yazarların anılarıdır. ne güzel tanım yaptım di mi?
lise zamanları...öyle ki geceleri show tv ile sabahlamış insanlarla dolu dört bir yanım. nasıl da mutlular iki meme gördük diye (ucundan) aman yârabbi. bir de ballandıra ballandıra anlatıyorlar "sonra şu oldu şöyle açtı" bik bik diye. zannedersin tüm gece kendileri tepindi. bırak yaa...
okulun ilk günleri. potansiyel bir manyak olan g.e. kişisi her zamanki gibi pencere tarafındaki en arka sırada oturup sınıfı protokolden seyrediyormuşcasına bir havaya bürünmektedir. farklı olarak o gün sınıfa yeni bir kızın geldiğini görür. kız acayip güzel, el gözlü, kumral, "yeme de yanında yat" sınıfından bir kızdır*. henüz iki teneffüs önce yanındaki çocukla kavga eden g.e. çocuğu şutlamış, sonucunda sınıftaki tek boş yer de kendi yanı oluvermiştir. kız şöyle bir ortalığı tarar ve ardından yanıma oturur. kısa bir hoş beş den sonra kızla 5. mi 6. mı ne işte o sınıflardan birisini aynı okulda okuduğumuzu anlarız. böylelikle muhabbet için bir anahtar elde edilir. geyiğin dibine vurulur.
sınıftaki erkeklerin çoğunun angut olduğundan olsa gerek bu kız bir benle bir de ahmet diye bir ipneyle konuşur. ahmet fecî yakışıklıdır ama biraz şerefsizdir. g.e. ise burada "gururlu onurlu erkek" imajı çizmektedir.*
günler günleri haftalar haftaları kovalar. bütün okul bu kıza yazmaktadır. mâlum kızlarda görülen serseri sevgili merÂkı bu kızda da baş gösterir ve bu kız g.e. nin okulda en nefret ettiği savaş diye bir çocukla çıkmaya başlar.
savaş bu yazıyı okuyorsan senin a.q.
neyse uzun bir süre hayallerde yaşamış entry sahibi bu sevdadan vazgeçmeyi düşünürken bir perşembe günü beden dersi için sabahın köründe okula gitme vakti gelir. aynı saatlerde okul futbol takımının maçı olduğu unutulmuştur (koydukları saati seveyim) derslerden nefret eden topluluk da peşlerine takılmış maçı izlemeye gitmiştir.
basket topunu potaya girmesi için atıp habire çembere nişanlamakla uğraşırken "o" giriverir salona...
allahın cezası bir de voleybolcuların şortundan giyip gelmiştir. yüzünde de bir gülümseme ki sormayın gitsin. ortalıkta hoca da görülmez yabancı nesneler (başka erkekler, kızlar vs.)de...
- naber ?
+ top (ne diym lan)
- terlemişsin ?
+ toptan (seni görünce ikiye katlandı gerçi)
- gelsene bi şöyle konuşalım
+ ??
konuşmak için uygun ortam olarak spor aletlerinin olduğu yeri seçer kendisi. şu üzerinden atlanılan şeylerden(adı neydi yaa) birine oturur g.e. ayaktadır, tam yeri tam zamanı diye düşünür.*
- bunu sana daha önce söylemeye çalıştım gerçi
+ neyi ? (lan...)
- ya kafam çok karışık
+ sorun ne ? (lan yoksa...)
- savaş çok şey istiyo
+ oha(oha)
- ya öyle değil yâni bir erkek olarak çok sahipleniyo
+ ee ? (güzin abla olduk gene)
- ben de yanlış bir şey yaptım ama aramızda kalsın noolur
+ naaptın
- dershaneden bir çocuk var ciddiye almadım başta ama sonra onunla da birlikte olmaya başladım
+ hadi ya(vay o.ospu)
- evet hakan adı
+ hııı
- çok utanıyorum
+ ilkiz dershanesi miydi (o dershanede 1 tane hakan tanıyordum)
- eveet ama noolur aramızda kalsııın
+ olur
konuşma kapanır, bir gün kızın telefonunda yılan (snake var ya o) oynanmaktadır. o sırada telefon çalar. h.k. diye birisidir arayan. kız ise koridora çıkmıştır o sırada. telefon sessizdedir "lan açıymı" diye düşünülürken arama kapanır. neden o an için aklıma böyle bir şey geldi bilinmez ama rehbere girilir ve h.k. nin numarasına bakılır. çünkü h.k. o sıralarda devamlı oynadığımız counter strike'da hakan adlı arkadaşımın ateş keşfedildiğinden beri kullandığı nickidir.
rehbere bakılır ve fight club'ın o meşhur sahnesindeki gibi...resmen kabin basıncı düşmüştür. niye? e aynı numaradır bu.
yani o dönemdeki en yakın arkadaşım, sınıfımdaki bir motor tarafından okulun serserisi yoluyla boynuzlanmaktadır. intikam feci olacaktır.
