*
lisede iken gırgır şamatanın biraz kesilir gibi olduğu, sınıftaki bazı arkadaşlardan anlaşılmaz bir şekilde yusuf yusuf seslerinin geldiği, bazı öğrencilerin hocalara yalakalıklarının da maksimal düzeye ulaştığı haftadır. çalışkan öğrencilerin en iyi dostlarının bir anda değişkenlik gösterebildiği zamandır. çeşitli diyagloglar yaşanır.
-ceren arkan benim haa!!
-oha hayvan! ne diyosun sen?
-ön de olur? olmaz mı?
-hayvansın rıza !!!
-rıza mehtap'ın bacaklarına bak!
-ayıp oğlum yapma!
-lan sığır bak yoksa kalacan!
-kopya çekmek hiç bu kadar zevkli olmamıştı..
o bakımlı, süslü dünya güzeli kızları, marla singer gibi dolaşan cadı görünümlü insanlara dönüştüren haftadır. gerçek güzellerle suni güzeller işte o hafta ayrılır birbirinden.
şahsım adına okulun en eğlenceli dönemidir. peki neyim ben, çalışmaktan yüzü gözü sivilce dolmuş, bölüm birinciliğine oynayan bir meczup mu, dayak yemekten zevk alan bir mazoşist mi, yoksa sınava girdikçe boşalan azgın bir bakire mi? hayır hiçbirisi. efendim ben öğrenciliği tabir i caizse ot gibi geçiren, okul-yurt-internet cafe üçgeninden kurtulamamış bir sinir hastasıyım. ee tabi insanız duygularımız var biz bu kadar boktan zaman geçirirken milletin normal zamanlarda, barlarda, diskolarda kopması, hatunlarla sıcak temas içine girmesi inceden koyuyor. oysa ki sınav dönemleri başlayınca mecbur uslu duracaklar, evlerinde ders çalışacaklar ben de herkesin aynı şekilde zaman geçirdiğini bildiğimden mutlu olacağım. olay budur.
ve çok fazla kahve içtiğinde ise vücudunda su oranı düşecek ve buda bağışıklığını en düşük seviyeye getirecektir. ve bunun sonucunda hastalığa merhaba diyeceksin.