pazar pazar millet evinde tüm dostlar önce eğlencede ohhh.. bizse yıllardır eşşek gibi ne hafta sonu ne resmi tatil çaış babam çalış, insan elinde bira önünde patates'i liverpool - chelsea maçını bugün izleyemez mi ya..?
eylem içerisindeyken, 'kabartma tozu keki ne kadar kabartır? bu yumurtalardan hangisi daha büyük? bi oturuşta kaç tane içebilirim?' sorularına cevap ararsınız bi duvara boş boş bakarak.
sıkılmak; arkadaş sohbetlerinin bir yere varmayışı, evde "of"lamalarla geçen televizyon veya bilgisayar karşısındaki anlar, kendinden başka herkesin çok eğlenceli hayatı olduğunu sanmak...
elin yerinden kalkmama isteği, ağzını açıp iki kelam etmeme arzusu, samimiyetsiz ve çiğ ortamlar, kendini ve düşüncelerini anlatmaya çabalamak(yetersizdir hep), ayıp olmasın diye insanlara hürmet etmek...
moral bozukluğunu doyasıya yaşamak istediğin anlarda "neyin var? sorusuna cevap vermeye çalışmak. her moral bozukluğunda, surat asıklığında öküz altında buzağı aramak...
aynılıklara farklı bakmaya, hayattan zevk almaya çabalamak...
kimsenin bi bokunu istememektir. kaçmayı istemek ama kaçmaya değecek hiçbirşeyin olmadığını anlamaktır. sıkılmak, kendin tarafından sıkılmaktır. dar gelmektir kendine. kendi kendine. yazmak bile zordur yani hatta öyle ki insan bi an içi
''sıkıntı öldürür. ve ama sıkıntı öldürüyor. acı ve öfke değil, ama sıkıntı öldürüyor. çok geçici, anlık, masum, makul olabiliyor sıkıntı, ama öldürüyor. sıkıntı eğlence istiyor, tatil istiyor çünkü. tatil çoğulluğa, çoğulluk gövdelere, yeni kelimelere, yeni yüzlere yol açarak öldürüyor. sıkıntı davet ediyor, açıyor. acı ortak olmayanı defediyor, kapatıyor. sıkıntı çözüyor, öfke bağlıyor. sıkıntı plan program demek çünkü. program yazlıklara savuruyor, sayfiyelere, yumuşak içkilere, pahalı yemeklere yol açarak çözüyor. acı kendi yasasını durmadan fısıldıyor, öfke hatırlatıyor oysa: dağılmayın, unutmayın, yetinin, oturun oturduğunuz yerde. ama sıkıntı savuruyor, parçalıyor, gebertiyor. sıkıntı kutlamalar, şenlikler istiyor çünkü. sıkıntı ille de dans ediyor, kahkaha diyor, acının da öfkenin de içini boşaltıyor. acı ve öfke korkuyu yeniyor, sıkıntı okşuyor. sıkıntı arzuyu kaşıyor, acı ve öfke terbiye ediyor. acı değil, öfke değil, sıkıntı öldürüyor.''
yapılması gereken işlerin yapılamamasından kaynaklanan durum.
hiç yazası olmamak gibi
hiç gezesi olmamak gibi
hiç ders çalışası olmamak gibi
hiç uyumak istememek ya da;
hep uyumak istemek gibi
bir sürü tanım bulup;
en kötüsünü seçmek gibi
gibi' lere kızıp,
gibi' li cümleler kurmak gibi.