sürgün ülkeden başkentler başkentine

entry19 galeri0 video1
    1.
  1. sezai karakoç un, kanımca yazdığı en iyi üç şiirinden birincisidir... *

    Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine



    II

    Gelin gülle başlayalım atalara uyarak
    Baharı koklayarak girelim kelimeler ülkesine
    Bir anda yükselen bir bülbül sesi
    -Erken erken karlar ortasında
    Güneş dönmüş ışık saçan bir yumurta-
    Bana geri getirir eski günleri
    ...Paslanmış demir bir kapı açılır
    Küf tutmuş kilitler gıcırdarken
    Ta karanlıklar içinde birden
    Bir türkü gibi yükselirsin sen
    Fısıldarım sana yıllarca içimde biriken
    Söyleyemediğim ateşten kelimeleri
    Şuuraltım patlamış bir bomba gibi
    Saçar ortalığa zamanın
    Ağaran saçın toz toprağını
    Bana ne Paris'ten
    Newyork'tan Londra'dan
    Moskova'dan Pekin'den
    Senin yanında
    Bütün türedi uygarlıklar umurumda mı
    Sen bir uygarlık oldun bir ömür boyu
    Geceme gündüzüme
    Gözlerin
    Lale Devrinden bir pencere
    Ellerin
    Baki'den Nefi'den Şeyh Galib'den
    Kucağıma dökülen
    Altın leylak

    III

    Ölüler gelmiş çitlembikler sarmaşıklarla
    Tırmanmışlar surlarıma burçlarıma
    Kimi ırmaklardan yansıma
    Kimi kayalardan kırpılma
    Kimi öteki dünyadan bir çarpılma
    içi ölümle dolu
    Dönen bir huni
    Doğarken güneş
    Kesilmiş ölü yüzlerden
    Bir mozayik minyatürlerden
    Dokunur tenimize
    Soğuk bir azrail ürpertisiyle ay
    Ve birden senin sesin gelir dört yandan
    Menekşe kokulu sütunlardan
    Komşu dağlardaki nergislerden leylaklardan
    Gözlerine ait belgeler sunulur
    Ey aşkın kutlu kitabı
    Uçarı hayallere yataklık eden
    Peri bacalarının yasağı
    Gönlümün celladı acı mezmur
    Bana bıraktığın yazıt bu mudur
    Ölüm geldi bana düğün armağanın gibi
    Senden bir gök
    Senden yıldızlar ördüler
    Ateş böcekleri
    O gece dört yanıma
    Ey bitmeyen kalbimin samanyolu destanı
    Sen bir anne gibi tuttun ufukları
    Ve çocuklar gülle anne arasında
    Seninle güller arasında
    Tuhaf bir ışık bulup eridiler
    Çocuklar dağ hücrelerinde erdiler
    Aramızdaki sırra
    Bir de ay ışığında büyüyen fısıltılar
    Gençlik monologları
    Seni alıp kaybolmuş zamanın çağıltısından
    Bana getiren
    Yasamız vardı
    Öfkeyle yazardın sen bir yüzüne
    Ölür ölür okurdum öbür yüzünde ben

    IV

    Senin kalbinden sürgün oldum ilkin
    Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği
    Bütün törenlerin şölenlerin ayinlerin yortuların dışında
    Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
    Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
    Uzatma dünya sürgünümü benim
    Güneşi bahardan koparıp
    Aşkın bu en onulmazından koparıp
    Bir tuz bulutu gibi
    Savuran yüreğime
    Ah uzatma dünya sürgünümü benim
    Nice yorulduğum ayakkabılarımdan değil
    Ayaklarımdan belli
    Lambalar eğri
    Aynalar akrep meleği
    Zaman çarpılmış atın son hayali
    Ev miras değil mirasın hayaleti
    Ey gönlümün doğurduğu
    Büyüttüğü emzirdiği
    Kuş tüyünden
    Ve kuş sütünden
    Geceler ve gündüzlerde
    insanlığa anıt gibi yükselttiği
    Sevgili
    En sevgili
    Ey sevgili
    Uzatma dünya sürgünümü benim

    Bütün şiirlerde söylediğim sensin
    Suna dedimse sen Leyla dedimse sensin
    Seni saklamak için görüntülerinden faydalandım Salome'nin Belkıs'ın
    Boşunaydı saklamaya çalışmam öylesine aşikarsın bellisin
    Kuşlar uçar senin gönlünü taklit için
    Ellerinden devşirir bahar çiçeklerini
    Deniz gözlerinden alır sonsuzluğun haberini
    Ey gönüllerin en yumuşağı en derini
    Sevgili
    En sevgili
    Ey sevgili
    Uzatma dünya sürgünümü benim

