toplumun ortalama değerlerini reddeden entellektüel bir kadının anne babasıyla yaşadığı komik diyalogları anlatan müthiş bir diziydi. dizinin ana omurgasını "anlaşılamamak " oluşturuyordu.
bugün insanların anlamayacağı kaygısıyla bu tip bir dizi yapılamıyor. mizahın geldiği yeri varın siz düşünün.
Arada sırada aklıma gelen olsa da izlesek dediğim içinde bir garip samimiyet barındıran Zamanında introsuyla ekrana bağlayan güzel bir diziydi.
Edit: izlemeye tekrardan başladığım dizi.
hayatı çözmüş, fazlasıyla zeki, duyarlı bir kızın tuhaf ve ortalama ailesiyle geçen ev hapsini anlatan diziydi. senaryosu emsallerine göre 90'lı yılların çok üstündeydi. bugün bile bu kalitede bir dizi yok. ama şöyle bir gerçek var ki;
çocukluğuma denk gelen diziydi. o çizgi film şeklinde yapılmış giriş introsunu her seferinde ilgiyle izlerdim. bölüm sonlarında günlük tuttuğu kısımlardan özenip ben de günlük tutucam diye heveslenirdim ama her seferinde 2 gün sonra bırakırdım.
samim di demi la abisi. o zamanlar hiç yadırgamazdık o halleri şimdi garip geliyor. sanki başka bi yerde ve zamanda büyüdün ipne diye kızıyorum kendime.
"Küçükken bitmeye yaklaşsa da sıdıka günlüğüne yazı yazsa diye beklenen, ağır sosyal eleştiri içeren, jenerik müziği de atilla atalay'ın elinden çıkmış tv dizisi"nden de ötesidir. Sıdıka ve abisi samim'in ilişkisi ben ve abimi, sıdıka'nın merakını sürekli örseleyen annesi ise annemi yansıtırdı bana tv denen aynadan.
Atilla atalay'ı, onun mizah anlayışını sevenler için ekstra kıymetlidir hem.
yılmaz erdoğan'ın bir demet tiyatro'yu yayından kalkmasından kurtarırken aparttığı öykü.
gariptir ilk yayınladığında reyting almadığı için yayından kaldırıldı ardından tekrarları rekor kırınca yeniden yayına konuldu lakin yine izlenmedi. çünkü tekarlarının oynatıldığı saatte değil yanlış saatte oynatıldı.
bütün günü ablamla geçirdiğim günleri hatırlatan, çok şahane komedi dizisi. o zamanlar diziler gibi her şey daha güzeldi. elli yaşında hissediyorum sözlük