burnunuzu karıştırdıktan sonra çıkarttığınız bir parça sümüğü iki parmağınız arasında kıvama getirirsiniz ve ardından oyun hamuru gibi oynarsınız. bu olayın ardından sözlükte bir başlığa takılmışken sümüğün yok olduğunu farkedersiniz ve ardından üstbaş aramaya başlarsınız. bulursanız kaldığınız yerden devam edersiniz oynamaya ama eğer bulamazsanız can sıkar ve bulmak için daha çok çaba harcarsınız.
iğrencim ama burun benim burnum, parmak benim parmağım, sümük benim sümüğüm, klavye ev arkadaşımın klavyesi.
bu ve benzeri hikayelere konu olabilecek derecede esrarengiz bir kayboluştur.
lisedeyken burnumda beni rahatsız eden kocaman bir sümüğü çıkartmaya giderken, edebiyat hocam benden bir sütlü kahve alıp öğretmenler odasına getirmemi istedi. bende aldım kahveyi, huyum kurusun üzerinden içmek için bardağa eğildim o arada bir gülme krizine girip içemedim. sonra hocaya sütlü kahveyi verip hemen tuvalete gittim. ancak burnumdaki sümük yoktu...
-hocam afiyet olsun beğendiniz mi kahveyi?
yıllar sonra ki düzeltme: objektifleştirildi.
düzeltme 2: imla ( soru eki -mi ayrı yazılır evet.)
sümük bir güzel elde hamur gibi oynanarak kıvama getirilir. daha sonra yapıstıgında geri yere düsmeyecek kıvama gelince sandalyeye itinayla ve kimseye caktırmadan yapıstırılır.. daha sonra o sümük orda günlerce bekler.. bekler.. ve bir gün kuruyup düser.. böylece sümükte kaybolmus olur..