sahibinin sağladığı şöhretli bir duruşu olan ruh durumu. insanlar kötü ve sıkıntı vereni dillendirmek konusunda sevinç ve benzeri çoşkun durumlara haksızlık yaparlar, abartır kavga çıkarırlar, daha da abartır savaş başlatırlar. hitler'in fps oynayabileceği bir bilgisayarı olsaydı onca insan ölmezdi misal. neyse işte...gelişerek büyüyen gizli kaotik bir devrin içerisindeki birey depresif halden kurtuluşu büyük alışveriş merkezlerinde arar.
neden?
komplo meyilli uyandırma servisi:
büyük alışveriş merkezlerinde insanları sakinleştiren cihazlar vardır. bu cihazlar insana ulaştığında sakinleştiren gözle görülmeyen, kulakla duyulmayan mikroX3ml dalgalar yayarlar. kadınlar bu konuda daha zayıftır. alışveriş merkezlerinde kadınların daha uzun süre bulunmak istemesi bununla ilgilidir. erkekler de bundan payını alır, ama kadınlar kadar değil. buradan sonrasını Jose Manuel Rodriguez Delgado'ya devrediyoruz.
midende bir taş varmış mısalı sancı yaratan, düşündükçe kalp atışlarını hızlandıran, hiç bir işe konsantre olmana izin vermeyen, çoğu zaman saçmalatan (aynen benim şu anda yaptıgım gibi, paranoya devrelerinin full kapasite çalıştıgı irenç bir ruh hali.
insanin aşıkken bulunduğu doğal ve sürekli ruh hali. çok ilerlerse depresyona kadar gidebilme ihtimali vardır ve bu ihtimalin yuzdesi oldukça yüksektir.
sınıfsız bir mevkide emin olmamakla beraber belki de sırf ait olma niyetiyle yapılan bir yolculuk esnasında maraza çıkartan iyelik eklerine dayanamayıp ya da senaryonun böyle zahiri ve acısız olması, bandajsız olarak seyahatin sonunun bulunması niyetiyle (ki ne kadar az flaster o kadar az kan kaybı demektir) daha fazla "tutum"ayarak sıkıldığın anda geçen renk körlüğüdür, belli bir süre yalnız sarı görülür, lakin renk sizi normal görür, bazı vakalarda görmez bile.
insanı rahatlıkla düşündüklerinden korkutup, kendisini inkar edebilecek duruma getiren duygudur. her zamanki zevkler, istek duyulan eylemler ve konuşmaktan hoşlandığınız kişiler kurur kalır gözlerinizin önünde. son derece ciddi bir şekilde uğraştığınız şeyler değersizleşip küçülür. duvarlar uzar, oda içinize doğru çekilir, "offf" diye mırıldanırken sarf ettiğiniz kelimeler saydamlaşır, kimi zaman tıpkı lafı bir yere getirmeye çalışıyor gibi büyürler yine içinizde, ama cevap veremezsiniz. hayat yoksunluğunun beyne vurduğu dakikalardır.