Demirel'in liderliğindeki hükümetler, serbest piyasa ekonomisinin yaygınlaştırılması, özelleştirme politikalarının uygulanması ve uluslararası sermayenin ülkeye çekilmesi gibi neoliberal politikaları desteklemiştir. Bu politikalar, Türkiye'nin ekonomik bağımlılığını artırmış, yerli üretimi ve işgücünü zayıflatmıştır. Aynı zamanda, gelir adaletsizliğini artırmış, zengin ile fakir arasındaki uçurumu derinleştirmiştir.
Demirel dönemi, işçi sınıfı ve emekçiler açısından da zorlu bir dönem olmuştur. Özellikle özelleştirme politikaları ve sendikaların zayıflatılması, işçi haklarının erozyona uğramasına ve işçi sınıfının gücünün azalmasına neden olmuştur. Bu durum, işçi sınıfının yaşam koşullarını olumsuz etkilemiş ve sosyal eşitsizlikleri artırmıştır.
Diğer yandan, Demirel'in dönemi, Türkiye'de siyasi istikrarsızlık ve çalkantıların yaşandığı bir dönemdir. Özellikle 1970'lerin sonlarından 1990'ların başlarına kadar olan süreçte, siyasi gerilimler artmış, askeri müdahaleler ve darbe girişimleri yaşanmıştır. Bu durum, demokratik süreçlerin zayıflamasına, insan hakları ihlallerine ve siyasi baskılara yol açmıştır.
Süleyman Demirel'in politikaları ve liderliği, kapitalist sistemin Türkiye'deki hegemonyasını güçlendirmeye ve emperyalist güçlerin çıkarlarına hizmet etmeye yönelik olmuştur. Bu nedenle, Demirel dönemi, kapitalist sömürü ve baskının derinleştiği bir dönem olarak değerlendirilebilir.
politika malum, herksin kaldırabileceği bir iş değil. farklı motivasyonları olmalı, insanın.
süleyman demirel bu zor aksiyona komedi katan biriydi. komedik cümleleri ciddi bir şekilde söylediği için de daha etkili olurdu.
petrol vardı da biz içtik mi demesi yeter.
reyisti valla.
Şu anki başbakanımızdır. Daha önce de bir kaç defa başbakanlık görevini yürütmüştür. Doğruyol partisinin genel başkanlığını yürütmektedir. Tanıdığım en tehlikeli, en kurnaz, en fırıldak siyasetçilerden birisidir. Şu ana kadar kendisine oy vermediğim için bahtiyarım.
yıllar önce Bülent Ecevit, Mesut Yılmaz ve Erdal inönü ile birlikte TRT'de bir programa katılmış; enflasyonla ilgili düşüncelerini açıklamış:
"Türkiye'nin birinci sorunudur enflasyondur. Hakikaten bugün, enflasyon dediğimiz halk günlük yaşar. Halkın birinci sorunu geçim sıkıntısıdır. Esasen enflasyon devletleri yıkan bir olaydır. Milletleri içinden bozan bir olaydır. Esasen enflasyon sadece pahalılık olayı da değildir. Ahlakı bozar. Borcu olan borcunu ödeyemez. Alacağı olan alacağını alamaz. Hırsızlıktan, soygundan, fuhuşa kadar hemen hemen bütün yolları açar. Toplumun içini bozan bir olaydır. Onun için Batılılar enflasyona bir numaralı halk düşmanı derler. Tek kollu canavar derler"
Türkiye'nin kalkınmasında büyük payı olan, halkın doğal lideri. Yıllarca sağ cenahta kalıp oyları alarak devrimleri ve cumhuriyeti korumuş, siyasal islamın gelişini geciktirmiştir. O siyasetten çekildikten sonra ise AKP gelmiş ve sağın oyunun büyük kısmını almış, siyasal islamın önündeki baraj yıkılmış ve akın akın boşalmıştır. Bu arada kendisi siyasete girmeden önce DSi başkanı ve barajlar kralıdır.
Başlığı görünce özlediğimi farkettiğim tontiş siyasetçi ve devlet adamı. Türkiye'de ağır saniyinin babasıdır. Lakabı da zaten babadır. Demirel dair hafızamda ki ilk anı sanırım bi açılış sırasında vatandaşın biri tarafından şapkasının hacılanmasıdır. Şapkayı kaptırmamak için verdiği mücadele hala gözümün önünde ve kaptırmamıştırda. Aynı hareket malum şahsa yapılsa en iyi ihtimalle yapanın götüne jop sokarlar. Gerçi bu koruma ordusunu süpermen bile aşamaz o da ayrı bir konu.
Ülkenin başına gelmiş en kaypak ve boş siyasetçilerinden biridir. Asker otur deyince oturur, kalk deyince kalkar, sopa atınca koşup ağzıyla alıp getirirdi.
duruşu demokrat ve barışçıl olan, türkiyenin en iyi sivil cumhurbaşkanıdır. (cumhurbaşkanlığı ile gençliğindeki hatalarını bir ölçüde affettirebilmiştir.)