o zamanlar 4. nesil, dumanı üstünde bir yazarım. en yeni nesiliz. 3. nesiller çaylaklık dönemlerini bizim sayemizde atlatmış ve "allahın belası 4. nesil yazarlar" minvalli başlıklar açmaktalar. tabi çok hisli bir insanımdır. çok üzülüyorum bu duruma. ne yazsak hemen nickaltımıza aha şunu demiş, şöyle bir yazara benziyor tarzı nickaltları dolduruluyor. velhasıl girimi takip eden bir yazar çeşitli zaman dilimlerinde çeşitli girilerim üzerine sürekli mesajlar atıyordu. takip ettiği çok açıktı. ağız aramalar falan, bir şekilde ilgisini çaktırıyor ama sulu da davranmıyordu. açıkçası bu tutumuna saygı duymamak elde değil. zira kadın dediğin ilgisini belli etmeli ama yılışmamalı.
tabi bu cihetle ben de onun girilerini merakla okumaya, takip etmeye başladım. gel zaman git zaman okuya okuya onu benimsedim, tıpkı onun da benimsediği gibi. bu başka bir şey. hiç görmediğiniz birinin yazılarını takip ede ede onun karakteri hayalinizde vücut buluyor. farklı bir hale bürünüyor o kişi sizin için.
mesajlaşmalarımız sıklaşmaya başladı. özel sorular sormaya başladık birbirimiz hakkında. hatta çok düşünceli bir kızdı, hani birbirimizi görür de beğenmezsek ihtimalini düşünmüş olsa gerek, direk bir buluşma değil de toplu bir buluşmada nasıl birbirimizi görürüz onun hesabını yapıyordu ki sanırım; beni bir cuma namazı sonrası abilerle maklube yemeye davet etti. dedim ki benim abim yok. bunlar öyle abiler değil, biz sürekli toplanır sohbet ederiz dedi. abiler ablalar falan kaynaşırız dedi. ben de bu ne lan dedim içimden ama sorgulamadım pek. sonuçta kızla tanışacaktım. o zamanlar şakirt kültürüm bu kadar gelişmemiş.
neyse bir adres verdi. gittim. içerisi bir dünya insan dolu. koltuklarda değil de yerde oturuyor insanlar. sadece bir kişi koltukta, o konuşuyor diğerleri yerde dinliyor. ben oturunca koltuğa garipsendim ama siklemedim. herif konuştu da konuştu. ortada ne kız var ne bir şey. nereye düştük amk dedim. meğer kızlar diğer odada imiş. maklube dedikleri şeyi servis ederlerken öğrendim. maklube servisi yapan kız göz kırpıyordu bana. zaten ortamda diğerlerine benzemeyen bir ben vardım. kız bana göz edince hoşlandığım kızın arkadaşı olduğunu düşündüm. ama şaşkındım tabi. nerde nasıl sevişecektik, buna dair tek bir ipucu yoktu. ortada sadece maklube gerçeği vardı.
şaşırıp kalmıştım. ne zaman sevişecektik onu bekliyordum. belki ben de kendiminkini gösterince herkes öyle düşünüp öyle demeyeceki.
velhasıl zaman geçtikçe herkes birer birer çıkmaya başlamıştı. ben de tuvalete gidip herkes çıkana kadar orda beklemeyi düşündüm. eğer kız, mahalle baskısından tırsıyorsa, evde olduğumu kimsenin anlamamasının yolu buydu. bir süre sonra evde ses seda kesildi. tuvalet kapısı tıklatıldı. "aç benim" diye zarif bir kadın sesi. öyle dediğine göre içeride neden o kadar zaman kaldığımı da anlamış olmalı diye ümitlendim. bir an hayaller kurdum. kapıyı açar açmaz kavrayayım kalçalarından, kündeleyip bir anda yapışayım dudaklarına ve benimkini göstereyim ki bir daha öyle düşünmesin bir daha öyle demesin... zira fettullah gülen zehirlenmemi ancak hunharca bir sevişmeyle düzeltebilirdim. kapıyı açtım ve kündeledim kızı. direk altıma aldım. çılgınlar gibi sevişmeye başladık. sütyen kopçasını bir elimle açarken diğer elimle de fermuarını açıp onu iyice soymaya çalışıyordum. kapıyı açarken ateşimden gözlerimi kapatmış halde vücut sıcaklığını hissederek hoşlandığım kızı yakalamış ve ustalıkla soymuştum. zira gözleri açık sevişen bir yaşam formu değilimdir ateşliyken. hemencecik soyuvermiştim kızı. derken gözlerimi açtım. karşımda arzı endam eden güzellik baş gösteriyordu. adeta ışıl ışıl seks saçıyordu. ama çırılçıplak vücudu beni benden alırken başındaki şey anlamsız gelmişti. kızı gözlerim kapalı soyarken başında türbanı olabileceği aklıma gelmemişti. 2. postadan sonra ancak durabilmiştim. hızımı kontrol altına alabildiğim o dakikalarda pişmanlıkla şaşkınlık arası hisler içerisinde iken hatunun bana "acıktıysan daha maklube var" sözleri, bütün şevkimi almıştı. evden kaçmadan önce veda seksini yapmadan ciciklerini 2 pompişledim, dudaklarını ısırıp poposuna bir şaplak atıp kızarık imza bıraktım o kadar.