(fazla özel mevzûları geçersek eğer) hakan kişisine bir haftasonu konu açılır ve elimizde çok sağlam kanıtlar olduğu görülür. öylesine yazılmış sevgi pıtırcıklığı tadında mektuplar, mesajlar bilmem ne. esaslı bir plan yapar 2 kafadar.
ve mayıs sonu gelir. resmen bir ölüm organizasyonu düzenleyen evil, hakan ve kendi okulundan arkadaşlarıyla okul kapısının önüne gelir. saat olarak ara tatil seçilmiştir çünkü genellikle savaş ve bu motor ruhlu şahsın ara tatilde birlikte "elif burger" diye bir yere gittikleri bilinmektedir.
gerisi ise resmen dizilerdeki gibidir. bütün sınıfa hatta okuldaki "kafa adam"lara ses eden evil bu tarihi andaki mahşer kalabalığının da sorumlusudur ayrıca.
2 aldatılan erkek karşı karşıya gelir, kızımız hakan'ı karşısında gördüğünde şok olmuştur. ağlamaya başlar (her suçlu kız gibi). olay anlatılır birbirlerine gönderilmiş mektuplardı, tel. mesajlarıydı, resimlerdi carttı curttu...gerisi ise tam bir şenliktir...öyle ki "nasıl bu gerçekler açığa çıktı" sorusu akıllara bile gelmemiştir. sonucunda kız orada tüm okulun önünde yerin dibine geçer yediği tokat da yanına kalır. bir daha da okula gelmez. öğrenilir ki başka bir okula kaydolmuştur. deneme lisesi mi ne boksa adı.
savaş serserisi de bana "ağa" gözüyle bakmaya başlar ne zaman bir hadise olsa 15 kişiyi yanıma yollar, malum hayatta kalmak için kavgaya girmenin şart olduğu bir mekândaydık o zamanlar, lise diyorlar adına.
hakan ise şerefsiz çıkar, 3 yıldır görüşmüyorum (editten sonra 5 oldu) öldü mü kaldı mı ipne.
gothic evil ise uludağa yazar olur. bu anısını burada paylaşır.
peki ne öğrendik bu hikayeden?
ben kötüyüm kötüyüm kötüyüm...ahahhaha. beter olsunlar.
sene iki sene once agvada bir bar ve barin kosesinde bir afet mini etekli citir mi citir bir hatun...
yazin havanin sicak olmasi sonucu hormonlarin zirve yaptigi bir gun ben ve arkadaslar barda bir kosede hatunu kesmekteyiz. birbirimizi gaza getirmeye calisiyoruz fakat grupta tek gazla calisan bunye benimkisi.
almis oldugum gazla bara yonelerek barmenden iki bira kaptim ve barin kosesinde bulunan afetin yanina dogru kendimden emin adimlarla ilerleyerek masasina geldim:
- merhaba...! yaniniza oturabilirmiyim?
(yuzume otur gibisinden bir bakis atti. bende hemen oturdum ve elimdeki biralardan birini afetin onune koydum. yuzume bakarak pis bir gulumseme * atti. elini, onune koymus oldugum biraya uzatarak bir yudum icti, tekrar yuzume bakti...) ve tek kelime:
-kaybol
o an dumur olmus bir halde afete bakarak "peki" dedim... ve arkama dondugumde bizim masa gulme krizine girmis, ben ise kaybetmislik halini bunyeye sindirmekle mesguldum.*
internet cafelerin cd kiraladığı zamanlarda 4-5 öğrenci ve aynı zamanda abazan tip porno film almak için cafeye gitmiştik. herkes utanırken içimizden biri 'ben sorarım, ne olacak ' dedi ve 'adult film varmı' diye sordu kasadaki yaşlı amcaya. yaşlı amcada 'adult, adult... valla ben bilmiyorum ama' dedi ve kafasını cafenin asma katına doğru çevirerek 'nermin, kızım bu gençler adult diye bi film soruyor varmıydı elimizde o?' dedi. peki biz ne yaptık? her medeni insan gibi yardıra yardıra kaçtık.
