Merak edenler dinler tarihi ile ilgili kitaplar ve arkeolojik buluşlar ya da eskiden beri bilinen ve hala yaşanan eski dinleri inceleyebilir. Dinler birbirinden araktır hep.
Evrenin kozmolojinin dinamiklerine baktığınızda gördüğünüz düzenin kendiliğinden oluşmasını bizzat bilimsel olarak reddedebilirsiniz yani bu düzeni oluşturan bir akıl var bence. .aksini ispat etmek mantığı oldukça zorlamayı ve manipüle etmeyi gerektiriyor.
Burada asıl soru şu olmalı. Bizi bir yaratan güç var ama bize ne kadar doğru anlatıldı ve anlatılıyor.
Çünkü bizi yaratan düzeni tesis eden aklın bizimle hiç bir şekilde temasa gerek duymadığı düşüncesi daha ağır basıyor bende yani din anlatısı ve vahiy konularında din teorisi tutarlılığı açısından anlaşılmaz ve salt insan aklı ile şekillendirildiği bariz çok fazla unsur var..
"Ne tesadüf ki kutsal kitaplı dinler sadece bu coğrafyadan çıkmıştır."a ithafen:
Çünkü bilinen ilk topluluklar buralarda yaşamıştır. insan olmayan yere din gönderecek hali yoktu herhalde yüce yaratıcının. insanların sağa sola yayılmasıyla dinlerde yayılmıştır. Şu an herhangi bir dinin yayılmadığı alan var mı? Yok. Her toplumun bir dini inancı var. Bu dinlerde ortak özellikler taşır. Bizde diyoruz ki bu dinlerin hepsinin kökeni birdir, aynı vahye dayanır.
Ateistlerin boş iddiası. Sümerler dinsiz değildi. Hele ateist hiç değildi. Eski kadim bilgilerin kopyalanması söz konusu bile olamaz. Bunu iddia etmek ahmaklıktır. ilahi vahiy çerçevesinde kaynak birliği olması normal zira sümerlere de peygamberler gelmiştir.
--spoiler--
- Hak dinlerin ilk zamanı Hz. Âdem devridir. ilk insan olan Hz. Âdem aynı zamanda ilk peygamberdir.
Sümerler milatta önce 4.000-2.000 arasında yaşamış kadim bir medeniyetin insanlarıdır.
“Uyaran bir peygamber gelmiş olmayan hiçbir millet yoktur.” (Fatır, 35/24)
mealindeki ayette ifade edildiği üzere, Hz. Âdem’den Hz. Muhammed (asm)’e kadar gelmiş geçmiş bütün insanlara mutlaka bir peygamber gönderilmiştir. Zaten, islam inancına göre, bir peygamberin mesajını duymayan insanların sorumlulukları da yoktur.
“Biz bir peygamber göndermedikçe kimseye azap etmeyiz.” (isra, 17/15)
mealindeki ayette bu gerçeğin altı çizilmiştir.
- işte bu açıklamalardan anlaşıldığı üzere, yaklaşık 2.000 yıllık bir zaman diliminde tarih sahnesinde yer alan Sümerlere de bir çok peygamber gönderilmiştir. Sümer medeniyetinin güzel ve doğru yanları, bu peygamberlerin öğrettikleri ilahi vahiy ışığında şekillenmiştir.
Bu sebeple, daha sonraki semavi dinlerin bildirdiği bazı hakikatlerin Sümerler döneminde de söz konusu olması, bu dinlerin oradan kopyalandığını değil, bütün dinler gibi Sümerlerin medeniyetinin de aslı semavi dinlerin öğretilerine dayandığını göstermektedir.,
Nitekim, Hz. ibrahim, Sümerlerin son devrelerini yaşadığı m. ö 2.000 yılında yaşamıştır.
Demek ki, uzun bir süre yaşayan Sümer medeniyetinin kaynağı olan dinlerden sonra, Hz. ibrahim ile başlayan yeni bir dönemde artık ibrahimi dinler devri başlamıştır. Bu her iki medeniyetin kaynağı da Allah’ın gönderdiği dinlerdir.
