çok sık yaptığım hatta takıntı olan eylem. televizyon izlerken beş dakikada bir kalkıp dolaba bakıyorum. bu böyle olmayacak en iyisi televizyonu dolabin icine koymak. ikisine bir bakmış olurum.
garibanlığın alametidir, fakir kişi buzdolabında tıka basa mayva sebze olduğunu hayal eder ortalıkta kimseler yoksa günde en az 5 kez boş dolabın kapısını açar bakar sanki kendiliğinden dolacakmışcasına, kalbi buruktur belki işsizdir belki rahatsızdır lakin onu dışardan gören anlayamaz ne durumda olduğunu. kişi bir hayır yapacak ve zekat verecekse isteyen dilenene değil zengin gibi vakur duran isteyemeyen açlıktan ölsede tokum diyen bu kişileri buzdolap kapılarını açarak öğrenebilir. bu insanlar her tarafta var onları gözardı etmemeli insan.
ne almaya geldiğimizi unuttuğumuzda yaptığımız iş.canımızın tam olarak ne istediğini bilmediğimizde de o buzdolabına bakış uzar da uzar.sonra galeta bulunur ve yenir.
düşünmeden yapılır, birkaç dakika boşboş bakılır, sonra geri kapatılır. kafandaki karmaşayı çözmek, hayatındaki sıkıntılara çözüm bulmaya çalışmak, eski sevgili, dersler.. kısacası yiyecekle ilgisi olmayan her şeyi düşünmeni sağlayan eylem.
açlıkla alakası olmadan sadece can sıkıntısından dolayı da ortaya çıkabilen huzur verici bir harekettir. ha ben hem açım hem canım sıkılıyor diyorsanız gene yapabilirsiniz, karnınız doymaz ama iyi oluyor yani.
(bkz: ne istediğini bilmemek)
(bkz: buzdolabından bir mucize beklemek)
derin alışkanlıktır. açık kapıdan içeri inceden bir bakış atılır, acıkmak gerekmez sadece herşeyin yerli yerinde olduğunu bilmek hissi bile bir hoş gelir insana.