Çok fazla ses vardı, bakışları bile o kadar doluydu ki ağız dolusu küfür vardı gözlerinde. Hiçbir şey demeden nefret ediyorlardı. Ellerinin uzanamayacağı belki göremeyecekleri şeylerden bile nefret ediyorlardı. Her zaman bulutların üstüne çıkmak isterdiler. Bulutların üstüne çıkabilmek uğruna hep daha fazla alçalırlardı. Sadece kendileri vardı ve bulutlar... içlerinde ki korku ve çekingenliği gizlemek zorundaydılar. Dikkatleri üstlerine çekmek için parfüm sıkarlardı. Düşünceler yoktu, bolca parfüm ne kadar korkaksalar o kadar parfüm vardı üstlerinde. Tırnakları düzgün kesilmiş, gözleri sürmeli, dudakları boyalı, parlak ve uzun topuklu ayakkabılı ve bolca parfümlüydüler, ürkek ve çekingendiler. Nefretleri ise kalplerine sığmayacak kadar büyüktü. O yüzden bazen pencereyi açarlardı. Hırslarının arasından oksijen çekerlerdi burunlarına. Söylemek istediklerinin yarısını söyleyebilseler belki bir nebze rahatlayacaktı göğüs kafesleri fakat zaman yoktu. Bulutlara yetişmek için koşmak gerekti, sadece koşmak