görecelilik kavramını bile akıllara getiremeyen durumdur. hadi tam not değilde 80 falan alsa adam daha yüksek bekliyor beklentileri farklı dersin ama tam not alınca diyemezsin. tabi her şeye rağmen bu zatı muhteremi kutlamak gerekir.
Özellikle tıp fakültesi öğrencileri arasında hatırı sayılır bir oranı elinde bulunduran öğrenci profili. Komite sınavından çıkılmıştır ve herkesin dilinde aynı cümle vardır: Abi sınav çok kötü geçti yaa. bla bla bla... Sınav sonuçları açıklanır ve bazıları gerçekten kötü not almıştır ki bu gruba ben de dahilim. Bahsi geçen öğrenciler ise sınav sonucunu öğrendikten sonra, birkaç gün boyunca adeta me gusta modunda dolanırlar fakültede. Buradan onlara selam olsun.
her daim çevremde bulunan insanoğlu tipi. hiç uzaklaşamadım lan böylelerinden.
ben de çoğu zaman o kadar da kötü değildi deyip aralarındaki en düşük notu alan olmuşumdur.
saçı başı yolunası, duvardan duvara çarpılası, yuvası yıkılası arkadaştır.
öyle bir pisliktir ki bu, sınav öncesi çalışmadım ayağına yatar. "bana kopya verin yeaa" diye ayaklarınıza kapanır. sınav esnasında ise kendisi soruları çatır çatır çözer, kağıdını asla ve asla size göstermez. eğer sınav test ise soru kağıdına asla işaretleme yapmaz, sadece optik forma işaretleme yapar ve optiği ekseriyetle kapatır. eğer ki yazılı sınav ise bu, mutlaka ve mutlaka en az bir tane ek kağıt ister. soruları çözmeyi bitirir bitirmez hemen kağıdını verir ve çıkar ki siz görüp kopya çekemeyesiniz.
sınav çıkışı nasıl geçti diye sorduğunuzda, sizi gerizekalı yerine koyup "bir bok yapamadım" diye ağlar. siz görmüyorsunuz ya çünkü kimin ne yaptığını sınavda. "o kadar ek kağıt aldın olm, nasıl kötü geçer lan?!" diye sorduğunuzda, "ben salladım durdum işte yea nasıl olsa puan alamayacağım." der ve tekrar çıldırtır sizi.
neyse efendim, sınav maratonunun sonuna gelelim yavaştan. notlar açıklanır. zaten notların açıklandığını da yine bu lanet arkadaştan öğrenirsiniz, her dakika sınav sonuçlarının yayınlandığı sayfayı yenilemek suretiyle notları takip ediyordur çünkü.
evet. sonuç mu?
siz 0 alırsınız, o 70.
siz 30 alırsınız, o 80.
allah belasını versindir bu arkadaşın. arkadaş falan değildir zaten o, her sınav dönemimde sizi kullanarak ego tatmini yapan bir insan (!) evladıdır sadece.
ben olayı size anlatayayım yani yazayım desem daha doğru, her neyse. sabahtan başlayalım. malum kişi servisten indikten sonra sorar, ''sınava çalıştın mı ya? ben hiç çalışmadım, ne yapacaksam'' sözlük manyağı ben ise cevaplarım, ''ehh işte, sözlükten fırsat bulup çalıştım birazcık'' tabi inanmaz. hadi hadi sen çalışmışındır, inek muhabbetleri. halbuki saat gece oo:oo olana dek sözlükte takılmışımdır. her neyse arkadaşı bozmamak adına ''uykum var of'' falan diyerek konu değiştirilir. sınıfa gidilir, bir hocadan çalışmak için izin alınır. günaydın demeden sızlanmaya başlayan, çalışmayan o arkadaş, notlarını, özetlerini bir çıkarır, allaah! bir sürü sayfadır özetleri. kitabı yalayıp yutmuştur. her soruya cevap verir. e çalışmışsın işte denildiğinde ise ''şaka mı yapıyorsun ya, ben çok ciddiyim, bilmiyorum hiçbir şey, özetlere bakma'' der. ve karşısındakini hayretlere düşürür. her neyse sınav sonrasına gelelim. yazılı nasıldı muhabbetleri başlar. tabi sözlükte takılırsan, gece bilmem kaça kadar haliyle sınav da pek iyi geçmiyor. o sınav nasıldı sorusu, şahsım tarafından aynen bu şekilde cevaplanır. tabi çalışan arkadaş inanmaz, insanı deli eder. cevap şudur: ''hadi hadi bırak şimdi bunları, ineklemişsindir sen'' şu durumda karşıdaki insanı boğasım geliyor tabi. neyse, la havle diyoruz la havle... senin sınavın nasıl geçti diyorum, aslında artık duyacaklarımın yalan olduğunu bile bile her seferinde soruyorum, kibarlık işte ne yaparsın. başlıyor anlatmaya, ''ayy çok kötüydü ya, 45 alırsam dua ederim...'' dedede... kafa beyin bırakmıyor. son aşama. hoca notları okurken. ben, orta halli bir not alıyorum, çalışmadığını iddia eden arkadaş ise tam puan alıyor. bir de şaşırmış gibi yapıyor ya işte asıl o öldürüyor insanı...
çalışan tabiki emeğinin karşılığını almalı, alsın. fakat bu numaralar nedendir? çalıştıysan çalıştın işte, bana değil, kendine çalıştın. bunu söylememekteki amaç nedir? yok misafir gelmiş, yok hastaymış, yok dizi izlemiş, yok uyuyakalmış mış... ohoo! bir de inatla her sınavda yapıyor bunu. e bir noktadan sonra bunaltıyor, kendine olan güveni sarsıyor, akıllara şüphe veriyor. falan falan. özetle, bırakın yahu şu numaraları. bunaltmayın insanları. ya da madem çalıştığını söylemek istemiyorsun, söyleme o zaman. ne diye çalıştın mı muhabbeti açıyorsun, değil mi ama! bak yine sinirlendim ya sözlük.
