ağzını yüzünü tokatlamak istediğim bebelerdir. çocukken de hiç sevmezdim. biz susayınca ayakkabıyı çıkartmadan eve timsah yürüyüşü yaparak girer suyumuzu içer çıkardık. en azından annemizi yormazdık. bu tür arkadaşlar kapının önüne gelir "annneeeeeaaağ su getir" diye bağırır tüm apartmanı rahatsız ederdi.
tam böğürürken buzlu su dolu sürahi kafasının üstünde ters döndürülesi çocuk. ne hikmetse istediğini alsa da susmaz çünkü. hep anasına söyleyecek bir şeyleri vardır.
ağzı burnu kırılası velettir. sabahın köründe sokağa çıkıp ta ebesinin katındaki annesine "anneeeaaaaa suuuuuuuaaaaa" diye bağırır.
yastığın altına kafayı alıp bastırarak uyumaya sebeptir. havasızlıktan ölürsem 9. katta oturan zibidi yüzünden sözlük buraya yazıyorum. onu alın ıslah evine mi koyuyorsunuz napıyorsanız yapın.
diyafonlu bina kalmamış olmasına rağmen nesli tükenmeyen velet. birde bunun faruuuuuuk faruuuuuuk diye bağıran versiyonu vardır. efendim sabrınız ölçek bu çocuklar sevdiğim bir isim faruk... çocuk bağıran çocuktan bıkmış artık uzak duruyo çocuktan...
belki de bir arkadaşına araba çarpmıştır, belki biri küçük kıza cinsi münasebette bulunmaya kalkmıştır ya da kötü bir olay tanığı olmıştur. illa laf olsun diye ciğerlerini patlatacak kadar bağırmaz herhalde.
ısrarla " efeeee" diye bağıran annenin evladıdır. annesine ulaşamadığında tek tek zillere basar ve "şeeey ben annemi ayıyoydum da siz de i acaba?" der. ısırılasıdır.
yanıt alınamadığında, yerini "babaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa" ya da evde olması muhtemel diğer bireye bırakır. **
bir de duruma alışmış anneler, mahalledeki çocuklardan biri anne diye seslendiğinde, bağıranın kendi çocuğu olma ihtimalini göz ardı edemez ve her bir feryatta cama, kapıya, pencereye koşarlar.
hep de önemli bir iş yaparken , tam odaklanacakken, bu sinirleri tavan yaptıran veletler o zamanlamayı ayarlayıp anneeee bağırışını koparırlar. içinizden gelen pataklama isteğini sindirmekten , ağzınıza gelen hakaretleri de yutmaktan başka çare yoktur desek de gidip dövmenizde de bir sakınca yoktur . *