--spoiler--
trenden koyunları dışarı atıp atıp yere düşer düşmez hemen orada kesiveren , sonra da arabanın bagajına atıp kaçan çakal soyguncular çetesi
--spoiler--
konu itibariyle vermek istediği mesaj ve sürükleyicilik zayıf olsa da, o zamanlardaki türkiye tablosuna bakmak istenilirse, izlenilmesi gereken 3-5 filmden biridir. ilginç olansa aradan nerdeyse yarım asır geçse bile türkiye hiç değişmemiş, hala adamın yoksa hiçbir iş halledemediğin ekonominin berbat enflasyonun ayyuka çıktığı bir dönemdeyiz. bu serverden bi şekilde çıkacaz mecbur ikinci rönesans türkiye'den kaçan aydınların etkisiyle olacak galiba.
rahmetli tuncel kurtizin kini, nefreti mükemmel yansıttığı oyunculuğu ile taşıdığı film. filmin yasaklanması hiçte şaşırtıcı değil. zira sosyalist gencin ağzından ağalara (hem şehir ağalarına hem köy ağalarına) iyi giydirmiş yılmaz güney. filmi izledikten sonra içimdeki gizli sosyalist uyanmadı değil.
Mala te nîn, karê te nîn, bijîşkêt te tune, perê te nîne ku min bi salan bidî xwendin, axa te nîn, kekê min Şivan jî wisane. Başe di bingehê van neyîniyan de çi heye? Tu tiştê mirovên binamûs kedkar ên dixebitin, bi milyonan mirovan nîne. Milyon û milyarên çar-pênç kesan heye. Xebata bimilyonan kedkaran ku de diçe? Kê wisan sazkirye vî karî? ezê bêjim bavo, dewlemendê vê derê jî axayê wê derê jî hemû yekin
Evin yok, işin yok, doktorun yok, beni yıllarca okutacak paran yok, toprağın yok. Şıvan abim de öyle. bu yoklukların temelinde ne var peki? milyonlarca insanın, çalışan namuslu emekçi insanların hiçbir şeyi yok. üç beş kişinin milyonları milyarları var. milyonlarca emekçinin çalıştığı nereye gidiyor? kim böyle kurmuş bu işi? diyeceğim baba; buranın zengini de oranın ağası da hepsi bir
Kan davası filmi yapacaksanız böyle bir film yapın ya da hiç bulaşmayın.Sürü,melodrama kaçmadan nasıl bir şaheser yaratılır'ın kanıtı.Yılmaz Güney hapisteyken senaryosunu yazmış,arkadaşı Zeki Ökten filmi çekmiş.Türk sinemasının uluslararası alanda en çok ödül alan filmiymiş ayrıca.Bu film ataerkil aile yapısına,ağalara,burjuvalara,adalete indirilmiş en sert tokatlardan biri.Yılmaz Güney Duvarı çekerken bu film için,sürüyü Kürtçe çekmek isterdik ama çekemiyoruz,çektiğimizde hapise atıyorlar demişti.
yılmaz güney öyle bir toplumcu film yapmış ki insanın suratına memleket gerçeklerini vuruyor. dün gece izledim moralim bozuldu arkadaş. izleyin de zeki demirkubuz filmlerinin ne kadar light olduğunu anlayın.
yılmaz güneyin hapiste yazdığı fevkaladenin fevkinde senaryoya sahip film. En etkileyici sahnesi hamo'nun şivanı döverken araya girenlerden birinin şivan'a neden karşı koymuyorsun dediğinde babaya karşı gelinir mi? döver tabii demesi.
bir yılmaz güney filmi. her karesinde verilen emeğin boyutunu görebiliyorsunuz. öyle 2 haftada çekilip amacı gişe yapmak olan filmlerden değildir. öyle bir hikayedir ki bu insani duyguları tüm çıplaklığı ile gözler önüne serer.
frank schatzing romanı--- süper bir hikaye bir çırpıda okunuyor. bu güzel roman böyle bir sonla bitirilimiydi desemde
okunmasını şiddetle tavsiye ederim.
sinema tarihimizin kült yapımlarından biridir. haliyle bir yılmaz güney parmağı vardır işin içinde. inanılmaz bir müziğe sahiptir. kanımca bu konuda uçurtmayı vurmasınlar filminin müziği ile karşılaştırılabilir. filmin en etkileyici sahnesi yaman okay abimizin sara krizi rolüdür. bugün bizi mankenlere, popçulara hatta topçulara emanet eden yapımcıların gözüne gözüne sokulması gereken bir sahnedir o..
birçok dersler, göndermeler barındırır. lakin en kritik göndermesi, sosyalizm dersi veren genç bir solcu karakterin sürekli propaganda yapması, sloganlar atmasıdır. kimine göre bu eğreti duran, filmin bütünlüğünü bozan bir karakterdir. lakin bu dediğimiz gibi en kritik göndermesidir. zamanında ülkeyi gerçekten seven gençlerin halktan kopuk bir şekilde mücadele ettikleri için hiçbir zaman bu halkın desteğini alamadığını vurgular. zaten o genç, ailesi ve köylü misafirleri yerde otururken, divanın üstünden konuşmaktadır. bir şeyleri anlatmaktadır. yılmaz güney'in büyüklüğü biraz da burda boy gösteriyor işte. kendi davasına en büyük eleştiriyi yine kendisi yapmış..
son olarak bir karakterinden daha bahsetmek gerekir. trende iki asker arasında sazıyla türkü söylenen bir amca vardır.
yolculardan biri bu amcaya sorar,
-suçun ne?
amca cevaplar,
-türkü söylemek..
söylemişim ama bir daha söyleyecem, hakikaten müthiş bir müziği vardır..
1978 yılında çekilen sürü, doğu türkiye'de kürdistan coğrafyasında kürt halkının zor yaşamını, kapitalizmin o topraklarda belirginleşmeye başlamasını, feodal ilişkileri iredeleyen bir filmdir.
tarık akan, tuncel kurtiz, yaman okay ve unutmadan film boyunca hiç konuşmadan sadece mimiklerle oynayan melike demirağ.
türk sinemasının onur abidesidir sürü. iktidar yağdanlığı olmak için değil, toplum için bazı şeylerin üstünden geçmiştir.