annesiyle pişir taşır yemek yarışmasına katılır ve sunucu sorar: fava nedir?
a) teflon tabanlı bir mutfak gereci
b)üçgen peynir cinsi
c)bakla ezmesi
diğer yarışmacı cevap verir, "a" der yanlıştır sıra sıdıkalara geçer ve...
sunucu: evet sıdıka hanım siz cevap verebilecek misiniz bu soruya der.
sıdıka'nın annesi: tabi ayol onun babası amatör sarhoştur !çabuk kız cevap ver soruya.
sıdıka soruyu bilir, cevap bakla ezmesidir.
show tv'nin kesinlikle en güzel dizisidir.o aileden sıdıka gibi karekterin nasıl oluştuğu merak konusu olmuştur bende.apartman yengesi ve kenar'da çok güzeldi.eski dizilerin tadı yok şimdi.
"bak sıdıka, bir aşk cinayetinin arefesindeyim. sevgilimi onun sevgilisini ve kendimi, yalnızca sevgilimi, yalnızca kendimi, yahut sadece sevgilimin sevgilisini, sevgilimle onun sevgilisini, kendimle sevgilimi veya kendimle sevgilimin sevgilisini öldürmek üzerine altı ayrı cinayet tasarım var. şimdi gereksiz yere kızkardeş alternatifini de sokmayalım araya. kafam karışacak..."
Türk televizyonlarındaki en entellektüel dizidir.repliklerde ki o ince detaylar ve espiriler bazen tekrarlarında günyüzüne çıksa da yıllar sonra bile izlenmeyi hak eden kelime dağarcığınızı genişletebileceğiniz harika bir dizi.Hatırlıyorum da sıdıka hep
- ikibine dört kala, üç kala diye başlardı bazı cümlelerine
şimdi ikibini sekiz geçiyor ne olduğunu anlamış değilim.
yeni dizileri gördükçe içten içe devam etse ne güzel olur denilen eski dizilerden yalnızca biridir. bu entry biraz kişisel olmuş olabilir, modlar tarafından silinebilir, silinmeyede bilinir, bilemedim...
(bkz: benim annem bir melek)*
cam kenarından tüm dünyayı izleyip onu tüm ayrıntıları ile algılayabilen ve ailesi ile girdiği diyaloglarla bizleri kırıp geçiren karakterdir kendisi. keşke hala devam ediyor olsa idi de izlenmeye değecek bir şeyler olduğunu diğer 48938509 saçma sapan diziye gösterseydi dediğimiz dizidir de ayrıca.
sıdıka, zekeriya&safiye saka ailesinin dayak manyağı kızıdır. kendisi temiz aile kızı olmakla beraber samim saka nın da kızkardeşidir. evde süs bitkisi gibi yetiştirilen sıdıka, kafayı tuhaf uğraşlarla bozmuştur. *Sıdıka Rüyalar Ülkesinde...
- Kız anne, medya rüyama adam soktu... Günaha girmiş miyimdir?
- Kim naaptı kız, nerene adam girdi... Açık konuş!
- Medya diyorum, rüyama adam soktu... Gastede resimlerini göre göre, elimde olmadan rüyalarıma girildi... Driim Boyz'u gördüm...
- Cenab-ı Allah hayırlara tahvil etsin... Kim bu dediğin adam, iyi bi işi var mı?
- Erkek striptizci grubu... Hoş adamlar, soyunup şov yapıyolar, dünyaca ünlüler... ingiltere'de kraliyet ailesi bile seyretmiş... Geçenlerde ülkemize bikaç gösteri için geldiler, basında ve sosyete hanımları nezdinde büyük ilgi gördüler... Ben de rüyamda gördüm... Bilinç dışı bi olay, pişmanım... Beni böyle kabul edebilecek misiniz anne? Namusumu temizlemek için intahar mı ediyim, boy abdesti alsam yeter mi? Hihihi...
- Bilincinin altına çekiçle vururum senin cadaloz! Anlattığı şeye bak, dört tane çıplak herife rüyalanmış... Özrü de kabahatinden büyük... Neymiş efendim o herifleri kraliye ailesi bile seyretmişmiş... Sen kraliyet ailesi kızı mısın, temiz aile kızısın salak!
- Aman anne! Temiz aile kızlarının da bi bilinç altı var... Gece gündüz gastelerde televizyonlarda aynı boku gözüne sokarlarsa ister istemez rüyana filan giriyolar işte... Kasıt unsuru varsa şuracıkla öliyim...
- Sus çirkef! Kendisi kudurmuş, bi de kabahati medyanın üstüne atıyo... Temiz aile kızının rüyasına en fazla "ak sakallı nur yüzlü dede" girer... Kız ne o surat pişmiş kelle gibi! Utanıp kızaracağı yerde hâlâ sırtarıyo...
