kişinin başka tenlere doyduğu an olur ya hani, düşüncelerin üzerine abandığı, evren ve benlik arasında yaşanan dalgalanmaların zirve yaptığı. bak al o anları koy bir kenera. işte ilaçtır bunlara, sıkıntılara bir fincan sıcacık kahve.
nasıl ki ruhlar birbirini tamamlamak zorunda ise kahveyi de bazı şeyler tamamlamalıdır. bu şeker veya yapay tatlandırılar tarzı bir şey olamaz. çünkü bu saydığım maddeler yarattığımız olguya değil de kahveye bir şeyler katar. oysa burada battaniyeye ihtiyaç duyduğumuz ne kadar da aşikardır. aradığımız ve her zaman ihtiyaç duyacağımız güven duygusunu battaniye sağlayacaktır bize. ne kadar da sıcaktır o ve korur herşeyden bizi.
kadınlar dizlerini göğsüne doğru çekip, başlarını dizlerine koyarak ağlarlar ya, işte asıl ihtiyaçları olan şey bir battaniyedir. güven arıyorlardır da onu dizlerinde bulmaya çalışıyorlar.
oldum olası ben ve üç şey düsturuna inandım. yani ruhani olarak beni huzura taşıyan bir durum ve ortam söz konusuysa o varoluşun içinde ben hariç üç şey daha vardır. işte tam bu noktada eksikliği tamamlayacak olan simge filmdir.
filmler çoğu zaman olmamış gerçekleri gerçekmişcesine anlatan yapıtlardır. evrenin ruhla çatıştığı anlarda gökyüzüne bakmak nasıl bir zavallıyı mutlu ediyorsa film de aynen bu işi yapabilir. ancak yanında sıcak bir kahve ve battaniyeye ihtiyaç vardır.
aslında çoğu erkek aptaldır. nedeni ise kadınlara aşık olmalarından dolayı. battaniye, sıcacık kahve ve film varken hiç gerek yok böyle şeylere.
bazen yıldızsız veya 3 yıldızlı otel odalarında akşam saat 10'dan sonra telefon gereksizce çalar;