Kolaycılıktır...
Ucuz ve basit dimağların sığındığı limandır, Önce kendine sonra herkese Riyadır.
Aynaya baksaydın simanın geçkinceliğini zamanın acımasızlığını inkar etmeye çalışmanın dışında belki "yalan söylemeseydim böyle olmazdı." Diyebilirdin.
Tc kimlik no değil ama insanlar en azından medeni hallerinden utanmamalılar. Ya da bu yük ile altına giremeyeceği maceralara heves etmemeliler bile demem, demedim, demiyorum, bana ne...
Bana neden bulaşıyorsun arkadaşım, git ne halin varsa gör seni bilen mi var tanıyan mı var/dı, sen liseliye bağlayana dek... Sene olmuş 2016 yaş ermiş kemale hala neden ben değil de o. Öf ya. Baydın. Demedim mi bir o bir ben kalsam ruyi zeminde mümkün değil. Hala ne.
Sana uzatılan dost ellerine sıçmak yerine biraz insanlıktan nasibin olaydı anlardın. Ortada bir yarış olmadığını. O kulvara asla girmediğimi, al tepe tepe kullan, tüm bu haller içinde bile seni destekleyeceğimi. istersen üç tane daha al seni kınamayacağımı.
Bilenmiş gelmiş kör bıçak, mağdura yatan vicdanına sıçim ben senin, habersiz, en masumu bulsa boğacak kıvama gelmiş kıskançlığına sıçim, he he hep kaçarken oldu, bizim kızı ne doktorlar ne mühendisler istedi de o vermedi. Hı hı piki.
Dön bak aynaya. Bana hava hoş, dön bak Kendine şu yaptığına.
şu başlık altında bile yapmaktır bazen.
ben en masumum, ben en bi'taneyim, en güzel, en genç benim... işim olmaz, al tepe tepe kullan derken bile egomuzu şişirmek değil midir yaptığımız?
sözde değer verdiğimiz (imkân olsa verecektik de durumumuz olmadı), insanları bile eleştirirken nefret kusmamız, bel altı vurma gayretlerimiz, karsimizdakinin daha kim olduğundan bile emin değilken, bu hırs, bu düşmanlık neden?
"umrumda değil"
bu lafı söylemek için paragraflarca yazı yazmamız bile, o'nu ne denli umursadığımızı göstermiyor mu?
insanlar hakikaten kaypaklaşır baZEN. sana dedikodu taşıyanlar, sanıyor musun ki sadık sana? aynı duruma seni düşürmediklerinden ne kadar eminsin? olamazsın. olma da zaten.
umursamadığın birini, sadece umursama. bu kadar net. kimsenin kimseyle uğraştığı yok esasen de, arada dönen "gıybet" sizi bu hallere düşürdü.
saygıdan, seviyeden bahsederken, kendimizi de bi ölçelim. biz acaba hangi seviyedeyiz? belki de dipteyiz, sondayız, depresyondayız da, haberimiz yoktur.
her zaman karşıdaki suçlu olmayabilir. ki öyleyse bile, hâlâ hayatımızın bir köşesindeyse o yanlış, oraya kondurduğumuz için bizim hiç mi suçumuz yok?
içimizdeki ihtiraslara rağmen, yaşlanıyoruz. hepimiz. seni suclayacaım en son konu olur benden daha fazla yaş almış olman.
ben kimseyi suçlamam. bilirim ki bu bana kazandırmaz. kendime duyduğum saygı, hep yeniden başlamama vesile olmuştur.