gıcık tutmuş gibi öksürerek tüm dikkatleri bir anda buraya çekti. spot ışıklarını hissediyorum resmen tepemde. hemen kağıtla cebelleşiyomuş gibi yapiym yine göz göze gelmeyelim gözetmenlerle. belli bu kız vermeyecek.
erkek gözetmendeki tavırlara bak. sınıfta iki üç kız var diye nasıl da kasım kasım kasılıyor. tabii stockholm sendromu muhabbetine şu gerilim ortamında bu herifin bile gideri var. hey gidi... "hayaat, beni neden yoruyosuun..." haydaa bu nerden dolandı dilime yaa.
oha sağımdaki adam kalktı. piyuu, herifçioğlu verdi kağıdı gidiyo. vallahi verdi billahi verdi. ama kağıt çok dolu değil. valla helal olsun, adam en azından yapabildiğini yapmış olmanın rahatlığı içinde. "sanıyorlar dis çöler aşk önümüssseee, önümüssseeee." hobaa. abi bi git allahını seversen, ne yeri ne zamanı. ulan durduramıyorum iyi mi, resmen kafamın içinde serdar ortaç çalıyor. "hayaaat!" hoop, aferin gerizekalı, asistanla ikinci kez göz göze gelerek bi halt yiyemediğini iyiden iyiye anlamasına yardımcı oldun. "madem çok günaaaah, oyunu sen bozuyossooouu!"
gidenler oldu sınıftan yaa, insanlar yavaş yavaş bitiriyor heralde. neyse son yarım saatte bir yerden yardım gelirse hepsini yaparım ben şimdi bunların. ulan bari bizimkilerin yanında oturabilseydim, kalacaksak da birlikte kalırdık seneye.
öndeki elemanın kamburu çıktı. hele bi soluklan yiğidim. adam yumuldu kağıda, kabak gibi açıkta kaldık iyi mi. fırsat bu fırsat herif biraz doğrulmuşken sırtını dürteyim de kenara çekilsin biraz. masadaki gözetmen önüne bakarken hemen dürtelim şunu. off kağıda bak ne çizmiş bu tablo mu çizmiş. o hangi soruydu ki? ne yapıyo lan bu, gözetmene işaret mi çakıyo? sanırım öyle yapıyo. hasssiktir, adamın yerini değiştirdiler! "ayıracak mı bileeen yooğk!" serdar sen de bi' siktir git şimdi kafamdan!
şimdi tam anlamıyla kabak gibi ortadayım ve cevaplar konusunda hiçbir fikrim yok. şu saatten sonra cevaplar malum olursa belki. gerçi şu sınıfta vahiy gelecek en son kişi benim heralde. allah'ım biliyorum beni duyuyorsun, sen varsın ve hep vardın. arkadaş ortamında yanlış bir iki laf etmiş olabilirim ama elbet sen büyük bağışlayıcısın. allam noolur yardım et şu kuluna yarabbim. "hasbi rabbi illallaaah! allahu allaaah!" oha track değişti resmen. kim söylüyodu bunu yusuf islam mıydı? yok lan cat stevens o. yusuf has hacip? ne biliym lan o kim sayısalcıydım ben. olm abuk sabuk yerlerden dilime dolanıyo böyle, ezbere de biliyomuşum haaa. gözetmen sanki cat stevens'ın gençliğine benziyor inceden.
<buraya türkçemizin usturuplu küfürlerinden herhangi biri gelebilir>, sınavın bitmesine beş dakika kaldı. off seneye tekrar gelcez galiba yaa. soruları hatırlasam bari seneye işime yarardı. okul her türlü yarım dönem uzayacaktı zaten, orası belli. hiç sorun değil yani bu dersi de alırım mis gibi yüksek ortalamayla veririm. zaten son dakikada toparlanabilecek bir şey değildi. dönem başından beri gelen sistemli bir çalışmayı gerektiriyordu. belki de doğru olan böyle olmasıdır, belki de bu an ileride çocuklarıma anlatacağım bir aydınlanma anıdır
iki farklı açıdan bakıldığında farklı farklı yorumları olan hede.
birincisi muhtemelen sorular önceden belirlenmiş öğrenilmiş olacak ki ilk on dakikada bitirilip kalan sürede mal mal etrafa bakıp dikkatleri üzerine çekmek.
ikincisi -ki kuvvetli muhtemelen olan- sorular hakkında en ufak bir fikri olunmayan sınav* umudun kesildiği o an! vize ise finale final ise büte büt ise tek ders sınavına tek ders sınavı ise yaz okuluna hasretin temsilidir o bakışlar.
sınav süresi 45 dk ve bu süre dolmadan kimse çıkamıyor. ben de 15 dk da bitirdim sınavı. kalan 30 dk çok sıkıcı geçti. izle izle bitmiyor etrafı. zaten en öndeyim de.
Benim başıma bu olay sıkça gelmektedir. Manyetik veya sayısal elektronik derslerinin sınavında kağıda boş boş bakılır. Sonra hocanın sana baktığını görünce alakasız saçma sapan formüller yazılır sadece çözdüğünü sansın diye sonra tekrar silinir ve tekrar bakılır boş boş.
kötüdür. sınavdaki soruları yapamamaktan kaynaklı vakit geçirme durumudur ki allah düşmanımın başına vermesin. ya da versin ya düşmanımsa, beter olsun pislik.