evde, işte, okulda kısacası hayatın her anında bir elinde ayna, bir elinde cımbız dolaşır. göz kalemi, rimel ve dudak parlatıcısı çantasında mutlaka bulunan malzemelerdir. saçları genellikle boyalıdır. devamlı gençlik dergileri okur. ukaladır. eğer okuldaysa hocaları ile arası iyi değildir (bayan hocalar). bayan hocaların onu kıskandığını düşünür. bu kızlarımız ayna ile ailesinden ve sevdiklerinden daha fazla zaman geçirir.
bunları yaparken, ''ben kendim için süsleniyorum'' gibi bir hisse kapılır. bilmezki kendini kandırıyordur. okuldan, iş yerinden çıktığında erkeklerin peşinden koşmasını gözler. herkese mavi boncuk dağıtır.
bu kızlarımız yeni çıkış yapmış yakışıklı popçuyu izlerken salyaları akar. sevgilisi, hatta sevgilileri olsa da aşık olmaz. çünkü cildinin güzelliğine dikkat etmek zorundadır ve aşk cilde iyi gelmez. parasının büyük bir kısmını kozmetik ürünlerine, giyim kuşama harcar.
birileri kendi arasında konuştuğunda kendi hakkında dedikodu yaptıklarını düşünür. ama bunları önemsemez. ona göre bu dedikodular onun ne kadar önemsendiğinin bir kanıtıdır. genelde bu insanların aileleri çok sert ve tutucudur. ama o bunu da umursamaz. belki de yaptıkları bir anlamda ailesine tepkidir. ne dersiniz? olabilir mi?
''böyle bir insan var cidden. aynı iş yerinde çalıştığım sekreter, ve ben onunla seviştiğimde bütün makyajını yalayıp yutmak zorunda kalmıştım.''
ulan süslenmez leş kız dersiniz, bakımsız dersiniz. süslenir potansiyel verici bu dersiniz.
be zerdüşt siz ne dersiniz.
süslü püslü ıyyyyyyy .beğenmiyorsan bakma. popçulara ağzının suyu akmasından rahatsız olmanın tek sebebi sana yüz vermemesi.
iyi de yapması. önce kafanızın düzeltin, yok düzeltin dediysem kıçınızdan düşen o pantalonları da tabi.
bir de o jöleyi lütfen. ha ayrıca kirli sakal iyidir hacı da bu leş olmuş. bu arada o saçları toplasan biraz hani banyodan çıkınca elini tarak olarak kullanmasan işte o zaman eleştirmeyi hak edersin.