Eskiden çok kullanılan msn messenger konuşma aslında yazışma proğramı vardı. Gerçi şimdi de bu ve benzeri türevleri var ama çok sık kullanılmıyor. işte orada sabaha kadar konuşurduk. Şimdi düşününce cidden şaşırıyorum. Uykundan bile feragat ederek sabaha kadar ne kadar çok konuşulacak konu bulurduk. Şimdi bakıyorum da bazen yüzyüze konuşmalarda bile konuşacak bir konu bulamıyoruz.
Çoğunlukla bir yaz akşamıdır. Fonda, gitar çalıp şarkı söyleyen gençler vardır...
"Birbirimiz için yaratılmışız" hissi verir. Birkaç gün ya da birkaç hafta sonra da "ben seni çok yanlış tanımışım" faslına doğru evrilir. istisnalar da vardır elbette; mutlu mesut olsunlar.
devamı gelse ya da gelmese de bir daha asla aynı güzellikte olmayacak olan konuşmayı içerir bu gece. bu kadar çok özlenmesinin temel sebebi de budur.
çünkü karşındakini keşfetmenin tatlı merakı, heyecanı bir daha o seviyede olmuyor maalesef. ve bahsedilen bu gece kimisi için üzerinden yıllar da geçse, insanlar da geçse de aynı kalıyor bazen.
Daha güzeli yan yanayken sabaha kadar konuşmaktır. Gün çoktan doğmuş, gözler uykudan zar zor açılır, kahkaha atmaya mecaliniz kalmamış ama yine de atmaya çalışırsınız.. bunun yanında telefondan mesaj veya arama beklemek çok anlamlı gelmiyor.
yüzde tatlı bir tebessümün, belki hadsizce düşüncelerin yeşerdiği gecedir.
bir süre sonra iyi geceler dilersin ama midendeki kelebekler uyumana izin vermez. o sıra konuştuklarınızı düşünür daha da heyecanlanırsın.
sonra bir gün, hepsi biter. pişmanlıkla hatırlanan tatsız bir geceye dönüşür.
olsun. güzel olan her şey biter demiştim; bitene kadar tadını çıkarmak gerek demişti birisi. haklı mı bilemiyorum. sanırım değil.