- Şu anda ayakta olan ve binler seneden beri devam eden ibrahimi dinlerin hepsi Orta Doğu coğrafyasında yer aldığı için, insanların bu konudaki bilgilerinin kaynağı, yaşayan bu dinler olduğu için, bildiklerimiz de ister istemez yalnız bu coğrafyadaki dinlerle sınırlı kalmıştır.
Yoksa, yukarıdaki ilgili ayette geçtiği üzere, insanların bulunduğu her bölgeye mutlaka peygamberler gönderilmiştir. islam literatüründe sayısı 124 bin olarak bilinen bu peygamberlerden sadece bir kısmı Orta Doğuda geldikleri bilinmektedir.
Nitekim, imam Rabbani Hindistan bölgesinde birçok peygamberin geldiğini keşif yoluyla gördüğünü bildirmiştir. “Hindistan’da görülen Allah’ın sıfatları ve onları tenzih ve takdis eden bazı bilgilerin ve daha başka önemli bilgilerin gerçek kaynağı o peygamberlerdir.” manasına gelen imam Rabbani’nin açıklamaları vardır. (bk. Arapça, el-Mektûbât, 259. Mektup, 1/313-315)
Demek ki, semavi dinler yalnız Orta doğuya mahsus değildir.
Bununla beraber, Hz. Âdem’in ve Hz. Havva’nın cennetten dünyaya gönderildikleri zaman, ilk buluştukları bölge Orta doğu olması da, insanlığın ilk beşiği olan bu bölgede bir çok peygamberlerin gelmiş olması, işin tabiatının gereğidir.
- Enbiya suresindeki “Big Bng” teorisine işaret eden ayetin verdiği bilginin Sümerlerde de olduğuna dair soruya gelince; şunu söyleyebiliriz:
a) Önce bu bilginin Sümerlerde de olduğuna dair (Sümer kaynaklı) sağlam bir belgenin gösterilmesi gerekir. Bu belge gösterilmediği sürece, bu iddia (başka bazı konularda da görüldüğü gibi) bir kısım dinsizlerin yaptığı palavradan öteye geçemez.
b) Şayet böyle bir belge gösterilirse, bu takdirde yukarıda belirttiğimiz gibi, o devirdeki Allah’ın peygamberlerinden alınmış bir bilgi olduğunda şüphe yoktur. Çünkü, insanların o devirde böyle bir ontolojik meseleye vakıf olması düşünülemez.
c) islam’daki bu bilginin Sümerlerden kopyalandığını iddia etmek kadar akıldan uzak bir iddia olamaz. Çünkü, Kur’an’da açıkça ilan edildiği üzere, Hz. Muhammed (asm) gibi okuma-yazması olmayan bir insanın yetiştiği çok cahil bir çevrede, cehaletin kol gezdiği bir dönemde, bir Sümer yazısını okuyup ondan kopyalar almasını düşünmek için gerçekten akıldan istifa etmek gerekir.
d) “Çoğu uzmana göre insanlık tarihinin en önemli buluşu olan yazının, ilk olarak M.Ö. 3500 yıllarında Sümer rahipleri tarafından kullanıldığı bilinmektedir. Sümer rahipleri yazıyı, tapınak ve depolarda bulunan malları kaydetmek amacı ile kullanmışlardır” ifadesinden de Sümerlerde dinin ve din adamları rahiplerin bulunduğunu göstermektedir.
Demek ki Sümerlere vahiy yoluyla bazı bilgileri öğreten Allah, aynı bilgileri daha sonraki dinlerle de vahiy etmiştir.
Demek ki, bilgili kopyalama yok, kaynak birliği vardır.
günümüzde bile, bilgilerin otantik kalması zor sağlanıyorken, o gün değişmiş olabileceğine şaşırmak anlamsızdır. ayrıca, insanlar eserlerini farklı yerlerden aldıktan sonra, onları değiştirdikleri ve onlara başka şeyler ilave ettikleri tarihte de defalarca yaşanmış şeylerdir. peki şimdi niye bunu garipseyelim ki?
buradan yola çıkarak, kuran'ın değiştirilmediğini, kuran'ı önce ezberleyen sonra yazıya döken vahiy katiplerinin ekleme ya da çıkartma yapmadıklarını, hatta hz. osman zamanında kuran'ın aslına uygun çoğaltıldığını (çoğaltıldıktan sonra eldeki diğer nüshalar imha edilmiştir çünkü) kim garanti edebilir?
