--spoiler--
"1970'ler..20. yüzyılın en güzel yılları. henüz tam uygarlaşmamışız. değirmenlerle savaşta yenilmemişiz daha. yedi kat yalnızlığa gömülmemişiz.
inanın bana, o zaman aşklar ömür boyu sürerdi. bir kız, camdan el salladı mı, havalara uçardık. bir gülücük, mahcup, kaçamak bir bakış, bir merhaba... yavru kuşlar gibi heyecanlanırdık. en büyük hazine kalbimizdeydi. nasıl utangaçtık; gönül verdiğimiz kişiyi incitmekten de, onun karşısında küçük düşmekten de ödümüz kopardı. karşılıksız aşklar, ebediyen saklanan sırlara dönüşürdü. uzaktan sevmek diye bir şey vardı. yoksulduk. canımıza yapışan, kemiğimizi çürüten fukaralığın üstüne kat kat, gıcır gıcır gurur kostümleri giyerdik. fakir, ama onurluyduk. çünkü tarihimiz bize kudretten, zenginlikten bahsediyordu. edebiyat, bütün hücrelerimize azim aşılıyordu. şarkılarda daima taptaze bir umut çınlıyordu. felekle kapışıyor, çaresizliğe meydan okuyor, yer sofralarında yürekten şükrediyorduk.
* Osmanlıda kanuni sultan süleyman zamanına gidip hürrem'in yediği haltları anlatırdım.
* Hitler zamanına gidip yiyeceği bokun sonuçlarını anlatırdım.
* Anne babamın çocukluğuna gitmek isterdim, onlarla kırda bayırda oynamak isterdim. Doyasıya koklardım onları...
1940-1948 yıları arsında almanyada yaşamak isterdim.tabii 1972 yılıda denizin yanında olmak isterdim,deniz gezmişin dava arkadaşı olmak bana güven verirdi.
2100 yılı sonrasında yaşamak isterdim. Belki dünya daha temiz ve katlanılabilir bir yer haline gelmiş olurdu. Bir de umarım dünya dışı akıllı yaşam formlarıyla temasa geçilmiş olurdu. Evrenin oluşum süreci ve diğer galaksilerdeki mevzuları öğrenmeyi çok isterdim.