2100 yılı sonrasında yaşamak isterdim. Belki dünya daha temiz ve katlanılabilir bir yer haline gelmiş olurdu. Bir de umarım dünya dışı akıllı yaşam formlarıyla temasa geçilmiş olurdu. Evrenin oluşum süreci ve diğer galaksilerdeki mevzuları öğrenmeyi çok isterdim.
1940-1948 yıları arsında almanyada yaşamak isterdim.tabii 1972 yılıda denizin yanında olmak isterdim,deniz gezmişin dava arkadaşı olmak bana güven verirdi.
* Osmanlıda kanuni sultan süleyman zamanına gidip hürrem'in yediği haltları anlatırdım.
* Hitler zamanına gidip yiyeceği bokun sonuçlarını anlatırdım.
* Anne babamın çocukluğuna gitmek isterdim, onlarla kırda bayırda oynamak isterdim. Doyasıya koklardım onları...
--spoiler--
"1970'ler..20. yüzyılın en güzel yılları. henüz tam uygarlaşmamışız. değirmenlerle savaşta yenilmemişiz daha. yedi kat yalnızlığa gömülmemişiz.
inanın bana, o zaman aşklar ömür boyu sürerdi. bir kız, camdan el salladı mı, havalara uçardık. bir gülücük, mahcup, kaçamak bir bakış, bir merhaba... yavru kuşlar gibi heyecanlanırdık. en büyük hazine kalbimizdeydi. nasıl utangaçtık; gönül verdiğimiz kişiyi incitmekten de, onun karşısında küçük düşmekten de ödümüz kopardı. karşılıksız aşklar, ebediyen saklanan sırlara dönüşürdü. uzaktan sevmek diye bir şey vardı. yoksulduk. canımıza yapışan, kemiğimizi çürüten fukaralığın üstüne kat kat, gıcır gıcır gurur kostümleri giyerdik. fakir, ama onurluyduk. çünkü tarihimiz bize kudretten, zenginlikten bahsediyordu. edebiyat, bütün hücrelerimize azim aşılıyordu. şarkılarda daima taptaze bir umut çınlıyordu. felekle kapışıyor, çaresizliğe meydan okuyor, yer sofralarında yürekten şükrediyorduk.
80 ve 95 yılları arası. tam gazinolar dönemi. bülent ersoy, zeki müren, müslüm gürses, arif susam ve daha niceleri. alkol su gibi akardı yemin ediyorum. *
1914 - 1950.
istanbul'da boğaziçi'nde, veli amca'nın küçük oğlu orhan'la aynı sokakta oynayarak yaşamak isterdim. orhan, melih, oktay büyüyünce beni aralarına da alırdı hem, birbirimize mektuplar yazardık, buluşunca meyhanenin birinde demlenir şiir şiir dinlerdik birbirimizi. macar lokantası'ndan oktay'a selam gönderirdik:
oktay'cığım
bu gece sana,
bütün sarhoşların selamı var.