öncelikle bunun bir anket olduğu gözlemlenebilir, lütfen bununla ilgili bkz vermeyin.
unutmayalım ki hayatın kendisi bir sınav. arkalarda ayaklanan anti klişe timini görür gibiyim. selam eder, konuma döneyim.
herkesin yaşadığı bir sınav cenabetliği vardır tabii ki, bunlar öğrenci üstünde moral bozukluğuna ve mazaret üretim hormonunun çalışır hale gelmesine sebebiyet verebilir. tanıma gelecek olursak, öğrencinin öğrendiği konular hakkında sorulan sorulara cevap vermek için tabî tutulduğu süre zarfında başa gelebilecek nahoş olaylar bütünü. ha böyle bi şey, tanıma takılmamak gerek.
bodosloma giriş;
yeminlen anımsamamaktayım ama büyük ihtimalle 17 haziran günüydü 2008 öss nin tarihi. neyse abisi, önceki gün bütün sene ders çalışmış, stres yapmış gibin eğlenmek amaçlı her öğrenci gibi arkadaşlarımla dışarı çıktım. dershanemin önünden geçerken selam vermeyi eksik etmedim, kafalarını çevirdiklerini de görmedim değil puştların. akşamına kadar gayet iyi vakit geçirdim, gırgırla şamatayla. saat 7 gibi eve vardım yaklaşık 11 e kadar telefonda çok samimi bir arkadaşımla görüştüm. ha bu arada aynı günün sabahı 5'de en yakın arkadaşımdan telefon aldım ve aynen şöyle bir konuşma geçti aramızda;
- nabıyon lan anunagodum
+ ımff uyuyom
- hea. kalk lan kalk sizin evin ordayım. bisikletleyim.
+ noldu olm ya? (kanka tarzı telaşlanma efekti)
- kalk olm acil gel, çok önemli.
+ gelom la gelom
yatarkene giydiğim pembe sivitimi üstümde unutmakla beraber, göt bitimine kadar olan baksırımsı şortu da haliyle yanımda götürmüşüm. iskarpinden bozma spor ayakkabılarımı da(siyah deri böyle bi garip spor ayakkabı, ama çok karizma ha) ayağıma çorapsız geçirip, telefonumu almayı ihmal etmemiş bir halde sokağa attım kendimi. elemanı aradım az yukarda olduğunu öğrenip yanına gittim. gittim ki ve gördüm ki, bu yukarı bakıyor öpücük neğin atıyor, noluyo lan diye yukarı bakıyorum kimseyi göremiyorum, sadece kahverengi yapraklı saksı var bi balkonda. sonra saksı çorap atıyor buna, çoraptan 20 lira çıkıyor, eleman bana bakıyor gel lan gel diyor, olm yarın öss var bugün bari ders calısalım diyorum, herkes cama cıkıyor o vakit. meğersem bağırmışım.
yok efendim ta ebesinin şeyinden romantizm olsun diye bisikletle kızın evine gelmiş, yok efendim ordan beni alıp çorba içircekmişte. sie, lastiği patlamış gavurun beni olaya alet ediyor. o şortla pembe sivitle, ayyaşların gittiği bi lokanta da çorba içirdi bir de..
neyse hoca, öss sabahı oldu, ulan ben de bir stres, gece boyu kabus görmüşüm, toplasan 2 saat uyumamışım. annem öperek uyandırıyor falan, daha bi stres oluyorum. babam bana ismim yerine 'evlat' demeye falan başlamış görmeyeli.. ailecek gidicez sınava, evden çıktık arabanın yanına gittik tırank! arabanın aküsü bitmiş. vay babağın canığa. babam arkadaşının arabasını alıyor onla gidiyoruz bu seferde arabanın benzini bitiyor. allahtan benzinlik önünde duruyoruz da çabuk toparlanıyor olay.
bu sene sınava girenler bilir, başvuru formunda boy kilo bölümü vardı. bunun ilk önce sınav olmadı, ajanslara yönlendirelim sizi mantığı olduğunu düşündüydüm, meğersem okullara dağılım yapıcaklarmış. aferin iyi de olmuş.
