ümraniye'yi bir kez dahi gidip görmediğim halde bu efsane program yüzünden, ki ortadan yok olalı seneler geçti, bu semtin adını duyunca tırsarım. bir komşu cinayetini öyle canlandırmışlardıki hala aklımdadır. *
haluk bilginer'in bu yapımın sunuculuğunu yapmasını, özel kanalların daha çok yeni olması* ve 90'ların başında duraklama döneminde olan türk sinemasına bağlamaktayım.
iki saattir sıçayım sıçacağına şeklinde okudğum, her seferinde uykusuzluğun yarattığı sersemliği yüzüme vuran başlık olmuştur. sol frameden kaldırıyorum, kaldırmayan çeksin çilesini. beni bile ilgilendirmeyecek derecede subjektif bu entry için yapabileceğim hiçbir şey yok. delirdim aq.
bu gün derste hatırladım programı ,aslında o dönemler beni nasıl etkilediğini de hatırladım ya ! manisa da bir adam 2 çocuğu yanına çağırıp,tecavüz ediyor ,sonra da çocukları kesip etlerini yemeklere koyuyor ,lokantasında millete yediriyordu,tabi tüm sahneler canlandırılıyordu bu programda,vay anasını ya ne etkilemişti o zamanlar beni ,böyle büyük bir kazanda taze fasulye böyle etler falan fokur fokur kaynıyor,şerefsiz show tv bir dönemin mna koymuş resmen,şimdi düşünüyorum da ! aklımdan da hiç çıkmaz manisa kırkağaç,sksen gitmem valla !
vallahi gerçeğini söylemek gerekirse türkiye de bu programın üztüne reality show yoktur..oldukça mükemmel ve insanı bir o kadar da geren bir program..yeniden başlaması isteğiyle derim..şimdi nerde böyle programlar..özellkle bu programda ses ve efektler harikaydı...ben o zamanlar çocuktum bu programı izleyince valla geceleri gözüme uyku girmiyordu..iyi program vesselam..hadi selametle.
5-6 yaşlarıma rastlıyor bu programın yayınlanması. bir tane bölümünü hatırlıyorum o yıllardan, bir cesedin kolları ve bacakları kesiliyordu. o sahne kaç gece rüyama girmiştir. hala daha unutmam, çocukluk travması. nasıl bir programdı bu anlamam ki. happy tree friends bile bunun yanında çok masum çocuk filmi kalıyor.
bi tane çocuğu dayısı kesip yemek yapmış evet evet yanlış hatırlamıyorum ufaktım ama bunu hatırlıyorum. ufağım diye babanem izletmek istemezdi ama kapının arkasından dinlerdim.
bende manisa sendromu oluşturan programdır. adamın biri iki çocuğu yanına çağırıyor. niyeti lokantasına et tedarik etmek (!) bahçemsi bir yerde birini yere yatırırken öteki kaçıyor. yere yatırdığı çocuğu kurbanlık koyun gibi kesen adam çocuğun etini kazanlara koyup etli fasülye olarak müşterilere satıyor. hatta o satışı gösterirken adamın kıs kıs gülüşü de aklımdadır. olay manisa'da geçtiği için ne zaman manisa dense aklıma hemen bu bölüm gelir. hatta bir akrabam birkaç ay sonra izmir'den manisa'ya okumaya gidecekti. bu olayı anlatıp o çocukluk halimle manisa'ya gitmesini engellemeye çalışmıştım.
bir diğer akla zarar bölümü de, gayıptan gelen bir elin gölgesi. o gölge evdeki eşyaların yerini değiştiriyordu. özellikle diğer odadan bir şey istediklerinde bu gölge aklımı alırdı. hep korkardım.
bir ülke ne badirelerden geçmiş ya rabbim ! bir milletin zihin kodlarıyla bu kadar oynanmaz.
eminim benim yaşlarımdaki birçok insanın ruhunda travmatik etkiler bırakan program.annem sürekli izlerdi bende korkudan yorganı kafama çekerdim. aklımda kalanlar alevli jeneriği ve cem kurtoğlunun puslu sesi.ondan sonra ne kadar korku filmi izlediysem bu program kadar korkutmamıştır beni.cem kurtoğlunun sesini ne zaman duysam hala tüylerim ürperir.
