yaz aylarının olmazsa olmazıdır. havaların ısınmasıyla peydahlanan bu amcalar eylül sonları yavaş yavaş içeri kayar ve yeni görevi sokağının başında ki kahvede oturmaktır artık. ta ki karpuz kabuğu denize düşene kadar kahve artık bu amcadan sorulur.
pencerenin perdenin sürekli açık olduğu şu yaz günlerinin kabusudur. kendisi balkona kamp kurmuştur. 37 ekran televizyon balkona çıkarılmış, yere küçük çaplı bir yatak yapılmış yiyecek içecek depolanmıştır. televizyonun sesi bütün mahalleyi inletirken, beyaz atletli adamımız içeride oturmakta olan karısına da böğürmek suretiyle falan seslenir. kendisi, görüntü kirliliği yarattığı kadar gürültü kirliliği de yaratmaktadır. kocam olsa boşarım o derece illet.
hayatta mutlu olmanın ince ayrıntısını yakalamış nacizane insanlardır. çoğu kişiden mutlu ve huzurludur. atleti, balkonu, çayı* ile bütünleşmiştir. candır.
vardır böyle adamlar. bizim mahallede de vardı. bütün gün balkonda oraya buraya bakar, bir şey oldu mu kafasını saniyesinde balkondan çıkarırdı. ona bir lakap takmıştık: (bkz: teleskop)