o saatleri çok iyi hatırlarım ilk önce burun çekme sesleri gelir, sonra boğuk boğuk öksürük sesleri, ardından hapşurma, biri kafasını kaşıyarak kafasının çalışacağını sanır, arkadan bir ses gelir 'lan tahmin etmiştim bu soru gelir diye ya' bu lafı duyan biri de hemen cevaplar 'tahminin .... '
bunlar bulaşıcıdır sınav boyunca devam eder.
derin hayallere dalmak;kız arkadaşını düşünmek veya evde olunca sözlükte girilecek başlıkların akla gelmesi işte o an aklınıza bi başlık gelmeye görsün.eve gidene kadar başkası kapmadı inşallah diye düşünüp durursunuz.
bacak sallamak, sinsi sinsi diğer kağıtlara bakmaya çalışmak ama hiçbir şey görememek, içinden hayatında etmediğin kadar küfür etmek ama bu sırada dışarıdan masum görünmek, sınavın sonlarına doğru onun bunun adını telaşlı telaşlı 1500 kere tekrarlamak. evet.
elini alnına koyarak gözleri saklamak, bu yollada yandakinin kağıda bakmak. sırtım ağrıdı ya of falan derken de öndeki arkadaşın kağıdı görmeye çalışmak. 'hocam istediğimiz sorudan başlayabilir miyiz?' ya da 'hocam arkaya da yazabilir miyim?' gibi oldukça saçma sorular sormak. sorularla uğraşmak yerine, aval aval etrafı izlemek... kısacası, yapılanlar çoğunluğu oldukça saçma olan davranışlardır.
gün itibari ile yaşadığım ve gülmekten sıçtığım olaydır. Din yazılısı sırasında hoca ile arkadaşın arasında geçen diyalog:
H: hoca
X:arkadaş
H: hadi gençler! kagıtları topluyoruz.
X: hocam bir saniye. Az kaldı!
H: hadi gençler! *
X: hocam lütfen bi saniye!
H: olum hadi! eger yapamıyosan bırak. Daha ne bekliyosun?
X: hocam her an vahiy gelebilir. ***
H: hönk!