(bkz: porno cd almaya gidilen yerde bir hanımın olması)
yine huseyin sevki topuz ve markasiz guzel bir sohbete dalmislardir. ve markasiz muhabbet tikanmasin diye atilmis ve diyalog baslamistir:
markasiz: abi bende hap aliyorum
huseyin sevki topuz: hadi ya
markasiz: demir eksikligi cikmista abi
huseyin sevki topuz: yapma ya nerende
markasiz:(dumur)
huseyin sevki topuz:(hala cevap bekliyor)
markasiz: g*tumde... tovbe ya neremde olacak insaatta mi olacak. olum sen ne salaksin lan.
huseyin sevki topuz: ya abi ne biliyim bir anda heyecanlandim ya.
markasiz: kes lan..
ilkokuldayım, böbrek taşı döküyorum yine, annem kalıncana giydirdi beni, hastahaneye iğne vurdurmaya götürdü..
acıdan ölüyorum bu böbrek taşı öyle bir illet ki insanı ağlatır.. neyse sedyeye uzandım, hemşire iğneyle geldi, bir eliyle iğneyi tutuyor, bi eliyle benim malum yeri açmaya çalışıyor.. annem o kadar kalın giydirmiş ki, kadın soyamıyor beni.. iki saat boyunca uğraştı, bir de erzurumlu hemşire, tatlı bi şiveyle anneme söyleniyor ne giydirdin bu çocuğu bu kadar die.. ağrı falan kalmadı bende, sedyenin üstünde kikirdiyorum kadın birini indirdikçe diğeri geliyor alttan.. iğneyi filan bıraktı yarıla yarıla soyuyor, annem de ortak oldu, iki kişi beni 3 saate soydular.. o gün evet bayaa bi gülmüştüm ama şu anda hatırladıkça daha fazla gülüyorum, ne büyük rezillikti yaa... :)
üniversite birinci sınıftaydım. daha yeni gelmişiz çömüz. hemen sınıftan bi kız bulunmuştur kendine. tabi biz de hava o biçim. gören diyor dünyayı kurtaran adamın oğlu bu. göt o kadar kalkık ki arabalarda hava yastığı olarak kullanılcak nereydeyse. neyse olaya geçelim. ders yeni türk edebiyat-1'dir. hoca bir kelimenin iki farklı yazımını bulmuştur. hangisi doğru onu öğrenmek için biriniz bölüm kütüphanesine gidip klavuzdan bakın der. kahretsin salaklıklar zinciri o anda başlar. arkada muhabbette olan eagle is free hemen atlar. daha kelimeyi doğru dürüst anlamadan sınıftan çıkar. burdaki amaç ise sevdiği kız en önde oturduğu için onu görmektir. eagle is free kendi kendine der ki ulan bu adam nasıl hoca, daha ahenk! kelimesinin yazımını bilmiyor. ne işim kütüphanede şimdi der ve biraz gezindikten sonra sınıfa girer. hoca sorar oğlum hangisiymiş doğru olan?
-ahenk- der eagle is free
hocanın birden bakışları değişir. oğlum der tahtaya yazar mısın kelimeyi? ben içimden -hasiktir lan kelimeyi yanlış anlamışım- düşüncelerini geçirmeye başlamışım. kendi kendime düşünüyorum ulan diyorum yanlış baktım desem sınıfa da, kıza da rezil olcaz. eagle tahtaya kafasından anladığı kadarıyla -ahret- yazar. ama yüzü pancar gibi kıpkırmızıdır. tabi hoca inanmaz. eagle yerine geçer ama herkes güler. hoca der ki -oğlum son baskısından baktın değil mi?- eagle iyice batar ve evet hocam işte 2005 baskısı der. yalanın bini bin para olmuştur. herkes eagle'ye bakıp gülmektedir. tabi hoca buna da inanmaz. sınıftan başka bir kızı gönderir. eagle bu sırada ise yer yarılsa da içine girsem modundadır. az sonra kız gelicek, yalanı ortaya çıkıcak, daha fazla rezil olacaktır. neyse bu bitmek bilmeyen anlar geçer ve kız içeri gelir. kelimeyi tahtaya yazar. tabi benim yazdığımla alakası olmayan bir kelime yazar orda. hoca -oğlum sen neye baktın- der. eagle yine yalan yine yalan derken iyice batar ve o sırada makus talihini kurtaran bir olay gerçekleşir. o giden kız halime acıdığından heralde oscarlık bir yalan söyler ve -hocam 2000 baskısında eagle'nin söylediği gibi yazmaktadır- der ve biraz olsun bu düştüğüm mal durumdan beni kurtarır.
sana bir anımı anlatıcam sözlük,aslında benim kanayan bir yaram,pek çok kişiye anlatmadığım bir şey sana anlatıyorum kimseye söyleme tamam mı?
