(bkz: aynısı kaynımda var)
ceviz, dut kurusu, kuru üzüm ve de kemikli et tüketilmediğinde de orataya çıkarmış.
yani b12 vitamini eksikliği derler ama vitamin almadan doktora danışınız ama beslenmenizde saydığımız gıdaları ölçüsünde tüketiniz.
tabi onlarıda doktora danışınız.
Uzunca bir dönem beyne gereğinden fazla yüklenince (çok yoğun çalışmak, hep var olan stresin katlanarak artması sonucu dayanılmaz olması), insan beyninin köprüden önceki son çıkış önerisi.
Sürekli geç kaldım işe, ofiste-okulda dayanamayıp kafayı masaya koyup uyuduğum oldu, hepsinden öte gözlerim açık uyudum birkaç kez. Arkadaşımla kahve içerken mesela, sohbete devam ediyorum kahvemi içiyorum ama ben o fincanın sadece masaya geldiğini hatırlıyorum, elimdeki fincansa boş, içmişim. Ne konuştuk hatırlamıyorum. Silinmiş o birkaç dakika, ya da uyumuşum diyorum. Arkadaşa bunu ben mi içtim gibi bir soru bile sormuştum.
Bu gibi saçma durumlar sanıyorum ki beynin kendi sağlığını otonom şekilde korumasının sonucu. Yaşarken çok zor olsa da, kalıcı çözümü yine kendisi veriyor, uzun vadede kazandırıyor.
Ben şahsen, o dönem imkanım olmadığı için -mecburen- üstüne gittim bu durumun. Dinlendiremedim ne beynimi ne vücudumu. Sürekli çalıştım ve problemleri düşündüm. Her şey daha kötüye gitti. Kronik yorgunluktan majör depresifliğe, oradan uyum bozukluğu, anksiyete bozukluğuna kadar ilerledim. Yine de yapabileceğim bir şey olmadığından yoğunluk ve stresin içinde yüzerek yaşadım (yaşamaya çalışmışım aslında). Ve panik atak nöbetleri başgösterdi. Bir an geldi, düşünmeden hareket ettim. Bir hafta içinde her şeyi toplayıp okulumdan, işimden, sevgilimden, arkadaş çevremden, ailemden kaçıp bambaşka bir yerde yaşamaya başladım, o dönemden kimseyle iletişim kurmadan. Uyudum, rüya gördüm, uyandım, rüyalarımda bilinçaltımı kusuyordum. Son çıkış buydu belki benim için, bilemiyorum.
Reddettiğim ilaçları kullanıp iyi olduğumu hissedince bıraktım. Ve o önyargıyla yaklaştığım küçük tabletler o dönemki arkadaşlıklarıyla beni yeniden güçlü kıldı, tamamen eskisi gibi olamasam da irademle davranabiliyorum. Neyi ne kadar önemsemem gerektiğini algılayabiliyor ve uygulayabiliyorum.
Çok uzattım, demem o ki, bu tür küçük belirtiler çok daha büyük sorunların habercisi olabiliyor. Dikkate alın. Psikologa psikiyatre gitmeyi gurur meselesi yapmayın (toplumumuzda var böyle bişey maalesef). Kalbinizin ağrıması gibi düşünün. Belirtiyi görmezden gelip kalp krizini beklemeyin hastaneye gitmek için. Önceliğiniz çok iyi yaşamaktan önce, yaşayabilmek olsun.
az uyumaktan meydana gelebileceği gibi çok uyumaktan da olabilir. internette araştırmalar var bu konuda. 7-9 saat uyuyanların uykusu gelmezmiş mesela gün boyunca. ya da 4 saat net uyumanın yorgunluğa yol açmayacağı gibi.
bir kere uykusuz bir gece geçirdikten sonra kısır döngüye girip, bir daha asla yakamı bırakmayan zurna.
belirtiler: gözde kaşınma, ağır halsizlik ve isteksizlik, gözleri sulandıracak kadar esneme.
Bu isteğe karşi koyamayip sürekli uyumaktayim. Depresyonda falana degilim ama gunde rahat 12 saat uyuyorum. Ne kadar uyursam uyuyayim yetmiyor. ölcek miyim sözlük?