Bu ülkenin dinci olanı da ateist olanı da aynı seviyede zeka sahibi.
Arkeoloji ile din konusunu selüloz tiner selüloz boya seviyesinde tartışmak en basit tabir ile aptallık olmalıdır.
Olm çok acıyorum şu sümer meselesiyle 3 dine saldıranlara yav.
Bunu yapan acizlerin kafalarının çorba oluşunu anlayabiliyorum tabii ki.
Hawkingsin varsayımlarıyla yaratıcı olabilir diyerek bitirdiği bir metni de "ehöhö koyduk mu müslümanlar" tadında bize sunan yine bu ateist güruh.
Anti hristiyan tezlerle islama saldıranlar da yine bunlar.
Allah kurtarsın çünkü başkası çekip çıkaramaz bu bataklıktan.
Islama göre insanlık tarihi 7000 yıl diyor biri. Ama tür olarak 250.000 yıldır buradayız diyor. Arkadaş, bu tamamiyle rönesans kilisesine karşı yapılmış bir antitez. Başarılıdır da evet. Ama islama karşı tutmaz. Çünkü kuranda 7000 yıl denmez. 70.000 de denmez.
Şunu belirtmek istiyorum; temel sorun inanıp inanmayışınız, dinlerin yalan ya da doğru olması, bilimin süper üper muazzam olması vs vs değil. Esas sorun şu; yaşadığınız toplumun inanç yapısına yabancılaşmanızdan öte diline yabancılaşmanız. Ingilizce, fransızca ya da latince seviyenizi bilemem. Ama genelde dünyaya yayılmak üzere yazılan bilimsel metinlerde en çok kullanılan bu 3 dile ne kadar hakim olursanız olun onlardan anladığınız kendi ana dilinize olan hakimiyetiniz kadardır ve ne yazık ki ana diliniz hakkında ciddi sıkıntılarınız var. Henüz daha "sebep" kelimesiyle olan sorununuzu çözememiş durumdasınız. "Sonuç"a değinmiyorum bile. Mantıksal düşünmede en basit kavramları dahi oturtamamışken yabancı eserlerden anladıklarınızı(ya da anladığınızı zannettiklerinizi) ana dilinizde kendi insanınıza anlatmaya çalışmanız üzülerek söylüyorum ama çok ciddi acziyet imajı çiziyor üzerinizde.
Söylediğim gibi en basit kavramları oturtamamış bir insanın "eskiden deprem, yıldırım gibi olayları açıklamak için din kullanılırdı ama artık bilim bu olayların sebeplerini açıkladığı için..." (bir çok ateistin tez olarak kullandığı komedidir) şeklinde bir temel kurup ardından bir yargıya ulaşması gayet normaldir. Önce dilinizle ilgili problemi çözmeniz gerek. Yoksa tüm kavramlar birbirine karışmış haldeyken bu bulanık kafalarınızı toparlayabilmeniz mümkün değil. Iç içe geçmiş durumda her şey.
Not: bu söylediklerim; türkçe konuşan aciz ateist tayfa başta olmak üzere, daha kendi dilini oturtamamış ve buna rağmen çeviri yoluyla dinsel, bilimsel metinleri çevirmeye, anlamaya ve en acıklısı anlatmaya çalışan tüm aciz yaratıklaradır.
Sümer tabletlerinin çok ilginç bilgiler içerdiği derin bir gerçektir. Taş tabletlere yazılı olduğu için yorumsuz net bilgilerdir. Tabletlerin kimisi Amerika Birleşik Devletlerinde kimisi de Türkiye'deki müzelerdedir.
Dünyaca ünlü Sümerolog M. ilmiye Çığ'ın "Kuran, incil ve Tevrat'ın Sümer'deki kökeni" kitabı yalnızca tabletlerdeki bilgileri ve dini kitaplardaki benzeyen hikayeleri vermektedir. Dini çürütüyorum savında yazılmış bir kitap değildir.
inanç ise çok bireysel bir konu olarak yalnızca insanın kendine saklı kalmalıdır.
Sümer tabletleri konusunda karşı olduğum iki hakim görüş var.