1.80 küsür boy var hoca, küsür diyorum ajdar öpsün ki bilmiyorum boyumu. bak yaşımı sor anında söylim ama.
kampüsü olan bir okulda giricez sınava, evet üniversite deniyormuş buna o gün öğrendiydim. bahçesindeyiz, annem tutturmuş 7 ceddin okuyup üflediği kuru üzümü yediricek bana. bi poşet üzüm yer misin yemez misin. yarısına kadar yedirdi bir şey değil susatıyor mahsul.
2. girişimdi sınava, 1. sinde sadece kalemle gitmiştim bu sefer 3 basmalı, 2 kurşun, 1 suluboya takımı, 2 guaj boya seti, 5 de a4 kağıdıylan gittim. yanımda 2 şişe su, 3 tane albeni, 28 tane de küçük jelibonumsu şeker var. annem kilim vermeyi unutmuş, t-shirtü serip yapıcam pikniği.
girdim sınıfa, dar ve gri nike eşofman altı giymiş bir bongo bana bakıyor adeta. tam parmakları kıtlatıp olaya girişicem level atlayıp insana dönüşüyor. meğersem domalarak karşılama ekibinden 14 numara ayşeymiş o. benden sonra giren herkeste bir parmak kıtlatma efekti vardı yalnız. kız balerin çıktı sonra.
sıra no 30, gittim buldum oturdum anasını satiyim. yalnız öyle bir dedim ki sanki birinin hakkından yiyorum. öyleymiş. gözetmenler geldi, "arkadaşklaağr(aynen böyle) yağu biz yanlış numaralandırmışız kusra bakmayın olur mua?" dedi ve beni kaldırdı adeta oturduğum yerden parmak ucuyla. tekrar numaralandırdılar 30 numara yok!? bir atlamışlar meğersem.
- hocam
+ ifendem?
- 30 yok?
+ evet?
- rica etsem 30 a kadar sayabilir misiniz?
+ sen ne için gelmiştin?
- varsa 10 lira bozdurcaktım. töbe yarebbim, 30 numarayım ve 30. sıra yok!
+ aa nasıl ya, hilmi beeeeey
benim kimlik kartında hala daha 15 yaşında ki fotoğrafım var. full jole, daykın daykın saçlar falan. bir ona bakıyor bir bana bakıyor, giriş kağıdıma bakıp tekrar bize bakıyor. neyse pürüz bulamadı ve topal bir sıra getirtip en arkaya dikti beni.
- yalnız başlamıyosan, bi kontrol ediciğz, öyle başlıyosaan.
+ şeker istersiniz mi?
listeye göre dağılıyor kitapcıklar ve listede benim adım da yok. bekle allah bekle, çıkmıyor hiçbir yerden. neyse erkek olan gözetmen balerin kızımızın yanında getirdiği bongosundan gözünü alıp bir yerlere gitti ve 5 dakika sonra geri geldi. yalnız tüm bunlar olurken sınav başlayalı 15 dakika falan oluyor.
+ eaöö kusra bakma, 2 sayfaymış çıktı. son sıradasın sen 30 numarayla, biz tek sayfanın çıktısını almışız.
- şimdi sizin saflığınız yüzünden ben yarım saat geç mi başlıcam sınava?
+ telafi ederiz.
- nasıl !?
göz kırptı. kıllandım tabi. neyse başladım sınava her zaman ki gibi türkçeden. basit böyle yapıyorum çatur çutur. 15. sorudayım, bi yumruk geldi karnıma karnıma. "lan noluyo lan" dedim. sabah ki yediğim hacı üzümler geldi bunlar onlar diye düşündüm ardından. hemen sübhaneke okudum, geçmedi. beni okusalardı o üzümler kadar, yemeseydim lan keşke bir şey dedim. bu düşüncemi tecrübe olarak cebe attım.
- lavabo ne tarafta?
+ tuvalet izni mi?
- hayır lavabo. tuvalet lafını sevmiyorum ben.
+ hımm. bir arkadaşın gitti gelsin, ondan sonra sen git.
- tamam beklerim.
o iğrenç ağrıyla 15 dakika falan daha bekledim.
- hazırsanız ben gideyim?
+ nasıl?
- suyu diyorum. açıp geleyim.
+ pardon?
