11. nesil olarak katıldığım tespit. ama yaşları gereği böyle davranmaları çok normal. çocuk onlar daha abisi-ablası. bu kadar varmayın üzerilerine. sorun bence, onların çaylaklık süreleri. rakip sözlükte yazar olmanız aylar yıllar alırken canımız ailemiz sözlüğümüzde bu süre, çok kısa. maalesef. bundan mütevellit her önüne gelen yazar oluyor. ve akabinde saçma sapan başlıklar görmemiz çok olağan.
burdan zall reyize seslenmek istiyorum. huu huuu komşu komşu, şu çaylaklıktan yazarlığa geçiş evresinde acaba biraz daha ince eleyip sık dokurmusunuz ? teşekkür ederim.
insanlar garip bir şekilde bilgisayar ekranına bakarak konuşurken inanılmaz derecede duygusuz olabiliyorlar. aslında tam duygusuzlukta değil, karşı tarafta bunları okuyan; kanlı, canlı, nefes alan onlar gibi bir varlık olduğu gerçeğini unutuyorlar, dikkat etmiyorlar. karşısında olsa "aptal" bile diyemeyeceği insanların anasına, babasına, kardeşine acımasızca sövüyorlar.
size bir olayımı anlatayım. dota 2 isimli bir oyun oynuyorum. bilgisayar oyunlarıyla alakası olmayan kişiler için söylüyorum, oyun inanılmaz rekabetçi bir takım oyunu, futbol gibi düşünebilirsiniz ama futbolun aksine rastgele 4 kişiyle eşleşip oynuyorsunuz. 16 yaşında, psikolojik problemleri olan bir çocukla tanışmıştım. ben, o çocuk ve o çocuğun gerçek hayattan arkadaşı 3lü girip oynuyorduk arada. 3 ay kadar oynamadıktan sonra bizim tayfayı bi' toplayayım dedim. bi baktım ki bizim çocuk 2 aydır çevrimiçi olmamış. realden arkadaşı dediğim çocuk çevrimiçiydi ona sordum nerede diye. sayfasına bakmadın mı diye sordu. sayfasına baktığımda yabancıların hep rip temalı mesajlar yazdığını gördüm. çocuğa ne oldu diye sordum; intihar etmiş. intihar etmeden önceki 1 ay sadece tek başına oynamış ve insanların devamlı "kill yourself" temalı yazdıklarına daha fazla dayanamayıp intihar etmiş. çocuğun gerçek adını bile bilmem, tek paylaştığımız şey ayda 1-2 saat beraber oyun oynamamızdı.
çocuk aptalmış diyebilirsiniz ama o çocuğun gerçek hayatta yaşadıklarının sonucu olarak düştüğü psikolojik bunalımdan tek kaçış yeri olan o oyunda da böyle sözler duymak zaten kafasında olan intihar duygusunu daha da mantıklı hale getirmiş olabilir. zaten ağzına kadar dolu olan bir bardağa düşen son damla misali.
anlattığım olay çok uç bir örnek olabilir ama ne olursa olsun siz siz olun, yazılarınızı yazdığınız ekranın ardında aynı sizin gibi bir insan olduğunun bilincinde olarak yazın. bir insanın suratına söyleyemeyeceğiniz şeyleri; ekranın, klavyenin ardına saklanıp söylemeyin. birisine kötü birşeyler yazmak istiyorsanız, o anki duygularınız gerçekten buysa bile derin bir nefes alın, yazdığınız yazıyı tekrar okuyup kendinize "ben bu muyum? bu kadar basit ve aciz bir varlık mıyım?" sorusunu sorun.