Literatürde iki tip sıfır vardır. Birincisi belli bir değeri başlangıç olarak kabul ettiğimiz sıfır; mesela rakım ölçerken kullanılan sıfır, yani deniz seviyesi. ikincisi mutlak sıfır yani gerçekten yokluğu belirten sıfır; mesela sınıf boşsa sınıfta sıfır öğrenci var deriz.
varlığı veya yokluğu sıfıra yüklenen anlama göre değişir. matematikçiler arasında muhabbet mevzularından biridir. her biri başka şeyler söyler ama işi doğaya dökmeden matematik çerçevesinde düşünürsek sıfır işin içinden çıkılamayan yerlerin adamıdır. pisliği halının altına tepiyormuşçasına çözer olayları. varlığı ihtiyaçtır ama tanımlamak, sıfır şudur demekte pek mümkün değildir.
Vardır. Ama tehlikelidir. Çünkü Sıfır yutan elemandır. bütün sayılar sıfır'a aşıktır. Sıfır, dans pistinde herkesin ilgisini, dikkatini çeken sayıdır. en gözde o'dur. ama hiçbir sayının sıfır ile dans edecek cesareti yoktur. Çünkü bu dansın sonu yok olmaktır. aklı başında olan sayılar sıfır'ı uzaktan sever. Ama bazı durumlarda mantık devre dışı kalır. Sadece duygular vardır. işte bu rüzgara kapılan sayılar sıfır'ı uzaktan sevmek yerine sıfırla beraber kapılmak ister o rüzgara.
sıfır bir değer değildir.
bir sayı bile değildir..
anca başka bir sayının yanına gelince değer yaratır..
tıpkı sevda gibi..
sevdanın da tek başına bir değeri yok ille de biri olmalı..
sıfır ne kadar çoksa sayı o kadar çoğalır, sevda ne kadar çoksa insan o kadar çoğalır, büyür..
biri dese ki sevdamı al kendine ekle, bir ömürle çarp, sonra sonsuza eşitle.
yine de değeri sıfır mı olur senin için?
Kümesel olarak düşünürsek 0 vardır. Yokluğa ise boş küme denir. Fakat doğada 0 gözlemlenemez bu yüzden pozitif anlamda 0 yoktur sadece bir durumu belirten bir sıfattır.
Sokakta koşturan 1 veya el ele tutuşan 7 ile 8 gördünüz mü siz? Bunlar insanların yarattığı sistemler. Eğer geriye kalan sayıların varlığı tartışılmıyorsa 0 da tartışılmamalı.
önemli olan var olup olmaması değil, sizin onu ne olarak tanımladığınızdır. bu, bütün kelimeler için geçerlidir. sandalyeden tut tanrıya, uçan spagetti canavarından tut kediye kadar. adamın teki bir robot yapar adını uçan spagetti canavarı koyar.
insanların idealarında görüntülenen şeyle imitasyonların hangisi bir ki?
o spagetti canavarı 500 yıl boyunca o robot olarak imgelendikten sonra kimse kalkıpta "aslında en baştaki idea tanrının yarattığı canavardı" demez (bu bizzat kayıt altına alınmadığı sürece).
sıfırı, popüler matematikte kullanıldığı gibi kullandığınız sürece onu şuana kadar tanımlandığı gibi tanımlıyorsunuz demektir.. sevgi var mıdır sorusu ile, üç var mıdır, beş var mıdır sorusu sıfır var mıdır sorusu ile birebir aynıdır.
tıpkı plüton gibi, yarın matematikte sıfıra başka bir tanım getirildiğinde, matematiğin kurallarının baştan yazılması gibi bir durum oluşması söz konusu olursa, tanım ve dolayısıyla imitasyonun kullanılış şekli de değişecektir. oysa bu yeni tanım, sıfırın daha önceden var olduğu/olmadığını etkilemez. şuan mars'ta su varsa, vardır, senin onu bulana kadar olmadığını iddia etmen daha önceden varolduğu gerçeğini değiştirmez. sadece "yok" tanımı yapmışsındır. işte bilim bu mantıkla ilerler zaten, bildiği kadarıyla kesin tanımlama yapar.