seneler önce daha 4 yaşında küçümenciktim.o zamanlar sitedeki arkadaşlarımın anlamsız civciv besleme merakları vardı,pazarlarda satılırdı bunlar ördek,tavuk,horoz site kümese döner,büyüyen kesilir,sofralara konulurdu ama bir tanesi vardı, horoz kesilmedi,büyüdü, bu horoz biraz farklıydı kendini köpek sanıyodu sanırım,geleni geçeni kovalardı,bir de bizim apartmanın önünden ayrılmazdı,çok korkardım ondan sözlük,dışarı çıkıp oyun oynayacağıma horoz gitsin diye saatlerce apartmanda kaldığım oluyordu.günlerden bir gün bu horoz köpeği ortalarda yoktu durumdan yararlanıp apartmana doğru ilerlerken, koşarak tabi, karşıma çıktı meymenetsiz,saldırdı bana sözlük kafama çıktığını hissettim,didikliyordu,koşarak uzaklaştım tüyleri içime, donuma kadar girmişti,çok canım acıdı, bu durumu pencereden izleyen abim,olayı arkadaş ve akraba ortamında sürekli hatırlatır,muhabbet konusu olarak kullanırdı,babamda kullanırdı bunu,çok değil olaydan 2 saat sonra televizyon açık duruyor kimse izlemiyordu,birden horozdan korkan oğlan diye bir şarkı çalmaya başladı sanki adam bana yaptı şarkıyı,aksilikler bu kadar da üst üste gelemezdi ama geldi.artık o türkü mü ne deyim benim olmuştu bütün akrabaların ağzında sakızdı,kuzenle telefonda konuştuğumda ilk söylediği horozlar napıyo oluyordu halen öyle,herhangi bir yerde horoz görsek korkma, diyorlar, ben korkmuyorum horozdan sadece bir kere bana saldırdı, deyince, herkesde anlamsız bir kahkaha...
ben horozdan korkmuyom sözlük sadece bana bir kere saldırdı,korkmuyom ya korkmuyom.
az once gerceklesmis hadise... (bir kandil anisi)
evde ag kurmakla mesgul olan ben, plutonyum boluyormus gibi hassas ve duyarli bir sekilde isime devam etmekteydim.(Rahatligi sevdigimden midir nedir evdeyken kimse yokken boxerla takilirim. neyse bu dip not olsun) o kadar cok bilgisayarin basinda kalinmistir ki beyin kulaktan akmakla akmamak arasinda bi yerde gel-gitler olusturmaktadir.
aniden kapi calar:
(-*kim lamn bu... saskinligi attiktan sonra ,yine gayet cool bir sekilde olacaklardan habersiz kapiya yoneliyorum ve olanlar oluyor)
-(ben): kim o?
dedikten sonra alinan cevap dogrultusunda bedensel konsepte bakmaksizin kapi ardina kadar acilir.
-(komsu): benim ben evladim komsunuz.
beni gormesiyle komsu bi "hede hodo" ne diycegini sasirdi ve kafasini saga dogru cevirerek konusmasina devam etti.ben gayet umursamaz bir sekilde konusmaya devam ediyorum.(hayvaniz iste)
-(ben):bisey mi oldu.
-(komsu): buyrun bu helva sizin.
-(ben):anammmm brii mi oldu?ne icun bu helva?
-(komsu): yok bugun kandil ondan sey ettim.
-(ben) ha ii o zaman tesekkurler teyzecim. ben tabagi getiririm.
-(komsu):tamam evladim ben gidiyorum sen getirirsin tabagi...
verilmis olan helva baska bir tabaga transfer edilirken sakarlik katsayimin yuksek olmasi ve sakarlikta sinir tanimamam nedeniyle tabagin yerle ozdeslesip molekullerine ayrilmasi kisa surdu.
-(ben ama ic ses) anani... *... napicam ben simdi derken aklima hemen bi fikir geldi. seytan iste hemencecik durtuyor.
parcalanmis olan tabagin bir kismini birlestirerek kimligi belirlendikten sonra; benzer ozellige sahip tabak, annenin kutsal tabak arsivinden taranarak bulunmustur.(ha ha ha yasasin kotuluk... )
tabak olayinida hallettikten ve fiziksek konseptimizi degistirdikten sonra tabagi ait oldugu yere yani sahibine iade etme zamani gelmistir.
tabi herseyi hallettigini dusunen benin dusunmedigi biseyle yuzlesme zamani gelmisti.
-(ben ama ic ses):kim di lamn o komsu ,nerden gelmisti ?kacinci kattan. ahh essekk kafamm nie sormadin kadina?
