üniversitede bir arkadaşımın başına gelmişti.
bildiğin kopya çekiyor hocanın gözünün içine baka baka. hoca da sinir bir tip olunca gerisini siz düşünün.
bu arada hoca minyon tipli arkadaş baya uzun.
hoca: ver o kağıdı!(çat pat seslerle alır kağıdı)
arkadaş: ne yapıyon lan sen?
hoca: ı-a-eaea !!??(kağıdı elinden düşürür)
arkadaş kağıdı yerden alır hocanın suratına fırlatır ve gider.
herkes dumur tabi, sonrası malum. 2 ay uzaklaştırma.
akışkanlar mekaniği finali, bi formül var hani başını yazmaya başlıyosun ama sonuna gelince başından emin olamıyosun öyle.
neyse kağıtları dağıttılar, oyle formullerden birini arka sırada oturan bi arkadasın yardımıyla yazdım kağıdın bi köşesine nasılsa lazım olacak deyyu.
2 grupluydu sınav ve kocca amfide mal gözetmenler bana yanlış kağıdını vermişler. karı geldi çekti kağıdı masanın üstünden.
o an atıl kurt ve sktr gitti kağıt ikileminde kaldım ama giderken arkasından yüzyılın malı sıfatına uygun bi cümle döküldü dilimden;
-dur! -atıl kurt modu- ver bari formulu yazaydım yeni kağıda -pısmış ve içinden sktr çeken biçare modu.
mal kıllanmadı en azından. ben olsam kan alırdım o öğrencinin malum yerinden*
-hocam kopya çekmedim ki neden kağıdı mı alıyorsunuz?
-kopya verdin ama.
-hocam o da mı suç sayılıyordu hem verenin değil alanın kağıdını almanız lazım.
-senin kağıdın dopdolu onunki ise bomboş sana sıfır vermek çok zevkli olacak o ise zaten sıfır alacaktı.
-hoca sizin okul bakırköy ün oralarda falan mıydı?
-bir de hakaret ha sözlünde sıfır.
-bir de döveydiniz hocam*