- Hihihi... Bi an için sosyete karılarım ak sakallı nur yüzlü dedelerin donuna para sokmaya çalışırlarken düşündüm... Ay hoho... Çok komik...
- Töbe de melûne! Koş kız, git dört kere intahar et!
- Niye dört kere? Diriim Boy başına bi kere mi kendimi asıyım?
- Baban rüyanı duyarsa seni dört kere idama mahkûm eder... Ağır suçlara ööle ceza veriliye, gastede okudum... Medyanın faydalı tarafları da var... ibret alıyo insan,
ibret... Gasteler bööle şeyleri de yazıyo... ikinci sayfada... Bööle durumlarda temiz aile kızının babası cinnet geçirir, kurşun saçar, "pişman diilim" der...
- Niyeymiş? Babam rüyasında güzel kadınlar filan görmüyo mudur sanki? Rüya bu...
- Beyim diye söölemiyorum, senin baban bana çok düşkündür, benden başkasını gözü görmez.
- Hadi ordan, ben miyim hoca hoca dolaşıp herifi eve bağlamak için muskalar yaptıran, essek dilleri yedirten...
- O başka mevzuu... Adamda büyü varmış, onu çözdürmeye gittim... Cinci suya baktı; "Sarı bi kadın beyinle arana giriyo" dedi, ondan şeettim.
- Ay hohihi... Kız anne, ben de şu Drum Boyz'a essek dili yedirip, muskalar yaptırsam eve bağlasam... Sarı sarı dört tane herif şööle minderin üstüne dizilse, dizimin dibinde otursalar... Olur mu dersin? Hi hi... Şaka kız şaka... Öölesine konuşuyorum işte, elin sosyete cazgırlarına meze o herifler... Gelseler de istemem... Rüyamda bile istemem... Şaka...
"- Innnh... Anne?... Nooldu yine bana kız?
- Bilincini kaybettin... Baban komaya soktu... Bilincinin altına adam giriyomuş dedim de, dövüp bilincini kapattı... Üç gündür serumla yatıyosun... Üzüldük biraz tabi ama naapalım, bilincinin altı temizlenmiştir...
- Ay kız anne ne güzeldi... Bi ara öldüm sanki... Bööle ışıklı bi tünelden geçip kıyasıya mavi bi boşlukta uçtum... Beyazlar giymiş bi sürü ölü vardı... Rivır Foniks'in ruhu bana "Hoş geldin Sıdıka" dedi... Ceymis Diin de yanındaydı... "Bitti artık Sıdıka, üzülme" dediler... Hiç dönmek istemedim...
- Kim kız o herifler? Çabuk gir komaya baban duymasın..
10 sene evvel izlediğim bir bölümünde samim ile sıdıka arasında yaşanan bir diyalogla hâlâ olur olmadık yerlerde hatrıma gelip yarabilitesini konuşturan überkomik bir dizi. diyalog için;
samim: kız sıdıka, sizin hipotenüsünüz nerde?
sıdıka: ay aabii ahahah hipotenüs değil o klitoris.
samim: her neyse lan işte!
sıdıkanın bütün öyküleri aynı şekilde oluşur;
mutludur sıdıka, espri yapar, güler sonra sıkıntılı bir hal oluşur* ya babasına söyler ya kendi görür işini annesi... işte beni dağıtan da budur. hayır sıdıkanın yediği dayağın verdi acıma hissi değil, herkes bilir aslında bu duyguyu, küçük kardeş, yiğen veya herhangi bir çocuk; mutludur önce güler,anlamsızca sorular sorar, insana da geçer o neşe hali, sonra bir sakarlık yapar o çocuk, kızar annesi, azarlar, hatta döver. işte o dövme anı değilde bi öncesi o çocuğun mutluluktan mutsuzluğa bir anda geçişi, gözlerindeki belli bellirsiz gölge, dudağın istemsizce bükülmesi...
hayatı anlıyorum ben burdan, hayatın felsefesini; güldüğün saniyelerin tadını çıkar, pek uzun sürmeyecek...
öyle yada böyle insan mutsuzluğa, bir anda çökmeye alışıyor ama o sıdıkanın dudağını büküş imgesinin gözümde canlanan hali, yok gerçekten yıkıyor beni.
işte atilla atalay bir komedi metninde bu kadar çok alt metin içerdiği için bu kadar çok şeyi anlatabildiği için atilla atalaydır, ve hala aradan yıllar geçmesine rağmen sıdıkanın yüzlerce belki binlerce hafızada yeri vardır...
en cok annesiyle olan diyaloglarına güldüğüm ama zekeriyanın da hiç beklenmedik zamanlarda yaptıgı çıkışlarla beni benden aldıgı atilla atalay'ın yarattıgı oyku dizisinin bas karakteri.
sıdıka bir gun babası bulmaca cozerken ona yardım eder. sozcuk kutulara sığmayınca zekeriyanın yorumu:
-zıçtın bulmacanın içineea!