nazım hikmet'e göre : " süleymaniye, benim için, türk halk dehasının; şeriat ve softe karanlığından kurtulmuş; hesaba, maddeye, hesapla maddenin ahengine dayanan en muazzam verilerinden biridir."
ahmet çakar ın, fox ta sunduğu bir yarışmada;
-aşağıdaki şehir ve tarihi eser eşleştirmelerinin hangisi yanlıştır? sorusunda
süleymaniye camii - Edirne şıkkını seçmeyen, abimiz esefle kınanmıştır. Abimiz camiyi Edirne de olduğunu düşünmekyetmiş.
şiir gibidir. her detayını kitap gibi, bir şarin dizeleri gibi okuyabilirsiniz. tabi gözleriniz ve kalbiniz yeterince açıksa. cami konuşur adeta sizinle, hikayesini anlatır.
kanuni sultan süleyman tarafından şimdiki istanbul üniversitesi alanı teklif edilse de, mimar sinan tarafından özellikle seçilen mekana yapılan camii dir.
sebebi ise hem boğaz a, hem marmara ya hem de haliç e hakim istanbul daki tek mekan olmasıdır.
bir seçilme sebebi daha vardır ki galata ya tam karşı durması ve gayrimüslüm tebaa ya osmanlının gücünü anlatması istenmesidir.
dikkat edilirse galataya tam karşıdan ve ihtişamla baktığı görülebilir.
mimar sinan, mimarlık destanını yakışır bir şekilde yıllarca uğraş vererek yatağını hazırladığı eşsiz eserini kanuni nin şanına yakışır bir eser olması için kanuni yi işaret eden birçok detayla donatmıştır.
4 minare, istanbul u fetheden padişahtan sonra gelen 4. padişah olmasına işaret ederki istanbul temel alınarak kanuni imzası atılmıştır.
10 şerefesi olması ise, kanuni nin osmanlı imparatorluğundaki yerine işaret der. kanuni osmanoğullarının onuncu padişahıdır.
tüm külliye 7 senede yapılmış ve külliye inşa edilirken, mimar sinan a hasım çevrelerce padişah bir çok kez aleyhinde sözlerle doldurulmuş ve kanuni her kızgın ve denetleyici gelişinde değişik bir sanatsal anlatı ve görkem tasviri ile karşılaşıp, memnun ayrılmıştır.
külliyeyi bitmiş hali ile gördüğünde ise mimar sinan a hakettiği her türlü ihsanda bulunmuş ve sabrının görkemli eserine hayran kalmıştır.
haliç in seyrinde süleymaniye, süleymaniye nin seyrinde koca bir istanbul.
süleymaniye zirvedir.
Kanuni Sultan Süleyman adına Mimar Sinan tarafından yapılmış ve Sinan'ın "Kalfalık Eserim" dediği camidir.
Eserin temelleri atılması için kayalık alana inene kadar 3 sene geçmiş, artından temellerin atılması da 3 sene sürmüş ve temellerin atılmasının akabinde tam olarak oturması için bir yıl beklenmiştir. Bekletme süresi de dâhil olmak üzere sekiz yılda tamamlanmıştı. Sekiz yıl sonra, daha açılı merasimi yapılmadan, en büyük islam Mabedinin yapıldığı haberi bütün dünyada duyulmuştu.
Süleymaniye Camii Klasik Osmanlı Mimarisinin en önemli örneklerinden birisidir. Yapımından günümüze dek istanbul'da yüzü aşkın deprem gerçekleşmesine karşın, caminin duvarlarında en ufak bir çatlak oluşmamıştır. Dört fil ayağı üzerine oturan caminin kubbesi 53 m. yüksekliğinde ve 26,5 m çapındadır. Bu ana kubbe, Ayasofya'da da görüldüğü gibi, iki yarım kubbe ile desteklenmektedir. Kubbe kasnağında 32 pencere bulunmaktadır
Cami avlusunun dört köşesinde birer minare bulunmaktadır. Bu minarelerin iki tanesi üçer şerefeli, cami avlusunun kuzey köşesinde bulunan diğer iki minare ise ikişer şerefelidir. Bunun nedeni Kanuni'nin istanbul'un fethinden sonraki dördüncü padişah; bu dört minaredeki on şerefenin de Osmanlı'nın onuncu padişahı olduğunun bir işaretidir.
Cami, içindeki kandil islerini temizleyecek hava akımına uygun inşa edilmiştir. Yani cami, içinde, yağ lambalarından çıkan islerin tek bir noktada toplanmasını sağlayan bir hava akımı yaratacak şekilde inşa edilmiştir ve çıkan isler ana giriş kapısının üzerindeki odada toplanmış ve bu isler mürekkep yapımında kullanılmıştır.