Birincisi; islamın ezelden beri var olduğu iddiasıyla tabletlerde yazanların tabi ki içerik olarak benzeyeceğini söyleyenler. Herhalde tabletlerde yazan hikayelerdeki isimlerin çok benzemesine rağmen konu ve şekil olarak dini kitaplardakinden çok farklı anlamlarda olduğunun farkında değiller. inançlarını inanmayanlara her yerden dayatıyorlar.
Buna karşın ikinci olarak katılamadığım görüş ise bu tabletlerdeki yazanlarla inanç sahibi insanları yargılayanlar. inanç zaten gönülden bağlı olma durumudur. Bilgi değil mana peşindeki insanlar inanç sahibidir. Sana ne onun inandığı değerlerden.
dinlerin en uzak m.ö. 5000'e kadar gittiğini de öğrendik. kardeş sen kpss tarih çalışıcam diye kuran açarsan daha çok beklersin.
hiçbir kutsal kitapta tarih geçmez zaten 5000'e kadar gittiğine kanıt neresi, oturma organınız mı önce bunu bi açıklayın. kuran'da açık açık m.ö. 12.000 safsatadır, öyle bir şey yoktur mu yazıyor?
sümer tabletlerinin islamı çürüttüğü falan yok. ateistler diyor ki aynı şeyler o tabletlerde de geçiyor, hz. muhammed bunları görüp de yazdı kuranı. iyi de sümerlere gelmiş olan peygamber ile hz. muhammedin söylemlerinin aynı olması kadar doğal bir şey yok ki. onlar o söylemleri tablete yazmışlar biz de kuran'dan okuyoruz aynılarını.
iddia olmayandır.
sana bir şey anlatayım gecenin bi yarısı elimi yormuycam özetliycem umarım her inançlı gibi inada bindirmezsin.
1. insanlar avcı toplayıcılıktan tarım topluluğuna ilk kez mezapotamya da yani ortadoğu coğrafyasının kalbinde geçer.
2. insanlar tarım yapmaya başlayınca yerleşik hayata geçer.
3. Yerleşik hayata geçen ve birlikte yaşamak zorunda olan insanlar şehir devletleri oluşturur sulh içinde yaşamak için bazı kanunlar gerekir kanunu uygulamak için de yönetici sınıfı ve kolluk kuvvetleri gerekir.
4. ilk şehir devletleri demokrasiyle yönetilirdi çünkü şehir devleti emperyalist amaç gütmez sadece oradaki insanların sulh içinde yaşamasını sağlardı.
5. Çevrede henüz yağmacı kabileler vardır ve sık sık bu tarım toplumları yağmalanır.
6. Yağmalanan topluluklar askeri güce ihtiyaç duyar ve oluşturur.
7. Orduya sahip olan güçler diktatörleşir ve emperyalist gayelere düşerler. Güçlü olan feth eder ve topraklarını büyütür. Böylece ufaktan yerleşik imparatorluklar kurulmaya başlanır.
Es:insanlar buraya kadarki süreçte bir çok mitolojik birikim yapmıştır. Mesela tarımla uğraştıkları için artık eskiden sözü hiç edilmeyen bereket tanrıları vardır, ne bileyim toprak tanrısı vardır, su tanrısı vardır, güneş bi tanrıdır mesela çünkü bunlar insanlara o günkü şartlarda lazım olan şeylerdir. Olumsuz tanrıları da vardır, fırtına tanrısı vsvs gibi. insanlar ortak bilinçaltlarını, yaşamlarını hayatın içindeki zıtlıkları kendi yarattıkları tanrılara yansıtır.
Mesela savaş tanrısı vardır askerlerin de bişeyle gururlanması gerekir sonuçta. Eheh uğruna ölünebilecek bir şey.
Her neyse abicim imparatorluklar kuruldu e vergi sistemi daha da önem kazandı. Neyle toplanacak vergi. Vermek istemeyenler olacak. Vergi güçle otoriteyle toplanır. Bil bakalım o çağlarda insanları kesip biçmek yerine itaat ettirmenin daha basit yolu neydi. Evet dindi. Tabi ki ordu da buna yardımcı bir kolluk ama din zaten dindar inanan yüzdesi yüzde 50 ise bile yüzde 50 lik bir itaat sağlar sana. Hatta öyle ki mezapotamya tapınakları aynı zamanda vergi dairesidir. Bak ben sana islamı çürütmüyorum "ilahi" dinlerin evrimini anlatıyorum.
