sınav öncesinde; istiareye yatarak, çıkması muhtemel soruları tahmin edebilen kişilerce gruplar arasında yayılmıştır, oradan buradan bilgi kırıntıları toplanmıştır. sınav kağıdı ele alındığı anda da sorularla göz göze gelinip tanıdık gelenler dahilinde, son anda beyne kaydedilen bilgileri, "çok hızlı olmalıyım, unutmamalıyım, dırınınınım" düşünceleriyle birlikte, uçup gitmeden kağıda dökme isteğiyle ele kramp girene kadar yazmaya başlanır. ancak; önemli bir nokta da vardır ki bunu geçmek olmaz..
yukarıda ki örneğimizde son derece masumane bir işlem gerçekleşmiştir. fekat; bir öğrenci modeli vardır ki evlerden ırak.. bu şahsiyet için sınavın cibiliyetinin hiçbir önemi yoktur. kağıdı alır, sorulara göz gezdirmez bile.. kaptığı gibi ilk sorudan itibaren çatır çatır yazmaya başlar. sen ise, dipsiz kuyuların içinde hangi soruya, hangi cevabı karmaşıklaştırıp bir şeyler sıksam diye düşünürsün.. aradan dakikalar geçer, o pis model hala yazar ve büyük bir hızla sınav sırasında ikinci kağıt isteyen öğrenci modeline dönüşür. hesap makinasını kafasına fıydırasın gelir. zira hiçbir şey yapamadığından hesap makinasına da ihtiyacın yoktur.. işte bu modellerle aynı sınıfta sınava girmemek gerekir. moral bozar, yıpratır, sündürür, o 2 gram bilgiye unutturur insana..
kesinlikle ezberci sistemin doğurduğu bir sonuçtur. kedimden biliyorum sınavdan 5 dakika önceye kadar ezberler ezberlerdim notları, sonra sınava girince her geçen dakika alehime işlediği için hemen soruları cevaplamaya başlardım unutmamak adına. çalışkanlıktan mı hayır ezbercilikten.