-(ben ama ic ses) neyseki 4 katli bir binada oturdugumuzdan dolayi geri kalan 3 kattan random birine giderek %33,3333... 'luk sansimla o teyzenin gittigim dairede olma olasiligini kullanacaktim. (bkz: deneme yamulma yontemi)
ve hemen alt kata indim, kapiyi caldim kimse yoktu. diger 2 dairenin birinde oldugunu dusunerek sansim %50 ye cikmisti. bizim bir ust katimiza ciktim kapiyi caldim ve o teyzenin tiknaz sesi geldi kapinin arkasindan kulagima:
-(komsu): kim o ?
-(ben):ben teyze.alt komsunuz. teyzecim tesekur ederim helva icin bid bidi bdi...
halen daha kapi acilmamistir.
-(komsu): evladim ciplakmisin yine
-(ben ama ic ses) he ciplagim seninle sevismeye geldim... hay a... q. yasitlari kabede geziyor beni neler soylemeye tesvik ettiriyor. allahim yaaa sabir...
-(ben) yok teyze giyinigim.(bu esnada kapi acilir) teyzecim tabagi getirmistim ben.
-(komsu) ha ii ama evladim o tabak zaten sizindi annen bi ara biseyler getirmisti bizde kalmis bende helva yapinca kendi tabaginiza koydum helvayi.
-(ben) aaa oylemi neyse teyzecim tekrar tesekkur ederim. ayrica sizin kandilinizde mubarek olsun. iyi gunler
-(ben ama ic ses) ulan madem bizimse nie soylemiyorsun? adamin nabzini 190 yaptirarak envai cesit seytanliga soyunduruyorsun... )
peki ne ogrendik: 1))komsunu tani 2))bazi onemli tarihleri bil 3))her kapiyi acista karsindaki insanin kendin gibi biri olmama olasiligini goz onunde bulundurarak giyin.
bütünlemelerden birgün önce ,zeki bir arkadaşımın sınavdan geçeceğine olan inancı, notları okulda dolabının içinde bırakmasına sebep olmuş, sınavdan kalınca notları almaya kampüse kadar gelememişti. ben de o sabah saat 7.30 da memleketten gelen otobüsle kampüse geleceğim için bu süper görevi de bana verdi, okula gidip notları alıcam, bir gün önce çalışıp organik kimya gibi bi dersi geçicez güya..
indim otobüsten, her taraf bembeyaz.. ben böyle kar hayatımda görmedim, batıda büyüdüm bizim oraya * yılda iki kez falan kar düşer.. gittim yurda valizimi bıraktım, okula yürümeye başladım ama 15 dk.lık yol, kar dolayısıyla oldu 30-35 dk.. arkadaşa küfür ede ede yürüdüm bi süre..
okula bi gittim kapılar kilitli.. aha kaldık sınavdan iyi mi.. gerçi notları alsaydık da çok bişey yapacağımızdan değil de işte, sınava girip mühim olan katılmaktı da diyelim yani değil mi.. aradım bu bahsettiğim zeki arkadaşı, anlattım durumu, hele şükür empati kurdu ve sen yorgunsundur ya git yurda yat, ben başka birinden notları bulayım, ararım seni sonra bize gelirsin çalışırız dedi.. tamam dedim yürüyorum bu sefer yurda... karşıdan karşıya geçiyorum, yol buzlu tabi.. ayağım bir kaydı.. k.çımın tam üstüne bir düştüm.. aman yarabbi ya ben böyle acı görmedim.. sesim çıkmıyor acıdan, gözlerim dolu dolu oldu.. o sırada bi baktım karşıdan bi çocuk yaklaşıyor, yaklaşırken de 'iyi misiniz?' diyor.. artık canım nasıl yanmış düşünün, çocuğun gözlerinin içine baktım, ve istemdışı, taa gırtlağımdan, belki de daha derinden ; 'aaaarrrrrgggggghhhhhhhhh!!!!!' diye bir ses çıkardım iyi misiniz'e cevap olaraktan.. çocuk geldi beni yerden kaldırdı ama korktu tabi yazık , benden öyle bi ses çıktığını duyunca, geçmiş olsun dedi pırr... hızlı adımlarla uzaklaştı.. ne büyük bi rezaletti allahım, az mı dua ettim bi daha aynı çocukla karşılaşmamak için..
neyse sonuç olarak, yaklaşık 2 hafta boyunca kuyruk sokumumu hissetmedim olayın ardından.. bu kadar eziyet çektim, bari sınavdan geçseydim değil mi? yok.. ondan da geçemedim.. *