hepimiz babamızın annemizin zoruyla küçükken düğünlere götürülmüştürüz. hele ben bir ayrı nefret ederdim o düğün ortamından. ama gel gör ki babanın sözü geçerdi evde. ben de madem gitmek zorundayım o zaman kendime hoş zaman geçirecek bir aktivite bulmak zorundayım diye düşündüm durdum, düşündüm durdum. hindiye döndüm ama çok şahane bir fikir buldum.
fikir şuydu aga. hani düğünlerde fotoğrafçı olur ya, otun bokun resmini çeker, sizin de resminizi çeker sonra düğün çıkısında panoya asılı olur. anne benim de fotoğrafımı al diye yalvarırsın anne de kıyamaz ve aslında çok değersiz ve saçma bir anı olan fotoğrafı alır sonra bir köşeye atılır.
işte baba bunun önüne geçmek için çok şahane bir fikir buldum. düğün başlarken fotoğrafçı abiyi buluyorsun. yavaş yavaş takip ediyorsun adamı. ne zaman bu adam fotoğraf çekmeye başladıysa sen de hemen o kareye girip köşede bir yerde çok salakça bir poz veriyorsun. her fotoğrafın arka planında sen varsın ve saçma ve biraz da sipastik bir gülüşle o fotoğrafların içine ediyorsun.
böylece sıkıcı düğünler acayip zevkli hale geliyo.
aslında birkaç kez denemiştim küçükken ama fotoğrafçılar çok zeki çıkmıştı. 3 5 fotoğraf sonra beni kovalamaya başlıyorlardı ben de babamın yanına kaçıyordum. zevkliydi sonuçta, tavsiye ederim.