Ortak ve benzer hikayeler kısmına geçelim.
Mesela kral Salmanassar. Bir Akad kralıdır. Ama nasıl kral olmuştur bil bakalım. Annesi, salmanassar ı bir nehre bırakır. Sepetin içinde. Sonra bir saray hizmetlisi rastlar ona kıyıda. Alır çocuk çok güzeldir götürür saraya. Kral onu oğlu olarak benimser. Salmanassar büyüyünce üvey babasını tahttan indirir ve onun yerine geçerek tarihte bilinen Akad imparatorluğunun imparatoru olur. Kral salmanassar gerçekten yaşamıştır. Belgelidir. Ama bu hikaye tamamen onu efsaneleştiren bir hikayedir. Çünkü teokrasi güçlüdür. Kralın efsaneye ihtiyacı vardır. Şimdi kutsal kitaplarda aynısı Musa peygamber için geçmiyor mu. Ee diyosun ya hani o hikayeler daha önceki peygamberlerin anlattıkları diye daha önceki peygamberle musa nın hikayesinin aynı olmasını nasıl açıklıcaksın. Ya da musadan kaç yüz yıl önce yaşamış salmanassar sence peygamber mi. Bi defa dini bolca putperestlik içeriyor. Ee salmanassar yüzlerce yıl sonraki peygamber musanın hikayesini çalamıycana göre musa anlatısı salmanassar ın hikayesini çalmış oluyor. Yani bu iş böyle kardeşim. Din anlatısının yüzyılların ürünü bir evrimsel süreci var. Yahudiler babildeki esaretten kurulduktan sonra bu etkileşimlerle kutsal kitaplarını oluşturur ve bölgedeki ilk tek tanrılı dini oluştururlar. Bazı kaynaklara göre Yahudilik tek tanrılı bir din de değildir. Sadece israil in tanrısına itaati emreder diğer memleketlerin inancı umurlarında değildir. Bugünkü semavi dinler dediklerin hepsi koskoca bir çorba. Beslendiği kaynaklar aynı kültürel değişimleri içerir. Senin için üzücü ama Artık günümüzde insanlar deizme yönelecek. Bunu engelleyemezsin çünkü artık bilim ve aydınlanma çağındayız. Akıntıya kürek çekemezsin. Ha ben deist miyim hayır.
Not. Bir agnostik.
Ne tesadüf ki kutsal kitaplı dinler sadece bu coğrafyadan çıkmıştır. Kendisine tanrının elçisi diyenler sadece bu coğrafyada dikiş tutturmuştur. Çünkü tanrı dünyayı buradan ibaret sanıyordu heralde. Sadece ortadoğu ya elçi göndermiş. Bunun bahsettiğim tarihsel gelişimle bi alakası olamazdı değil mi?. D. D
iddia mı? islam ve ya diğerleri başlı başına ilahi bir din olduğunu iddia etmiyorda, sümer tabletlerini kullanarak biz bu dinin çürüdüğünü mü iddia ediyoruz. Komiksiniz. Cümlemi anlayacak kadar Türkçe dil bilginiz ve mantığınız varsa, bu konuya nasıl baktığımızı anlamanız lazım. Biz bişey çürütmeye çalışmıyoruz siz bişey kanıtlamaya çalışıyorsunuz. Olmayan bişey. Yıllardır inanan kimseyle tartışmam çünkü ortada tartışmaya değer bir unsur yok. Mevzu tanrı nın olup olmadığıysa ancak bu tartışılabilir. O tartışmalarda da nasıl tanrı tasavvurları ortaya çıkar. Bu gibi tartışmalarda Öğretilmiş din kalıplarından çıkılmalıdır.
ortada iki enteresan iddia var. bunlardan biri sümerler' e de tıpkı araplara olduğu gibi peygamber gönderilmesi. bu açıdan bakınca kuranda yazılanların sümerler' de de olaması normal gibi. çünkü allah aynı kuralları insanlığa iletmiştir diyebiliriz.
diğer açıdan ise bu din olgusunun sadece orta doğuda olması bir garip olaydır. neden rusya' da veya amerika kıtasında din ya da peygamber yoktur.
başlığı açan arkadaşın ilk falsosu kaynaksız şekilde inancına göre ahkam kesmesi.
mesela şunu demiş.
