15 ay 4 günlük. 8 gün önce benim kucağıma koşarken düştü. yeni çıkmış dişi dudağını kesti. doktora gittik. doktor bir bok bilmiyordu bence. lan canım gitmiş. "olur öyle olur olur" diyor. kapıştık biraz. "ya bi siktir" gibi bir şey söyledi en son.
lan bütün gece rüyamda gördüm, onu geç sabah 4 te uyandım, başında bekledim. dudağı ne kadar şişecek diye.
Garipoğlu holding önünde, Süreyya Karabulut, bahsi geçen 3 milyon euroyu, Cem Gariboğlu'nun adalete teslim edilmesi şartı ile kabul ettiğini ve paranın kendi hesabına yattıktan sonra, MS vakfına aktarılacağını belirtti. Üstelik bu durumdan Garanti Bankasının ve MS vakfının haberi olduğunu söyledi.
garanti bankası ya da Ms vakfının söylenenleri teyit edip etmeyeceğini henüz bilmiyoruz.
bu bilginin ışığında, iki haber okuyup, yok kızını sattı, yok tarife belirledi, diye yazanlara soruyorum.
bir insanı damgalamak bu kadar kolay mı? *
entry sıçmadan önce olayların gelişimini beklemek gerekmez mi?*
adam doğruyu söylüyor olabilir diye hiç mi düşünmüyor musunuz?*
hele bir de "abartı davranışlarının sebebini bozuk psikoloji kavramı ardında gizliyor bu adam" yazan mı ararsın, "şov yapıyor" yazan mı ararsın...
sadece yuh diyor ve hatırlatıyorum bazıları unutmuş olayı
adamın kızını öldürdüler.
kafasını kestiler.
çöplere attılar.
katil kaçtı.
evin her yerinden kan çıktı,hatta garipoğlunun anne babasının üzerinden kan çıktı, tutuklanmadılar *
başbakan "Kendi başına bırakılan ya davulcuya ya zurnacıya" dedi.
bu adam ne yapsın, nasıl dengeli olsun, nasıl mantıklı olsun, nasıl normal olsun?
delirmiş işte, kim olsa delirir.
ayıp ya, ayıp.
kızı parçalanıp çöpe atılmıştır.
koca devlet bacak kadar çocuğu 3 aydan fazla süredir bulamamıştır.
buna rağmen yetkililer tarafından çok konuşuyor diye azarlanmaktadır. bence siz susun da bu adam konuşsun.
akıl sağlığını kaybetmişse Allah'tan kendisine şifa dilerim.
onun hakkında yorum yapanlar şunu bilmeli ki; akıl sağlığı elden gittikten sonra kişinin dediklerinde tutarlılık, mantıklılık kolay kolay aranmamalı. sakinleştirici aldığı yönündeki sözlerle alakalı net bilgim yok yalnız şunu diyebilirim. türk insanı ne bilsin antidepresan mı alıyor, psikoz ilacı mı alıyor, sakinleştirici mi alıyor, lityum mu alıyor. işte birisi birşey derse dilden dile o ilaç sakinleştirici de olur başka bir ilaç adını da diyebilirler.
hani cümlenizin kafasını taktığı 3 milyon euro olayı varya, ondan birkaç gün öncesine gidin. ha şimdi o gün ile münevverin öldürüldüğü gün arasını düşünün şimdi. ve sürayya karabulut olduğunuzu düşünün. empati kurun sonra eleştirin.
bir insan evladının başına gelebilecek en kötü şeyi yaşamış adamdır. gencecik kızının öldüğüne mi yansın, öldürülüş şekline mi, suçun hala cezasız kaldığına mı? fakat her nedense daha ilk günden beri bu adam hakkında nesnel gerekçelerle açıklayamayacağım ama bir şekilde beni rahatsız eden bir şeyler vardı. yanmış, kavrulmuş bir babadan ziyade, adaletin peşinde koşan bir mağdurdan çok sanki şovu ön plana çıkarmış, hakkın tecelli etmesinin yanı sıra farklı maksatların peşinde koşarmış gibi bir duyguydu bu.
tam da bu yüzden yazmaya çekindim bunca zaman, ya yanılıyorsam endişesiyle. zira böylesi bir durumda süreyya karabulut' a kendimce iliştireceğim haksız yafta dünyanın en zalim haksızlığından farklı olmayacaktı. şimdi pandora' nın kutusu açıldı, tüm kötülükler ve cerahat yayılıyor etrafa. görüyoruz ki belli belirsiz hissettiğim, aynı düşünceleri paylaşan bazı tanıdıklarımın paylaştığı düşünceler gerçekten de doğruymuş.
dünyanın en büyük acısını ticari fırsata dönüştürmeyi amaçlayan, bu yolda meblağ pazarlığı yapan insan nazarımda o cinayeti işleyen failden daha muteber bir şahıs değildir. süreyya karabulut böyle bir insandır.
4 mart 2009 tarihinde, sevgilisi cem gariboğlu tarafından trajik bir şekilde öldürülen münevver karabulut'un babası.
öyle bir baba ki kızına doyamamış, çaresizlik içinde yanıp tutuşan, çektiği acıdan, hiçbirşey yapamamaktan dolayı kendini bile öldürmeyi düşünen, acılı, içi kor alev baba. allah ona ve tüm ailesine sabır versin.