- tuvalet tuvalet!
+ ha evet. hocan sana eşlik edicek.
adam koluma girdi abi, gidiyoruz kol kola, işkillendim. 2 tane kapı var, karnımda müthiş bi ağrı. hayatımda hiç okulda sıçmamanın verdiği o huzursuzluk tadında ki tedirginlik. hayır diyorum yapmayacaksın dayanmalısın dostum! tam kapıdayım içeri giricem ulan gözetmen elimden tuttu. "noluyo hımınım" bakışı atmamla "orası değil burası" dedi. erkek tuvaletine soktu beni. o düşünceler geçerken aklımdan şeyim şeyolmuş. yalnız hardcore edayla girdik içeri. pisuvara işiyorum bakıyor falan. neyse sümkürdümde çıktı dışarı. kol kola geri döndük sonra yine.
sınıfa girdim, ulan bir tatlı koku, herkes bir şeyler emiyor lapır lupur, sırama bi giderim şekerlerim yok. gözetmenin elinde 1 albeni, gelen gözetmene veriyor bana gülümseyerek. biri mangal takımı getirmiş, "argadaşlar 0.9 ucu olan vari mu, gömür getmeyi unutmuşuh" dercesine bakıyor etrafa. oturuyorum sıraya, tatlı bi ıslaklık hissediyorum. kaşar gözetmen susamış, suyumu içmiş.. pisliğine midir nedir sıraya da dökmüş, götüm ıslak devam ettim sınava.
çıkarken "hocam ayıp olmuyor mu burda geleceğimi belirliyorum ben lan, senin ağzını yüzünü!" dercesine verdim kağıdımı. aynı nezaketle alıp gülümsedi bana.
- şekerleri bıraktım, ağzınızın kenarında krokant var bu arada.
+ sulu boya takımını götürmesen? benim kıza verirdik.
- imzalayıp ösym'ye kargolıcam, keşke önceden deseydin.
- neyse, guajların bende.
+ afiyet olsun.
- seneye görüşürüz.
+ yok yok akşama sendeyim ben..
şikayette bulunmadım lan. neyse girdik bi yere..
edit : imlâ.
(haricten gazelci için, deyim vâri kelime grubu değiştirilmiştir)
- hocam ben çıkabilir miyim?
+ 15 dk olmadan çıkmana izin veremem üzgünüm...
- hocam camdan gördüm selpakçı çocuk arabama adını kazıyor gazoz kapağıyla çıksam ben...
+ haaa sınavdan dersten anlamıyorum ama arabam var diyorsun otur yerine buradan nasıl gördün gazoz kapağını...
- hocam bu velet beni tanır gelirken selpak almadım diye yapıyor şerefsiz!...
+ ohhh paşama hem arabam var hem fakire kötü davranıyorum diyorsun! kağıdına bak camdan bakacağına...
- hocam ne olur çıkayım ben zaten bi kelime anlamadım sorulardan da.
+ offf tamam git! ver kağıdını sayende lafa daldık bütün sınıf kopya çekti zaten...
- peki ben geri gelebilir miyim çocuğu kovalayıp?
+ tabi canım olur....
.
.
.
.
- hocam!! hocam!! (kısık sesle kapının yanından) geliiiim mi ben?
+ ehuhehe! sen arabanla bi iki piyasa yap öyle gel...
- arabanıza karakalem çalışacam hocam...
+ okuldan attırırım seni...
- zaten atacaklar bu son senem...
sınav süresince burnunu çeken çocuğa dayanamayıp kızlardan birinin "peçete isteyen var mı?" diye sinirli sinirli sorması, bunun üzerine hocanın "x, git sular akıyor mu bir bak" demesi.
Yakalanmak, helede kopya çekmezken, birde tam hocasına. çıkışında insan bir neden arıyor niye böyle oldu ki diyor tam zamanı tam yeri ve yalnış anlaşılma iyi koyuyor yani.
tikinizin olduğunu bildiği halde kopya istemek maksadıyla, arkadaşın sizi arka sıradan gayri ihtiyari dürtmesi. sonra sizin zıplamanız ve en arka sırada olmanız hasebiyle gözetmenlerde bir nane karıştırdığınız fikri uyandırmanız.