şimdi baktımda youtube ta bölümleri var açtım hala ürpertiyor amk.
türkiye'nin belli bir kuşağını büyük etki altına almış program.
ben 7 (yedi) yaşlarındayken evimizde televizyonumuz yoktu. aslında televizyon alacak paramız vardı ama ev sahibimiz rahmetli şuayip amca bize evi verirken evde televizyon olmamasını şart koşmuştu. *
bizim de televizyonumuz o dönemlerde hiç olmamıştı ama kanımızda tv özlemi dolaşıp duruyordu. biz de o zamanlar çok popüler bir misafirlik şekli olan televizyon izlemeciğili şeklinde en yakın televizyonu olan komşumuza ailece gidip hep beraber televizyon izlerdik ayda bir. her gittiğimizde de nasıl bir tesadüfse arena ya da sıcağı sıcağına olurdu. arena ara sıcak gibiydi bizi havaya sokardı cerez gibiydi. sonra saatler ilerleyince sıcağı sıcağınanın jenerik müziği duyulurdu. hatta ondan önce show tv nin dandik ama bir o kadar da akılda kalıcı jeneriği girerdi. siyah fon üzerine beyaz yazılarla önce show'un o su sonra show tv yazısı kocaman puntolarla, ve altında reality yazısı parıldardı. o zamanlar realiyt kelimesinin anlamını tam kestiremezdik ama zaten reality yazısını görünce herkes destur eder derin bir nefes alırdı.
o zamalardan tek aklımda bilmem kaç çekiç darbesiyle ölen adamdır. bu bölümün tramvasını 1 ay falan atlatamadığımı hatırlarım. çekiç deyince bu program bu program deyince çekiç aklıma gelir.
neden bu kadar tırstığımızı merak ettiğim için geçenlerde internetten vidolarını izleyeyim dedim. program ipucu ya da parmak izi tadında giderken birden zınk diye sansürsüz kanlı cesetleri görünce hee tamam dedim. kusmamak için kendimi zor tuttum.
şüayip amcayı biz zaten çok severdik. çok tatlı bir insandı. sıcağı sıcağına'nın sansürsüz yayınandığı dönemlerde bize televizyonu yasaklayarak o zaman bizi üzmüştü ama şimdi o kadar sevindirdi ki anlatamam. sayesinde modern bir hannibal olmaktan kıl payı yırtmışım. belki de şüayip amca sadece bu programa tepki için televizyona hayır demiş bile olabilir ama zaten bu bile başlı başına oldukça yeterli bir sebep.
insana oha dedirten içeriğe sahip program. allahtan yayından kaldırılmış. şöyle de bir videosu var lütfen midesi kaldırmayan kişiler izlemesin. (parçalanmış ceset içerir) :http://alkislarlayasiyoru...niz-lutfen-bizi-arayin-18
!!!!!!!!!!!(+18)!!!!!!!!!!!!
ulan bi insan bu kadar vahşet dolu görüntüyü sansürsüz koyar mı ibneler!
bir dönemin gençliğinin psikolojisini ters yatırıp düz düzen iğrenç program. geçenlerde hatırlayıp bir bakayım dedim ve akhisardaki bavul cinayetinde parçalanmış cesedi izledim. sonrasında günümü piç etti.
Reality show'du. Gerilim dolu bir programdı. Zanlı olay yerine götürüldüğünde mikrofon uzatılırdı. Sorular sorulurdu. düşünün daha mahkemeye cıkmamış. Mini linç girişimleri olurdu. Jenerik müziği güzeldi.
Böyle psikopatça yayınlanan programı fazla izlememeliydik. Böyle geçti 1990'lar.