''biraz muhakeme yeteneği ve kur'an bilgisi olan herkes, bu tarz iddiaların geçersiz olduğunu anlar. açıklamamızı daha iyi anlayabilmeniz için önce kur'an hakkında birkaç temel bilgi paylaşacağız.''
bir, arkadaşım bilimsel bir zeminde tartışacaksan elinde kanıtlar olacak. tarihçi mesela kaynak da dediğimiz belge yani vesika ile işe başlar. bu kaynaklar tarihli, arşivli ve kanıtlanmış vesikalardır. yazanı belli olsun olmasın yaşlandırma yöntemi, çapraz okuma ve zamanında arşivleyenlerin durumuna doğruluğu test edilir. o dönemin diğer olayları ve belgeleri karşılaştırma yapılır.
kutsal kitaplar hiçbir şekilde tarihi kaynak olamazlar. zira kutsiyet taşıdıkları iddiası kanıtlamaz ve hiçbir bilimsel geçerliliği yoktur. kaldı ki, bariz hatalar salt musevilik ya da hıristiyanlıkta değil islam dahil tüm dogmalarda var.
mucizevi olayların ne hikmetse salt sahabelerce veya hicaz tarafındaki ahalice görülmesi.
ne hikmetse koskoca sasani veya doğu roma demek ki uyuyormuş.
bunları geç, evrensel olduğu iddia edilen dinde dünyanın düz olduğu gerçeği kabul edilerek; oruç zamanları her yerde aynı sanılıyor. halbuki izlanda'da haziran-eylül, güney kutbuna yakın yerlerde aralık-şubat arası oruç tutmak eziyettir.
söylediğim gibi, dünyadaki tüm dogmalar yapıları gereği bilimsel süzgece oturmazlar. onlar sınanamazlar ve körü körüne itaat isterler.
Bırak islamî kaynakları Tevrat bile bu tabletlerden 5.000 sene sonra yazılmış. Yani gök yüzüne tapan bir toplum Semavi dinlerin oluşumuna yol açmış. Ki bu dinler aynı Coğrafya da türemiş bu kadar tesadüf yetmez mi? Ayrıca adem Nuh idris vs. Diğer peygamberler tevratta geçmiş oradan da kuran a bilin bakalım Tecrat kimden almış tabi ki sümerden.
bilgidir lakin eksiktir. sümer tabletleri değil islamı, semavi dinlerin hepsinin tek yaratıcı iiddialarını çürütmektedirler. bu elbette sadece sümer tabletleriyle değil eski ortadoğu topluluklarının bıraktıkları anlatılar, efsanelerle olmaktadır. kaldıki günümüzdeki bilimsel gelişmeler, toplumsal ilerleme kuran ve diğer sözde kutsal kitapların çağın gerisinde hatta komik kaldıklarını ortaya koymaktalar.
yukarıdaki yazı neden okunmaz, video izlenmez peki? henüz en baştan boş çünkü, çürük. ne deşifre edilmiş sümer tabletlerinin, ne de sayın muazzez ilmiye çığ'ın hiçbir zaman islamı yanlışlamak gibi bir gayretleri olmamıştır ondan. muazzez ilmiye çığ'ın kitapları ve faydalandığı kaynaklar karşılaştırmalı bilgiler içerir. elindeki verilerle yalnız kur'anın değil tevrat ve incil'in geçmişle olan doğal bağlantılarına değinir. semavi dinlerin sümer efsanelerinin devamı olduğunu söyler, "bakın sümerler islamı yalanlıyor" demez (yukarıdaki gibi). ha, islamcı tabiatı gereği saldırırıp çarpıtır. ayet paylaşıp kafa siker. orası ayrı.
Benzemesi çürütür mü kuvvetlendirir mi. Bir an için mallığı bir kenara bırakarak düşünelim. Asılları aynı kaynaktan gelen şeylerin birbirine benzemesinin nesi tuhaf.