Şu an beyazıt civarlarında bulunmakta olan selimiye cami'ye geldim. Önünde bina yapıldığı doğru. Biraz önünü kesmiş olabilir ama gene de manzarası gözüküyor. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2215018/+
buranın camisinin maalesef önüne ilim yayma vakfı açılıyormuş. başka açacak yer mi bulamamışlar ki. Keşke başka yer bulsalarmış. Devlet de izin vermiş mi acaba? Dindar kesim de bunu savunuyor. Başka yere açılsa olmaz mı?
Bu yazıyı okursanız Süleymaniye cami'nin inceliklerine daha iyi vakıf olursunuz. Camideki kitabelerdeki ayeti kerimelerin seçimi, şadırvanındaki sistem vs. çok hoşunuza gidecek.
Süleymaniye Camii’nin 4 minaresi olmasının sebebinin, Kanuni’nin istanbul’un fethinden sonraki dördüncü padişah; bu dört minaredeki on şerefenin de Osmanlı’nın onuncu padişahı olduğunun bir işareti anlamına gelir.
Evliya Çelebi’ye göre; Süleymaniye Camisi yapılırken iran Şahı, Kanuni’ye, parası yetmezse satıp tamamlasın diye, bir çekmece elmas yollamış. Padişah ise o elmasları küçük minarelerden sağdakinin taşları arasına koydurtmuş. Buna da cevahir minaresi denmiştir.
Mimar Sinan ve eserleri hakkında önemli çalışmalar yürütmüş olan Vahit Okumuş, süleymaniye camii zemininin iki metre altında dehlizler olduğunu ve bu dehlizlerin hem caminin yıllara meydan okuyacak sağlamlıkta olmasına katkı yaptığını hem de bir nevi klima görevi gördüğü söylüyor. Ayrıca günümüzde de bu tarz bir mühendisliğin kullanıldığını söyleyip, Sinan'ın bunu 500 yıl önce bulmuş olduğunu ifade ediyor. Haberi tamamı için,
Camiinin inşaatı uzun sürünce iran Şah'ı tarafından sırf nispet için altın gönderilir camiinin yapımı için. Kanuninin de bu altınları cami minarelerinden birisinin harcına karıştırılmasını emrettiği rivayet edilir.
Mimar sinan'ın kalfalık döneminde yaptığı camiidir. Heybetli duruşuyla osmanlı'nın yükselme dönemindeki o büyüklüğünü hissettiriyor. Pencere kenarlarında genişce içeriye doğru girinti yapan oda tarzı yerlerde kitap okumak ayrı bir keyiftir.
Süleymaniye Camii’nin bir bakıcısı vardır. Yıllardır orada o. Ben ilk ne zaman gördüm hatırlamıyorum. Vanlı’dır. Babası, o küçükken bir iş için istanbul’a gelmiş. Dönerken hatıra olarak bir şey götüreyim demiş ve Eminönü’nden bir Süleymaniye Camii fotoğrafı almış. Bu bakıcı o zamanlar çok genç daha. Küçük. Babası fotoğrafı Van’da evinin duvarına asmış.
Çocuk her gün saatlerce o resme bakmış bakmış.
Babasının getirdiği bu fotoğrafan o kadar etkilenmiş ki, tek hayali bu camiyi görmek olmuş artık. 20’li yaşlara geldiğinde kalkıp istanbul’a gelmiş ve doğruca Süleymaniye Camii’ne gitmiş. Oturmuş bahçesine. içeri girmiş, namaz kılmış. Bir türlü ayrılamamış ordan. Yerdeki yaprakları temizlemeye çiçeklere bakmaya başlamış kendi kendine. Hiçbir şey talep etmemiş. Süleymaniye’de banklarda uyuyup, her gün böylece camiye bakmaya başlamış. Camii’nin imamı bir sure onu izledikten sonra işe almaya karar vermiş ve camiinin bakıcısı yapmış.
Süleymeniye Camii’nin içinde üst katlarda bakıcı için yapılmış gizli bir oda vardır.
O odanın yerini imam ve bakıcı dışında kimse bilmez.
O odayı ona vermişler
Rivayete göre o oda istanbul’un en güzel manzarasına sahipmiş. Ve böyle eşsiz manzaraya bakmaya nail olmak büyük bir tutkuyla mümkün olmuştur.