hz. muhammed burnunu sümkürdüğünde yanında bulunan sahabeler hemen o sümüğü alıp üzerlerine sürerlermiş. bunu da bereket olması için yaparlarmış. düşünün ki abdest alan peygamberin yanında, sağında ve solunda adamlar dizilmişer onun sümkürmesini bekliyorlar. ne için? alıp kıyafetlerine sürmek için.. hemde buharide geçiyor ve kur'an'dan sonra en doğru kaynakmış.
1- böyle bir duruma hz. muhammed (s.a.v) müsaade eder mi?
2- necaset kıyafete sürülür mü?
3- sümüğün nesi bereket olacak? (ayetler berekettir.)
4- peygamberi sevenler onun sidiğine, sümüğüne mi talipti?
5- bu bir iftira değil midir?
size melekleri ve peygamberler’i rabler edinmenizi emretmez. siz müslüman olduktan sonra, size kafir olmayı mı emredecek?
(bkz: ali imran suresi 80)
o’nun elçileri arasında hiçbirini ayırt etmeyiz.
(bkz: bakara suresi 285)
(bkz: kehf 110.ayet) de ki: ben, yalnızca sizin gibi bir beşerim. (şu var ki) bana, ilâh´ınızın, sadece bir ilâh olduğu vahyolunuyor. artık her kim rabbine kavuşmayı umuyorsa, iyi iş yapsın ve rabbine ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın.
(bkz: fussilet 6.ayet): de ki: ben de ancak sizin gibi bir insanım. bana ilâhınızın bir tek ilâh olduğu vahy olunuyor. artık o´na yönelin, o´ndan mağfiret dileyin. ortak koşanların vay haline!
peygamberimiz kuran’da iki sıfatla anılır. birincisi “nebi” kelimesidir ve “haber getiren” manasındadır. kuran’da bu kelime, aynen farsça’dan dilimize geçen “peygamber” kelimesi gibi yalnız “allah’tan haber getiren insanlar” için kullanılmıştır. ikincisiyse “resul” kelimesidir ki türkçemiz’deki “elçi” kelimesinin karşılığıdır ve kuran’da peygamberler en çok bu kelimeyle anlatılırlar. bu kelime, aynı türkçe’deki gibi; hem allah’ın elçileri, hem diğer elçilikler için kullanılır. peygamberimiz’i ve diğer peygamberler’i tarif ederken kullanılan bu kelimeler peygamber’in nebi (haber getirici), resul (elçi) olduğunu gösterir. yani peygamber, allah’tan aldığı mesajı insanlara ileten kişidir, peygamber kendinden dine % 1 bile bir şey katamaz. o zaman din, allah ve peygamber ortak yapımı bir müessese olur. peygamberimiz’e gelen vahiy kuran’dır. bunun dışındaki bir hadis, bir mezhep izahı, birisinin içtihadı için “dinin bir hükmü veya bir bölümüdür” demek; allah’ın olan dini allah, peygamber ortaklığına veya allah, mezhep imamı, peygamber ortaklığına çevirmek olur. kısacası peygamber’i doğru yere oturtmak, dini doğru kavramanın bir şartıdır. peygamberimiz aldığı haberi (kuran’ı) insanlara iletmiştir. din, bu haberdir. elçilik (resullük), haber getiricilik (nebilik) bu mesajı (kuran’ı) insanlara ulaştırmaktır. allah’ın elçisi olmak çok büyük bir onurdur. peygamberimiz açısından düşünürsek, bir insanın milyarlarca insana öncülük etmesidir. ne yazık ki bazıları, kuran’dan anlaşılan bu peygamber tarifini yaptığımızda “siz peygamber’i çok basit görüyorsunuz” demektedirler.peygamberler hakkında aşırıya gitmek, sadece bir peygamber’i allah’ın oğlu ilan etmekle olmaz. yalnızca allah’ın olan dini hükümler oluşturma yetkisi; sünnet, hadis gibi süslü ve sözde peygambersever tavırlarla peygamber’e de veriliyorsa, o da dinde bir sapmadır.
o değil de bu lafları chp li birisi söylese eminim dine saldırıyor diye linç edilirdi. ama sakallı bir amca söylüyorsa istediği kadar peygamberi incitecek kelime kullanabilir ya da uydurabilir değil mi. çok iki yüzlü müslümanlar çok.