Camide mükemmel bir akustik vardır. Mimar Sinan bunun için, Anadolu'nun değişik köşelerinden 65 tane turşu küpü getirtti. Derinliği 50 cm, içeriye doğru açık olan ağızları da 5cm olan bu küpleri içleri boş, ağızları dışarıya gelecek şekilde kubbenin eteklerine dizdirdi. Bu şekilde sesi camideki her yere yaymayı başardı.
Çok büyük bir külliye olduğu için yapımı uzun yıllar süren caminin inşası uzadıkça Kanuni telaşlanıyordu. Yapının biran önce tamamlanması için Mimar Sinan'a her imkânı tanıyordu. Bir gün yardımcılarından birisi gelip, Mimar Sinan'ın camide oturmuş nargile içtiğini söyler. Bunun üzerine çok sinirlenen Kanuni, kalkıp camiye gelir. Gerçekten de Mimar Sinan oturmuş, nargile fokurdatıyordur. Deliye dönen Kanuni, "Sinan, ne oluyor burada" diye bağırır. Padişahı karşısında gören Sinan durumu anlatmaya koyulur. "Padişahım, görüldüğü gibi değil. Nargilede tütün ya da ateş yok. Sadece çıkan ses ile caminin ses dağılımını hesaplamaya çalışıyorum" der. Durumun yanlış anlaşıldığını gören Kanuni sarayına geri döner. Cami tamamlanıp kubbe oturtulduğunda Sinan gerçekten de istediği akustiği elde etmişti.
28 revakın çevrelediği cami avlusunun ortasında dikdörtgen şeklinde bir şadırvan bulunmaktadır. Caminin kıble tarafında içinde Kanuni Sultan Süleyman'ın ve eşi Hürrem Sultan'ın bulunduğu bir hazire mevcuttur. Kanuni Sultan Süleyman'ın türbesinin kubbesi yıldızlarla donanmış gökyüzü imajını vermesi için, içeriden, metalik plakalar arasına yerleştirilmiş pırlantalarla (elmaslarla) süslenmiştir.
Süleymaniye Camii, medrese, kütüphane, hastane, hamam, imaret, hazire ve dükkânlardan oluşan Süleymaniye Külliyesi'nin bir parçası olarak inşa edilmiştir.
mimar sinan, sultan süleyman döneminin yetiştirdiği en büyük usta. henüz dizide ona sıra gelmedi. malûm kanuni sultan süleyman, imparatorluğunun gücünü ve ihtişamını göstermek adına süleymaniye camii'ni inşa ettirmişti. bu cami ve külliyesi 7 senede bitirildi. 7 yıllık bu uzun süre, kanuni'nin canını sıkmıştı. sinan'ın yapıyı neden bir türlü açmadığını anlamamıştı. o sırada her taraftan da dedikodular yağmaya başladı sultan'a.kanuni, durumu kendi gözleriyle görmek için bir ikindi vakti süleymaniye'ye gitti. muhteşem yapının içine girdiğinde sinan tam da söylendiği gibi caminin ortasında oturmuş nargilesini tüttürmekteydi.sultan gözlerine inanamadı. tok sesiyle ve bütün haşmetiyle "bu ne iştir mimarbaşı" diye haykırdı. oysa mimar sinan'ın içtiği nargilede tömbeki yoktu. içtiği sadece suydu. usta mimar, nargilenin fokurtularını dinleyerek caminin akustiğini ölçmeye çalışıyordu. mihraptaki imamın sesini, aynı oranda bütün camiye nasıl ulaştıracağını hesaplıyordu. bunun için anadolu'nun değişik köşelerinden 65 tane dev turşu küpü getirtti. bu küpleri içleri boş, ağızları dışarıya gelecek şekilde kubbenin eteklerine dizdirdi.amacına ulaşmıştı mimarbaşı. sesi, yüzlerce metrekarelik mekânın her köşesine, en iyi şekilde yaymayı başarmıştı. kanuni de, sinan'ın niyetini anlamış, ustasını hemen bağışlamıştı.