    Yıllar geçti saban olumsuz iz bıraktı toprakta
    Yıldızlara uzanıp hep seni sordum gece yarılarında
    Çatı katlarında bodrum katlarında
    Gölgendi gecemi aydınlatan eşsiz lamba
    Hep Kanlıca'da Emirgan'da
    Kandilli'nin kurşuni şafaklarında
    Seninle söyleşip durdum bir ömrün baharında yazında
    Şimdi onun birdenbire gelen sonbaharında
    Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
    Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
    Ey çağdaş Kudüs (Meryem)
    Ey sırrını gönlünde taşıyan Mısır (Züleyha)
    Ey ipeklere yumuşaklık bağışlayan merhametin kalbi
    Sevgili
    En sevgili
    Ey sevgili
    Uzatma dünya sürgünümü benim

    Dağların yıkılışını gördüm bir Venüs bardağında
    Köle gibi satıldım pazarlar pazarında
    Güneşin sarardığını gördüm Konstantin duvarında
    Senin hayallerinle yandım düşlerin civarında
    Gölgendi yansıyıp duran bengisu pınarında
    Ölüm düşüncesinin beni sardığı şu anda
    Verilmemiş hesapların korkusuyla
    Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
    Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
    Sevgili
    En sevgili
    Ey sevgili
    Uzatma dünya sürgünümü benim

    Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır
    Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır
    Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır
    Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır
    Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır
    O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır
    Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
    Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
    Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
    Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
    Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
    Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır
    Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır
    Sendan ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır
    Sevgili
    En sevgili
    Ey sevgili
    23 ...
  2. 2.
  3. 3.
  4. şiirden anlayanların "bu neden benim şiirim değil" dediği şiirdir.
    5 ...
  5. 4.
  6. şiiri bir dinleti halinde arzulayanlar varsa serdar tuncer beyefendi eşliğinde tadını çıkartabilirler.

    3 ...
  7. 5.
  8. sezai karakoç'un harika şiiri. uzun zamandır aradığım tadı yakaladığım şiirdir. benim için aranan kanın bulunduğu şiirdir. keşke daha önceden haberim olsaydı.
    1 ...
  9. 6.
  10. şiirlerden öte şiirler vardır. bu da onlardandır.
    2 ...
  11. 7.
  12. tayyip erdoğan'ın ak parti genel kongresinde okuduğu muhteşem şiirdir.
    2 ...
  13. 8.
  14. Sezaı karakoç'un ölümsüz eseri. Ak partinin 4. Büyük olağan kongresinde başbakanın açılış konuşmasının başında okuduğu ve 7'den 70'e herkesi duygulandiran şiir.
    1 ...
  15. 9.
  16. Yeryüzünde yazılmış ve yazılacak en güzel şiirdir. Ak partinin hızlı trenli,satafatlı reklam filminde ziyan edilmeye çalışılsa da hala bir şaheser.
    3 ...
  17. 10.
  18. Recep Tayyip Erdoğan'ın yeniden tamamını seslendirmesi beklenen şiir. Particiliği falan bırakalım, adamın sesi böyle esip gürleyerek okununca tat verecek şiirlere çok uygun, çok oturuyor.
    4 ...
  19. 11.
  20. 'Senin kalbinden sürgün oldum ilkin
    Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği' cümlesinin geçtiği harika şiir. Sezai karakoç un başyapıtıdır bence.
    3 ...
  21. 12.
  22. mona roza kadar etkileyici ilahi bir şiirdir.

    bazı kaynaklara göre peygamber efenmizin hz. muhammed'e yazmıştır.
    2 ...
  23. 13.
  24. sadece benim olmasını istediğim şiir, sadece bana ait, sadece benim bildiğim, modern kültüre tapan ve aşk oyunları oynayan gençlerin mesaj haznelerine meze olmasın dileğim.
    3 ...
  25. 14.
  26. çocukluğumda cüneyt arkın'ın başrolde olduğu ama kadın oyuncuyu hatırlayamadığım bir melodram izlemiştim. cüneyt, esas kız ve iki sadık arkadaş, şartlar ne olursa olsun her sene bir tepede buluşurlar ve zannedersem ''senede bir gün'' adlı kendilerine vird edindikleri bir şarkıyı söylerlerdi. bu şarkı, onların sadakatli ve temiz dostluklarının alamet-i farikası idi. an gelir cüneyt'in bir sebepten ötürü, güç ve paradan başı döner, kızı aldatır, arkadaşlarını terk eder. artık iki kafadar ve hala ona aşık kız cüneyt'siz kalpleri kırık,gözyaşları içinde aynı tepede buluşmaktadır. birgün alkolden ama aslında hakiki dostluğu kaybetmekten ötürü sarhoşa dönmüş cüneyt arkın, içkili bir mekanda dostuyla karşılaşır. cüneyt, muhtemelen süleyman turan'ın oynadığı karaktere haydi şarkımızı kemanınla çal deyince süleyman abi repliğini patlatır: bırak bari o şarkı temiz kalsın.

    şiirde, bir görüşe göre efendimize sav, diğer nazariyeye göre ise istanbul'a veya medine'ye hitap eden karakoç, hayatı boyunca şerefiyle yaşamış, hiçbir mal, mansıb, makam ve övgüye tenezzül etmemiştir. şimdi ise rezil bir propagandaya,gözünü toprağın dahi doyurmayacağı bir şahsın şeytani sömürüsüne meze edilen o şiirini terennüm ederken acaba bir sabah namazı sonrası fecri sadık'a bakarken, içinden ben inzivadayım ama fikirlerim iktidarda diyor mudur ? o şeytani desisenin sahibi şiiri tam da uygun bir yerde kestirmiş. senin gibi birine ''uzatma dünya sürgünümü'' demek yakışır mı ?
    2 ...
  27. 15.
  28. IV
    Senin kalbinden sürgün oldum ilkin
    Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği
    Bütün törenlerin şölenlerin ayinlerin dışında
    Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
    Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
    Uzatma dünya sürgünümü benim
    Güneşi bahardan koparıp
    Aşkın bu en onulmazından koparıp
    Bir tuz bulutu gibi
    Savuran yüreğime
    Ah uzatma dünya sürgünümü benim
    Nice yorulduğum ayakkabılarımdan değil
    Ayaklarımdan belli
    Lambalar eğri
    Aynalar akrep meleği
    Zaman çarpılmış atın son hayali
    Ev miras değil mirasın hayaleti
    Ey gönlümün doğurduğu
    Büyüttüğü emzirdiği
    Kuş tüyünden
    Ve kuş sütünden
    Geceler ve gündüzlerde
    insanlığa anıt gibi yükselttiği
    Sevgili
    En sevgili
    Ey sevgili
    Uzatma dünya sürgünümü benim

    Bütün şiirlerde söylediğim sensin
    Suna dedimse sen Leyla dedimse sensin
    Seni saklamak için görüntülerinden faydalandım Salome'nin Belkis'in
    Boşunaydı saklamaya çalışmam öylesine aşikârsın sen bellisin.
    Kuşlar uçar senin gönlünü taklit için
    Ellerinden devşirir bahar çiçeklerini
    Deniz gözlerinden alır sonsuzluğun haberini
    Ey gönüllerin en yumuşağı en derini
    Sevgili
    En sevgili
    Ey sevgili
    Uzatma dünya sürgünümü benim

    Yıllar geçti sapan ölümsüz iz bıraktı toprakta
    Yıldızlara uzanıp hep seni sordum gece yarılarında
    Çatı katlarında bodrum katlarında
    Gölgelendi gecemi aydınlatan eşsiz lamba
    Hep Kanlıca'da Emirgân'da
    Kandilli'nin kurşunî şafaklarında
    Seninle söyleşip durdum bir ömrün baharında yazında
    Şimdi onun birdenbire gelen sonbaharında
    Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
    Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
    Ey çağdaş Kudüs (Meryem)
    Ey sırrını gönlünde taşıyan Mısır (Züleyha)
    Ey ipeklere yumuşaklık bağışlayan merhametin kalbi
    Sevgili
    En sevgili
    Ey sevgili
    Uzatma dünya sürgünümü benim

    Dağların yıkılışını gördüm bir Venüs bardağında
    Köle gibi satıldım pazarlar pazarında
    Güneşin sarardığını gördüm Konstantin duvarında
    Senin hayallerinle yandım düşlerin civarında
    Gölgendi yansıyıp duran bengisu pınarında
    Ölüm düşüncesinin beni sardığı şu anda
    Verilmemiş hesapların korkusuyla
    Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
    Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
    Sevgili
    En sevgili
    Ey sevgili
    Uzatma dünya sürgünümü benim

    Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır
    Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır
    Aşk celladından ne çıkar madem ki yâr vardır
    Yoktan da vardan da öte bir Var vardır
    Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır
    O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır
    Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
    Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
    Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
    Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
    Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
    Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır
    Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır
    Senden umut kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır

    Sevgili
    En sevgili
    Ey sevgili

    Sezai KARAKOÇ
    0 ...
  29. 16.
  30. "ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır"

    muhteşem.
    2 ...
  31. 17.
  32. Sezai karakoç'un en iyi şiiridir.