bu anlattıklarımı, çevre ve orman bakanı veysel eroğlu "süleymaniye'nin sırları" başlığı altında e-postama gönderdi. "sırlar" şöyle devam ediyor:
mimar sinan yapının içine bir de hava koridoru inşa etti. elektriğin henüz bulunmadığı o yıllarda, süleymaniye 275 dev kandille aydınlatılıyordu.sinan, bu kandillerden çıkan is camiye zarar vermesin ve cemaati rahatsız etmesin diye, orta kapının üzerine küçük bir odacık yaptırdı.binanın değişik köşelerine açtığı oyuklardan giren islerin bu odada toplanmasını sağladı. şaşırdınız değil mi? durun, daha bitmedi...ve adına da "is odası" denilen bu bölmenin içine özel bir nemlendirme sistemi kurdu sinan. odada toplanan islerden, dönemin en kaliteli mürekkebini damıttı.süleymaniye'nin duvarlarında gördüğünüz o muhteşem kalem işleri, yazılar, süslemeler, caminin kandillerinden çıkan isten damıtılan o mürekkeple yapıldı. bütün bunlar günümüzden yüzyıllar öncesinin bilimiyle, teknolojisiyle gerçekleştirildi. nazlı ılıcak/sabah
Rivayet odur ki Mimar Sinan, Süleymaniye Külliyesi'nin temelini attıktan sonra, bu temelin oturması ve sağlamlaşması için inşaatı durdurmuş ve bir yıl kadar beklemiş. inşaatın ekonomik nedenlerden dolayı durduğu yolunda duyum alan ve Osmanlı ile her alanda yarış içinde olan Safevi şahı Tahmasb, fırsat bu fırsat diyerek Kanuni Sultan Süleyman'ı utandırmak istemiş ve padişaha inşaat tamamlansın diye bir sandık dolusu mücevher göndermiş. Ancak rivayet olunur ki, buna çok sinirlenen Sultan, mimarbaşı Sinan'a gereğinin yapılmasını buyurmuş ve büyük usta da bu eşsiz hazineyi, Safevi elçisinin gözü önünde, bir dibekte dövdürüp toz haline getirterek Süleymaniye'nin inşaat harcına katıvermiş.
kanuni sultan süleyman tarafından mimar sinan'a yaptırılan ve yepımı 7 sene süren cami. 7 yıllık bu uzun süre Kanuninin canını sıkmıştı ve bununla ilgili dedikodular çıkmaya başlamıştı. kanuni kendi gözleriyle görmek için süleymaniye camisine, mimar sinanı ziyarete gitti. gittiğinde mimar sinanı elinde nargileyle gören sultan süleyman, nargilenin içinde sadece su olduğunu ve imam'ın sesinin tüm camide yankılanması için mimar sinan'ın suyun çıkardığı fokurtuyla akustiği ayarladığını farketti.
mimar sinan elektriğin olmadığı o dönemlerde yaptığı 275 büyük kandille camiyi aydınlattı. kandillerin islerini yaptırdığı küçük odacığa yönlendirdi. bu is odasına nemlendirme sistemi kurarak, dönemin en kaliteli mürekkebini yaptı. süleymaniye camisindeki tüm süslemeler o mürekkeple yapıldı.
ayrıca Süleymaniyenin hangi köşesini, hangi duvarını, hangi açısını ölçerseniz ölçün, sayısal olarak karşınıza Allah kelimesinin ve katlarının çıktığını görürsünüz.
mimar sinan tarafından yapılmış muhteşem ötesi, harika, müthiş bir osmanlı camisidir. kanuni sultan süleyman adına yapılmıştır. şimdi böyle camiler görülememektedir. ah Koca sinan gelemedi senden ne önce ne de sonra büyük bir mimar.
şimdilerde mimari tasarımı kadir topbaş'a ait olan haliç metro geçiş köprüsünün tamamen gereksiz, dev ayakları nedeniyle, Şişhane bölgesinden bakıldığında 6 minaresi varmış gibi görünen, istanbul siluetini oluşturan camiilerden en önemlisi. tabi eğer hala öyle bir siluetten bahsedebiliyorsak.
sırf bu köprünün ayakları yüzünden unesco dünya miras listesinde bulundan süleymaniye camii listeden çıkarılma tehlikesi yaşamış, unesco ve icomos tarafından ciddi eleştiriler alınmış ve kurumlardan "tarihi yarımada siluetine bıçak saplanmıştır" yorumu yapılmıştır.
yeniçeri ocağından yetişme mimar sinan'ın kalfalık eseri.
kendi tanımı bu selimiye ise ustalık eseri. bugün türk mimarları onca eğitimi carta curta rağmen bu muhteşem eserin yanından bile geçecek eser yapamadı. ya ocağın eğitimi çok üstün ya da bugün mimarlık fakülteleri boş işler fakültesi.