    Senden umut kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır. Evet.
    3 ...
  33. 18.
  34. Ey gönlümün doğurduğu, büyüttüğü, emzirdiği.
    Kuş tüyünden ve kuş sütünden,
    Geceler ve gündüzlerde insanlığa anıt gibi yükselttiği

    Sevgili!

    Muazzam şiir. Kelimelerle nasıl bir şaheser oluşturulur, işte kanıtı.
    4 ...
  35. 19.
  36. en güzel naat ( peygambere övgü) örneklerindendir.

    senin kalbinden sürgün oldum ilkin
    bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği
    bütün törenlerin şölenlerin ayinlerin yortuların dışında
    sana geldim
    ayaklarına kapanmaya geldim
    af dilemeye geldim
    affa layık olmasam da
    uzatma dünya sürgünümü benim

    güneşi bahardan koparıp
    aşkın bu en onulmazından koparıp
    bir tuz bulutu gibi
    savuran yüreğime ah
    uzatma dünya sürgünümü benim
    nice yorulduğum ayakkabılarımdan değil
    ayaklarımdan belli
    lambalar eğri
    aynalar akrep meleği
    zaman çarpılmış atın son hayali
    ev miras değil mirasın hayaleti ey gönlümün doğurduğu
    büyüttüğü emzirdiği
    kuş tüyünden
    ve kuş sütünden
    geceler ve gündüzlerde
    insanlığa anıt gibi yükselttiği
    sevgili
    en sevgili
    ey sevgili
    uzatma dünya sürgünümü benim

    bütün şiirlerde söylediğim sensin
    suna dedimse sen
    leyla dedimse sensin
    seni saklamak için görüntülerinden faydalandım
    salome'nin belkis'in
    boşunaydı saklamaya çalışmam öylesine aşikarsın bellisin
    kuşlar uçar senin gönlünü taklit için
    ellerinden devşirir bahar çiçeklerini
    deniz gözlerinden alır sonsuzluğun haberini
    ey gönüllerin en yumusağı en derini
    sevgili
    en sevgili
    ey sevgili
    uzatma dünya sürgünümü benim

    yıllar geçti sapan olumsuz iz bıraktı toprakta
    yıldızlara uzanıp hep seni sordum gece yarılarında
    çatı katlarında bodrum katlarında
    gölgendi gecemi aydınlatan eşsiz lamba
    hep kanlıca'da emirgan'da
    kandilli'nin kurşuni şafaklarında
    seninle söyleşip durdum bir ömrün baharında yazında
    şimdi onun birdenbire gelen sonbaharında
    sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
    af dilemeye geldim affa layık olmasam da

    ey çağdaş kudüs (meryem)
    ey sırrını gönlünde taşıyan mısır (züleyha)
    ey ipeklere yumuşaklık bağışlayan merhametin kalbi
    sevgili
    en sevgili
    ey sevgili
    uzatma dünya sürgünümü benim

    dağların yıkılışını gördüm bir venüs bardağında
    köle gibi satıldım pazarlar pazarında
    günesin sarardığını gördüm konstantin duvarında
    senin hayallerinle yandım düşlerin civarında
    gölgendi yansıyıp duran bengisu pınarında
    ölüm düşüncesinin beni sardığı şu anda
    verilmemiş hesapların korkusuyla
    sana geldim
    ayaklarına kapanmaya geldim
    af dilemeye geldim
    affa layık olmasam da
    sevgili
    en sevgili
    ey sevgili
    uzatma dünya sürgünümü benim

    ülkendeki kuşlardan ne haber vardır
    mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır
    aşk celladından ne çıkar madem ki yâr vardır
    yoktan da vardan da ötede bir var vardır
    hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır
    o şarkıya özenip söylenecek mısralar vardir
    sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
    ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
    gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
    yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
    yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
    sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır
    göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır
    senden ümit kesmem kalbinde merhamet adli bir çınar vardır
    sevgili
    en sevgili
    ey sevgili

    Sezai Karakoç
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük